27.11.2019 - 07:40 | Son Güncellenme:
Dedik ya; Fatih Terim sever böyle zor koşulları, zor maçları… Dibe vurmuş takımı zıplatmak, olanca dezavantaja rağmen kariyerine böyle ilginç notlar yazdırmak bayıldığı iştir. Hele Avrupa’da. O yüzden en umutsuz durumda bile son sözümüz “Banko Galatasaray”dı. Hiç ümidimiz olmasa bile. Brugge maçına gelmeden ne kadar dibe vurmuştu Galatasaray? Boş verin sakatları, cezalıları, küskünleri, listeye yazılamayanları… “Galatasaray Futbol Takımında” sadece iki eksik vardı sezon başından beri: Biri “futbol”, diğeri “takım”.
Geriye kalan Galatasaray ismi; o kadar... Fatih Terim bile “yoklar” arasındaydı. Hiç bu kadar eksik, güçsüz, bu kadar desteksiz bir Avrupa maçı görmemişti Galatasaray kendi sahasında. Devreyi veya sezon çoktan kapatmış yarım düzine ilk on bir kadrosu yanı sıra, hiç bu kadar umutsuz bir hocası olmamıştı Galatasaray’ın. Acaba bir “Galatasaray reaksiyonu” gösterebilir miydi takım! Işık bu kadardı. Dört dörtlük bir “dram” halinde başladı maç... Trajediyle bitti. İlk devre herkes mutluydu oysa.
Çünkü, kontratakçı, Diatta ve Dennis’li genç/diri Brugge karşısında maçı beraberlikle sürüklemek yerine umulmadık şekilde baskıyla başladı Galatasaray. Tempoyla, topu koşturarak. Hiç oyalanmadan paslaşarak… Erken golü bularak. Avrupa’da ilk golün sahibi de Adem; Falcao’nun üçüncü dereceden alternatifi!Galatasaray, Avrupa’yı kaybederken belki geleceğini kazandı! İstikbalde çok ilginç eskizler çizecek Adem’in performansı. Belki de Falcao’yu daha rahat gönderecek sarı-kırmızılı takım. Adem’e şöyle Güney Amerikalı bir lakap taksalar yeter!Sonra Ömer… Hiçbir yabancı yıldız için üzeri çizilmeyecek adamdır artık Ömer.Mariano, Lemina ve tabi ki Muslera… Galatasaray’a bunlar yeter.
Doksan dakika boyunca resmen oyununu bozup ülkemizdeki tüm futbol otoritelerine yaptığı gibi ağzını açık bıraktı Brugge’ün Galatasaray… Sadece uzaktan şutlara ve soldan cılız ortalara mahkum etti. Kontratak makinası Diatta ve Dennis’i durduran ne markajdı, ne önlem. Galatasaray’ın hızıydı. Bir de yardımlaşma. Bu arada Seri’nin insanüstü gayretlerini kaydetmek lazım. Elbette kalesinde tehlikeler yaşadı Galatasaray. Zaman zaman ceza alanındaki alan savunması yüzünden Muslera bile sinirlendi ama o muhteşem bir kaleciydi. Soğuk Belhanda, formsuz Feghouli dışında herkes iki kişilik oynadı. Bastı, taşıdı, geçiş oyunu oynayan biri olsa, ilk 45’de bir değil üç gol bile bulabilirdi Galatasaray. İkinci devreye on dakika içinde iki değişiklikle başladı rakip Brugge… Ve ilk dakikalarda ciddi baskısı vardı. Yaralı, bereli, eksik, gedik Galatasaray’ın yapabileceği galibiyeti korumaktı sadece. Çaresi maçı orta sahada tutmaktı. Olmazsa, başta Donk, çelik gibi Galatasaray savunması… Nagatomo hariç! Onun yerini hiç de görevi olmadığı halde Lemina doldurdu.
Ama kaderden kaçılmaz… 90+2’de Brugge’ün beraberlik golü ve tüm ümitlerin sonu. Bu beraberliğin bazı sonuçları var tabi:Birincisi, Fatih Terim’in sahaya/futbola/takıma geri dönmeye niyet ettiğini göstermesi… İkincisi, Galatasaray’ın “alternatif” sayılanlarla her türlü sonuca yürüyebilecek olması. Avrupa mı? Şu G.Saray için sadece fantezi.
Cezalı, sakat futbolcuların olabilir ama sahaya karakter, ruh koyduğun zaman ortaya başka türlü futbol çıkıyor. Hangimiz ümit ederdik dün gece olağanüstü atletik, tempolu Brugge karşısında Galatasaray’ın böyle futbol oynayacağını? Demek ki oluyormuş! Bugüne kadar çekilen sıkıntıların, yapılan eleştirilerin sebebi buydu. Sarı-kırmızılı futbolcular ortaya böyle mücadele koyarlarsa yenilseler bile taraftar onları alkışlar, bağrına basar.
Müthiş bir mücadele ortaya koydular. Santrfor yok diyoruz, Adem Büyük’e milyon kere helal olsun. Soyadı gibi büyük futbolcuymuş. O attığı goldeki tekniği bir kenara koyuyorum ama oyun içinde topu sakladı, rakibe baskı yaptı, defansına yardım etti. Bir forvet oyuncusu ancak bu kadar oynar. Ömer Bayram, ayrı bir ruh taşıyor. Bu çocukta ortaya çıkmamış nasıl bir meziyet nasıl bir güç varmış da bugüne kadar ortaya çıkmamış. Cim Bom’un atom karıncası. Hiç kusura bakmasınlar Babel, Ömer’in verdiği katkıyı takımına veremiyor. Ömer takım oyuncusu, Babel ise daha bencil. Nagatomo hatasız oynadı, bunun birinci sebebi Ömer Bayram... Defansına ve orta sahasına yardım ediyor. Belhanda’yı ise oyundan çıkarken yuhalamanın hiç bir anlamı yok. Evet Faslı futbolcu daha çok hücumu düşünmeli, eksikleri var ve daha çok sorumluluk almalı.
Seri çok büyük mücadele etti. Seri, ofansif olarak eksiği olsa bile dün orta sahada resmen savaştı. Çok top kesti, olumlu toplar kullandı. Feghouli harika bir futbol oynadı. Mariano’ya yardım etti, rakibin en iyi futbolcusu Diatta’ya, Mariano ile birlikte daha fazla gol atma şansı vermediler. Lemina hakikaten iyi futbolcu. Hırslı, tekniği çok iyi, çabuk... Ben Lemina’nın hırsını Melo’ya benzetiyorum. Defansına bu kadar yardım eden bir orta saha oyuncusu ilk defa görüyorum. Evet maç berabere bitti. Üzüldük mü, üzüldük. Dün gece bu maçın skoru Galatasaray’ın lehine bitmeliydi. Böyle mücadele eden bir takıma hiç kimsenin söyleyeceği bir şey yok. ‘Daha önce aklınız neredeydi, neden böyle kaliteli futbol oynamadınız?’ diye sorabiliriz. Şampiyonlar Ligi’ndeki performansı dün geceki maça kadar gerçekten çok kötüydü. Bu Brugge’ün elinden Real Madrid zor kurtuldu.
Paris Saint Germain maçındaysa 75. dakikada penaltı kaçırdılar. Yoksa o maç da berabere bitiyordu. Belçika ekibi küçümsenecek takım değil. Her şeyden önce takım olarak bütün maçlara baktığımız zaman daha iyi görüntü verdiler. Sonuçta bundan sonraki maçta Galatasaray, Paris Saint Germain’i yenerse; Brugge de Real Madrid’e yenilirse Avrupa kupalarına sarı-kırmızılılar devam eder ama bu zayıf bir ihtimal.
Şampiyonlar Ligi'nde 4 maç, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Başakşehir… Bu 7 büyük maçta bırakın kazanmayı gol bile atamayan Galatasaray… Avrupa Ligi için 'Köprüden önceki son çıkışta' klişe gibi görünebilir ama erken bir gole ihtiyacı vardı. Tribünler dolu ama tıklım tıklım kelimesi eski bir hikâye. Geçen yılki Lokomotiv Moskova maçından sonra kazanamayan Galatasaray, o maçta olduğu gibi yine baskılı başladı ve golü buldu. Organize atak yapıp topla rakibin ceza alanına sızarsanız o kadar da zor değilmiş gol atmak.
Babel sezon başında bu takıma katkı verdi. Ama dün görüldü ki bu kadronun takım oyunu oynayabilmesinde Hollandalı büyük engelmiş.Onun yokluğunda çok daha seri pas oynayan bir Galatasaray gördük.Futbol artık Nagatomo'yu bırakmış, bu yüzden solda Ömer'in bir hep fazlasını yapması lazımdı.
Diğer kanatta Feghouli de içeri çekilince Terim'in takımı Mariano'nun ortalarına baktı ilk yarıda. Club Brugge disiplinli takım. Kenardaki hocalarının direktifleriyle bir basketbol 5'lisi gibi hücuma çıkıyorlar. Orta sahada Lemina'nın iyi oyunu, Seri'nin 'yetmez ama idare eder' presiyle sıkıntıyı yaşadılar.
Futbolda kendi taraftarınızın önünde tek farklı galibiyeti korumak için daha 50. dakikada bile tacı geç kullanmaya başlarsanız rakibe yakalanma kâbusu çöker üstünüze.Brugge'ün golünün 90+2'de gelmesine bakmayın. O dakikaya kadar Lemina ve Ömer takımı ayakta tuttu.
Değişiklikler yine fayda getirmedi ve sezon başından beri oynadığı futbolla bir yere gitmeyi hak etmeyen Galatasaray, Florya'ya döndü. Slovak hakem Ivan Kruzliak, Paris ve Madrid'te, PSG ile Real Madrid aleyhine böyle kolay düdükler çalmaz. Bu da UEFA'nın bize bu sene takındığı bir tezahürüdür.
CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!