Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Denizli’nin 2. yarı başındaki değişikliklerinden özellikle Holosko da çok üretken değildi belki, ama rakibi yoran bir çalışkanlıkta olduğunu söylemek lazım


Taner Gülleri’nin oyun zekâsı ve Agbethu’nun savunma tanımaz şutuyla gelen gol Kocaeli açısından sadece skor açısından önemli değildi. Daha da geniş alanda yakalayacakları rakiplerini bu ikiliyle çok zorlayacaklarının da bir ön göstergesiydi. Yani rüya gibi bir başlangıçtı, ama sonu çabuk geldi.
Taner’in 5. dakikada sakatlanıp çıkışı ligin 2. yarısının en sempatik ekibini tek taraflı bir takım yaptı. Geçen hafta Ankara deplasmanında alınan farklı yenilginin yarattığı ruh hali de buna eklenince sadece rakibi oynatmamaya yönelik bir takım oldular.
Taner’in yerine oyuna giren Serdar Topraktepe’nin artık bu seviyeyi hem de bu rolde kaldıramadığı çok açık görülmeye başlandı. Agbethu ve Murat da onun eksik bırakan oyunu nedeniyle hücum yönünde hiçbir şey yapamadılar.
Beşiktaş’ın bu savunma oyununu açacak çok fazla plan üretemediğini söylemek lazım. Dar alanda Nobre’nin pivot rolünün eksikliğini fazlasıyla hissetmeleri bir yönü. Ancak asıl önemlisi baskı altında olmayan orta sahanın üretkenlikten çok uzak olmasıydı. Denizli’nin 2. yarı başındaki değişikliklerinden özellikle Holosko da çok üretken değildi belki, ama rakibi yoran bir çalışkanlıkta olduğunu söylemek lazım.
Her şey bir yana Kocaeli’nin bu dar alana savunmasını açan bir penaltı kararı oldu. Doğrusu karar benim kafama çok yatmamış olsa da, sanırım yardımcısının Yıldırım’a verdiği uyarıyla çalınan penaltıyı Zapo, Van Nistelrooy tarzı güzel bir vuruşla gol yapınca iş bitti. Kocaeli’nin savunmada kapanmak dışında bir planı, yapabileceği bir şey yoktu.
Taner olmayınca ligdeki yerini hak eden bir takıma dönüştüler. Bundan sonra Holosko’nun katkısı ve açık alanda rahatlamış bir hücum organizasyonuyla işi kotardılar. Derbinin de kimyasını 2 gün önceden bozdular.