Halil Özer

Halil Özer

Tüm Yazıları

Futbol edebiyatımıza bir de burun sıkma olayı girdi.
Öncelikle şunu yazayım... Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki sözlü, fiziki kavga artık herkesi bıktırdı. Tabii bununla beslenenleri saymıyorum.
Bazıları bundan ya sadistçe zevk alıyor ya da para kazanıyor. Çünkü ateşe körükle gitmenin başka açıklaması yok.
Bu iki kulübümüz belki de bir asırdır mücadele ediyor. Ancak hiçbir dönem rekabet bu kadar yerlerde olmamıştı.
İşin tuhafı bu anlamsız ve rezil savaşa ne yukarıdan ne de aşağıdan hiçbir müdahale gelmiyor. Sanki herkes memnun.
Arada kalan aklı selimler bile buna alet edilmeye çalışılıyor ya da yemediği hakaret kalmıyor.
Şimdi son maça bakalım.
Yani burun sıkma olayı.
Okan hoca hakemlerin elini sıktıktan sonra yanında bulunan Mourinho’ya el kol hareketleri yapıyor.
Aynı mahalle maçında yaşandığı gibi, aynı ergenler gibi.
Sonra olay daha komik hale geliyor. Mourinho da onun burnunu sıkıyor.
Ardından Okan hocanın düşüşü falan filan.
Ya kardeşim siz çocuk musunuz?
Bu ne ya?
Okan hoca; Sahada neredeyse eze eze yenmişsin. Mourinho’yu sevmiyorsun tamam. En güzel cevabı sahada vermişsin.
Adamın yüzüne karşı o el kol hareketlerine ne gerek var?
Mourinho’ya gelince; Peki sen hoca. Tamam el kol hareketi yapmış. Oldu olacak git tokat at bari. Senin gibi dünya futbolunun son 30 yılına damga vurmuş bir hoca bunu yapar mı? Burun sıkmak ne ya? Bu ülkenin ortamına uyup sende mi kafayı yedin?
Bir de yayıncı kuruluş... Bence lig maçlarını veren kurumdan daha iyi maç yayını gerçekleştirdiniz. Elinize sağlık.
Peki kardeşim sen sadece Mourinho’nun burun sıkmasını veriyorsun. Peki öncesi. Onu niye vermiyorsun?Hani tarafsızlık ilkesi.
Valla herkese akıl fikir versin.
Ne diyeyim?

Haberin Devamı

Leş gibi eller

Son aylarda Fenerbahçe ile Trabzonspor kulüpleri arasında bir yakınlaşma var.
3 Temmuz’dan sonra ilk kez bu iki kulüp az da olsa geçmişi unutmaya çalışıyor.
Zaten doğru olan da bu.
Ama yok, bunun farkında olanlar buna izin verir mi?
Hem de bu hafta sonu oynayacakları maça iki gün kala.
Ne olduğu belli olmayan karanlık bir sosyal medya adresi çat diye ortaya bir sözde 3 Temmuz belgeseli koyuyor.
Bunun iyi niyetle olduğunu söylemek salaklık olur.
Aradan 14 yıl geçmiş ve maça iki gün var.
Amaç düşmanlığı tazelemek. Üstelik belgesel rezil bir belgesel. Tamamen art niyetli.
Bence içerik çok önemli değil. Önemli olan zamanlaması.
Futboldan çekin şu leş gibi kirli ellerinizi. Bu düşmanlıktan zevk alanlar için bulunmaz fırsat.
Ama artık öyle bir hava var ki her şey mübah.
Vallahi değmez billahi değmez.
Üç kuruşluk futbol zevkimiz var onu da parçalamaya çalışıyorlar.

Haberin Devamı

MHY ve İCK

Fenerbahçe-Galatasaray maçında kırmızı kart görenlerden birisi Mert Hakan.
Olayları sırasında ve sonrasında görüntüleri çok yakından izledim. Ve MHY yani Mert Hakan öyle kavgalara filan kırmızı kartlık karışmamış. Ama kırmızı kart gördü. Bir dostum şöyle dedi.
“Olaylara karışmasına gerek yok. Vesikalık fotoğrafını koy yine kırmızı görür..”
Adam tam olağan şüpheli haline geldi.
Tamam bu adama biraz ön yargı oluştu. Ama kardeşim senin de artık sadece oynadığın futbolla konuşulma zamanın gelmedi mi?
Bir de İrfan Can. Son maçta gözden kaçan bir şey var. Olayın olduğu her yerde o vardı. Ve hep yatıştırmak için. Adam kimi sakinleştireceğini şaşırdı. Onun da hakkını vermek lazım. Hele burun sıkma olayında. Çocuk ne yapacağını bilemedi. Okan hocaya mı baksın, kendi hocasını mı sakinleştirsin. Tam arada kaldı.

Haberin Devamı

Unutmayalım

4 Nisan 2015 tarihinde Trabzon Araklı Sürmene yolu üzerinde Fenerbahçe otobüsü içinde futbolcularla kurşunlandı.
Türk futbolu şoför Ufuk Kıran yaralı olmasına rağmen kontrolü elden bırakmayınca büyük bir faciadan döndü.
Ve hala failler yok.
Unutmayalım, unutturmayalım.