Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aslında ne oldu
Haberin Devamı

Fatih Terim’in yardımcıları ona fikir vermiyor, müdahale ya da itiraz edemiyor, dolayısıyla fikir gelişmiyor.
Bu doğru mu?
Peki, İsviçre karşısına çıkan, hani Gökdenizli, Tümerli kadroyu Terim değil yardımcıları yaptı desem. Fatih Terim’in Portekiz maçından sonra rakibin analizini yapmakla görevlendirdiği Metin Tekin, Oğuz Çetin ikilisinin İsviçre’nin kalabalık çıkışlarda savunma kanatlarında boşluklar bıraktığını, bunu değerlendirmenin yolunun ise Arda, Tuncay ama öncelikle Gökdeniz Karadeniz’i sahaya sürmek olduğunu Terim’e ilettiklerini söylesem.  Tabii Emre Belözoğlu’nun yokluğunda Tümer Metin’in de mutlaka oynaması gerektiğinin söylendiğini.

Aslında ne oldu

Ve bu planın kafasına yatıp Terim’in de ‘tamam’ dediğini.
Nereden mi biliyorum? Siz tersi olduğunu nereden biliyorsunuz?
Yine yardımcıların Terim’in ABD’den getirttiği fizyoterapist (eski bir futbolcu ve Alman Milli Takımı’nın 2006’daki fizik seviyesinin yaratıcısı) Scott Piri’ye karşı çıktıklarını, açık bir dille bunu Terim’e aktardıklarını söylesem.
Tümer’in başından bu yana Terim’in yardımcıları tarafından ısrarla önerildiğini söylesem.
Ve bir dolu örnek...
Terim’in yardımcıları konuşuyor, kendi doğrularını aktarıyor ve Terim de aklına yattığında bunları uyguluyor.
O kadar ki, misal Alman milli takımını maç öncesi Scott Piri’nin ortağı olan fizyoterapist sahada ısıtırken, Türk Milli Futbol Takımı’nı sırayla bir Metin Tekin, bir Oğuz Çetin ısıtıyor.
O zaman Terim’in yardımcılarının seslerini çıkarmadıkları veya Terim’in onları dinlemedikleri fikrine kesin olarak doğru diyebilir miyiz?
Doğru olan Terim’in hayatta hemen herkesle futbol tartışabileceği... En azından böyle olmak istediği...
Bunu şimdilik geçelim...
Genel kanı ne?
Terim zaten Milli Takımdan ayrılmak istemiyordu. Zam aldı kaldı.
Hiç sanmıyorum. Sadece 5 dakika karşı karşıya oturmuş olanlar bile Terim’in bir kulüp takımı çalıştırmak için yanıp tutuştuğunu gözlerinden anlar. Hatta bunu laf arasında değil, açık açık dile getirdiğini de ben kendi kulaklarımla duydum. Hele hem milli takım hem bir kulüp takımı çalıştırma formülü uygulanabilse bunu daha da büyük zevkle yapacağını biliyorum. Ama Hasan Doğan buna karşı.
Nereden mi biliyorum?
İkisinin bulunduğu bir ortamda sordum. Terim çok istiyor, Doğan kesinlikle olmaz diyor.
Terim’in (54) yaş, hırs ve kariyerinde bir teknik direktörün sadece milli takım çalıştırması da hiç akıllıca değil zaten. Bu gömleğe sığmıyor. Belki siniri, sıkıntısı da bundan.
Zaten Hiddink, Aragones, Lippi , Rehhagel bir şeyler anlatıyor olmalı...
Hiddink ‘61 yaşındayım, her gün çalışmak için çok yaşlıyım’ cevabını verdi onu isteyen ve onun için de tanıdık bir büyük kulübümüze. Son iki şampiyonun hocaları da 70’lik. Kulüp takımı çalıştırmayı kabul eden bir tek Aragones var. Kariyerinin en yüksek ücretini alacağı, İspanya Futbol Federasyonu’nun o görevdeyken Del Bosque ile anlaştığı için bu teklifi kabul ettiğini ise sabah akşam tekrarlıyor (Ben de şaşırıyorum. Bu adamlar Türkiye’de basın yok, kimse bu söylenenleri duymuyor, yazmıyor mu sanıyor acaba? Ve Aziz Yıldırım bu açıklamaları, teklifte bulunduğu bir Türk hoca yapsa ne der?)
Lippi’yse artık torunumla ilgilenmek istiyorum diyerek çekilmişti kasabasına, şimdi yeniden ancak İtalya Milli Takımı için geri döndü.
Bu başarılı son 3 şampiyon ve flaş hocanın içinde bulunduğu yaştan çok ne hissettiklerine bakmalı. Senede 10-15 maç ortalaması onlar için uygun bir tempo. Ama Terim için değil.
O çalışmak istiyor. İtalya’ya, Türkiye’ye beni değerlendiremediniz demek istiyor.
Görevden ayrıldığını açıklıyor, sonra vazgeçiyor...
Neden? Hesaplaşmak için mi?
Sebep ne?
Terim, Şampiyona’nın en parlak rengi olan takımın hocasıydı. Ama en iyi futbol oynayanlardan birinin değil.
Belki de en büyük başarıyı sergileyen takımın hocasıydı. Ama belki de en istikrarsızının.
Şampiyon en çok kazanandı. 3. Sadece 2 maç kazanabildi.
Bir kadro diğerinin aynısı olmadı.
İyice daralan kadroyla oynanan maç onu bir kahraman da yapabilir. Kadrosunu iyi kullanamayan ve çok kayıp veren bir komutan da... 60 maçlık sürece girecek bir kulübün başkanı olsanız ne düşünürsünüz?
Hakemle kavga, rakiple kavga yaz günü 21 günde bitecek bir şampiyonada renktir. Peki ömür kadar uzun bir sezonda?
Şimdi bütün bunların ışığında sorulacak soru şu? Terim’e hangi kulüpler teklifte bulundu?
Terim neden çok istediği kulüp takımı çalıştırma işini hem de 4 seneliğine bir kenara bıraktı?
58 yaşına kadar bu defteri kapattı?
Bu geri dönülmesi zor yola neden girdi?
Bu konu bir basın toplantısını hak etmiyor mu?