Ben de şaşırıyorum, ama sadece bu ülkede yaşayıp hala şaşırabilenlere.
Misal Fatih Terim’e ve yaptıklarına şaşıranlara. Sana da Cem (Dizdar)...
İsviçre maçında olup bitenler sonrasındaki süreçteki halini gördükten sonra Fatih Terim sahada birini yakalayıp dövse şaşırmam. Ama salt bir ağız dalaşına şaşırıyorsunuz. Karşısındaki de Belçika’nın Fatih Terim’i Vandereycken’ken bu olay çıkmasa ilginç olur. Birbirlerinin elini sıkıp tebrik etseler haber olur.
Çek Cumhuriyeti maçında ikinci golü yiyince 4. hakemi tartaklayan, Macaristan maçında Gera kırmızı kart görmesine rağmen 4. hakemin üzerine yürüyen Terim kendisine benzer bir egoyla karşılaştığında hele de işler iyi gitmiyorsa tabii ki zıvanadan çıkacaktı. Neye şaşırıyorsunuz neye kızıyorsunuz?
Sonra Emre’nin kaptan yapılışı. Sanki dün oldu bu. İsviçre maçının üzerinden 3 yıl geçti. Bu adam 3 yıldır bu takımın hala kaptanı. Arada güzel de bir kol hareketi var. Hatta bizzat bir sonraki federasyon başkanı tarafından alnı öpülerek ‘Sen onlara bakma bu takımın kaptanı sensin’ denmesi var!
İsviçre maçı federasyon devirdi. Ama Terim orada kaldı.
Her maçtan sonra basınla kavga çıkarıldı, ama Terim ve Emre orada kaldı.
Biz eleştirenlerse vatan haini ilan edildik.
Bugün yazılan yazıların çok daha ağırlarını 3 senedir yazmaktan sıkıldım ben. Bugün Terim 3 federasyondur tüm bunlara rağmen görevinin başında. Demek ki bu ülkenin genel geçer temel yargılarına uygun bir portre çiziyor. Başka nasıl olur ki bu! Evet Cem haklı. Gittikçe ironik bir hal alıyor bu ülkede yaşamak. Kaçabileceğimiz bütün delikler bir bir tıkanıyor. Buna kuşku yok. Terim bu ülkede bir vakadır. Onlarca bize özgü başka şey gibi.
Bütün bunlar böyle açık seçik ortada dururken Terim’e ‘Vay nasıl böyle bir şey yapabilirsin’ diye yazmak, bunları söylemek garip oluyor. Çünkü yapmazsa şaşırmak lazım artık. Yapmazsa haber. Yapmazsa ‘Fatih Hoca’da bi şeyler var’ bir kontrol lazım derim ben.
Terim’in siniri, egosu, gerginliği sadece kendisinden de kaynaklanmıyor. Ekibi boy boy Terimler’den oluşuyor. Şükrü Terim, Müfit Terim, Oğuz Terim, Metin Terim vs. Yani istihdam edilen tam bir ego timi, sinir timi...
Bilmiyor musunuz, Terim futbolculuğunda da buydu. Aynı sinir, aynı korkunç ego. Bazısı yaşlandıkça durulur bazısı da yaşlandıkça şişirir egosunu ve sinirini. Belli ki Terim ikincisinden.
Ve 40 yıldır bu ülkede futbolla ilgili herkesin tanıdığı bir kişilik bahis konusu. Galatasaray’da topçuyken de kavga edip kendisini çok beğenen, milli takımda da sinir harbi generali olan, İtalya’yı karıştıran, dönüp Canaydın yönetimini birbirine sokan ve son olarak, az sayıda maça çıkmasına rağmen ülkenin en çok kavga eden adamı olan Terim’den bahsediyoruz Cem.
Şampiyonlar Ligi finalinde maç 3-0’ken Milan bu maçı vermez demişti Terim. Çek Cumhuriyeti maçında sonra çıkıp ‘Yazılarınızı yırttırdık kusura bakmayın’ diye egosunu artık patlama noktasına getirdiğinde orada ona Milan-Liverpool maçını hatırlatan bendim unutma. Peki onun ne cevap verdiğini hatılıyor musun? ‘Ben yorumcu olsam, bu takımın hocası Terim’se bu maç dönebilirdi derdim’.
Şimdi bu mantığı zorlayan ego, Vanderycken’le kavga ettiyse bu bir haber midir?
Asıl konuya gelince. Yani küfüre. Söyle Cem ‘Terim seni arayıp o küfürleri sıralasa sen ne yapardın?’ Ben ne yapacağını biliyorum. Peki küfürü yiyen ne yapıyor? Ya da şöyle soralım neden seni arayıp küfür etmiyor. Onca ağır yazına rağmen? Neden?
Bunu bir düşün!