Galatasaray’ın ligin 2. yarısındaki en önemli oyuncusu Ümit Karan’ın yokluğunda özellikle Song’un golünden sonra Sivas’ı bu kadar domine edebilmesi üzerinde durmalı. Tek santrforla oynarken, orta sahasındaki hemen her oyuncuyu gol bölgesinde, hatta altı pasta topla buluşturabilmesi iki yönlü orta sahalarının becerisi. Savunmayı onlara yakın tutup Sivas’ı felç ettiler. Bu bölümde Sivas tamamen oynayamaz oldu.
‘Yılın takımı’nın ‘marka’ hücum silahı olan geriden hatta Petkoviç’ten, Mehmet Yıldız’a direkt pas işinde de, Emre-Servet ikilisi uzun toplara verdikleri doğru tepkilerle geçersiz kıldılar. Bu oyun Sivasspor’u büyüklerle yaptığı tüm maçlarda olduğu gibi çok geriletti.
Sivasspor, bu yıl ligin geri kalan tüm takımlarına karşı Mehmet Yıldız’a attıkları toplarla nefes olma olanağı bulmuştu. Üstüne bundan gol pozisyonları da çıkardılar. Song’un kendi kalesine attığı gol sonrası ister istemez kapanıp Mehmet Yıldız silahını kullanamayınca, Galatasaray’ın 4-5-1’i, 2-5-3’e döndü ve Sivas mahkum oldu.
Top neredeyse Galatasaray yarı sahasında hiç durmadı ve topyekün rakip kaleye yığıldılar.
Sivas bu oyunda adeta paralize oldu. Hiç nefes alamadılar ve oyundan koptular. Yenilen iki goldeki tablo da bunu iyi gösteriyor. Kale önünde kalabalık olmalarına aynı golden iki kez yemelerine hiç isyan edemediler.
Buraya kadar Galatasaray için her şey parlaktı.
Ancak Sivas ikinci yarıda bu uyku halinden biraz da olsa uyanıp müthiş bir yüzdeyle golleri bulunca oyunun şekli değişti. Galatasaray hem rakip kaleye gitmez oldu, hem de savunma açıkları verir... Sadece yenilen gollerden sonra hafif hareketlenmeler vardı. İlk yarıda oyunu bu kadar iyi oynarken, iki yönde de bu kadar gerilemelerini neye bağlamalı? Sivas’ın Galatasaray gibi bir baskısı olmasa da oyun kontrolü ilk yarının tersine döndü. Ancak onları kurtaran da başta Arda olmak üzere Galatasaray’ın müthiş gol yüzdesiydi. İki takım için de neredeyse her pozisyon gol oldu.
Biri çok övdüğümüz diğeri Milli Takım’a aday gösterdiğimiz iki kaleci dün neredeyse yoklardı anlayacağınız.