23.12.2019 - 07:35 | Son Güncellenme:
Fenerbahçe bütün maçları derbi niyetine oynasa, herhalde her sezonu şampiyonlukla bitirirdi. Fenerbahçe’nin derbilerin sonuçlarını bu kadar kontrolü altına alıp, diğer maçlarda akılda, hayalde, hesapta olmayan puanlar yitirmesinin futbolun tekniğiyle, taktiğiyle anlatılır bir tarafı yok.Fenerbahçe, çoğu derbide olduğu gibi Beşiktaş maçına iyi başladı. Beşiktaş ilk dakikalarda Lens’in bindirmeleri ve hızıyla Fenerbahçe kalesinde şöyle bir göründü, sonrasında oyunu rakibine teslim etti.Fenerbahçe’de şunu gördük ki, Ozan Tufan asla kenar adamı olamaz, asla kenarda oynamaz.
Ozan orta alanın merkezinde o kadar etkili işler yaptı, rakip kaleye o kadar dikine gitti ki, Beşiktaş orta alanı Ozan’ı durdurmakta çaresiz kaldı. Attığı gol tek kelimeyle muhteşemdi.Ozan’ın golünden önce Fenerbahçe’nin iki oyuncusu Tolga ve Gustavo’nun Diaby’ye faul yaptığını iddia edenler olacaktır elbette... Cüneyt Çakır, belki de uluslararası maçlardaki fiziki mücadeleyi de göz önüne alarak faule gerek görmedi. Bu pozisyonda herkes hiç kuşkusuz rengine göre yorum yapacak. Ancak ikinci yarıdaki Serdar Aziz-Vida, “karakucak” güreşi sanki bir penaltıyı işaret ediyordu. Çıplak gözle rahatça görülen bu pozisyonda, hadi Cüneyt Çakır penaltıya gerek görmedi, VAR niye devreye girmedi, şaşırdım. Beşiktaş ilk yarı boyunca Altay’ın bir yanlışı sonucu ceza alanı içinde kazandığı frikik dışında Fenerbahçe kalesinde en ufak bir tehlike yaratamadı. Hem Fenerbahçe savunması iyi oynadı, hem Beşiktaş’ın hücumcuları alışılmış görüntülerinin dışında kaldı.
Beşiktaş adına ilk yarıda son saniye golü gelmese, galibiyetin adresi belli bile olabilirdi. Atiba golü Beşiktaş için “Hayat öpücüğü” oldu. Ancak Caner’in çoğu frikiği “öldürücü yerlere” attığının hakkını teslim edelim.Beşiktaş son saniye golünün morali ve Ljajiç katılımı ile ikinci yarıya etkili bir başlangıç yaptı. Hele Jailson’un ayağının kayıp Burak’ın kaleci Altay ile karşı karşıya kaldığı pozisyon, Beşiktaş adına adeta “kader” anıydı. Böyle pozisyonları gözü kapalı gol yapan Burak, bu kez kaleci Altay’ın hayati hamlesine takıldı.Aslında Fenerbahçe için bu maçta, Beşiktaş’ın sol kanat savunmacısı Rebocho adeta “maden” oldu. İlk golde penaltıyı Rebocho yaptı. Üçüncü golde İsla, sıfıra kadar gidip Muriç’e asist yaparken, en ufak bir Rebocho engellemesi görmedik.
Zaten maçın tamamına yakını Fenerbahçe’nindi. Ozan, Gustavo, hatta Tolga, Beşiktaş orta alanının etkinliğini sıfıra indirdi. Beşiktaş, Kadıköy’de son yılların en etkisiz futbolunu oynadı. Daha doğrusu Fenerbahçe, Beşiktaş’ı oynatmadı. Hatta Fenerbahçe, bu sezonun en etkili maçını oynadı...Ozan, Serdar, Gustavo başta, Fenerbahçe’de boş adam yoktu. Çok hak ettiği bir maçı kazandı. Maçın adı derbi ise Fenerbahçe için sorun yok...
Fenerbahçe’yi biliyoruz, sahasında taraftarıyla bütünleştiği zaman baskısıyla, temposuyla rakiplerini adeta boğuyor, pozisyon üretiyor, goller atıyor malum. Böylesi özelliklere sahip rakibe karşı telaş yapmayacaksın, ellerinize-kollarınıza sahip çıkacaksınız (!), ayağa paslarla oynayacaksınız. Öyle telaş yaparsanız, dan-dun oynarsanız, rakip gelir sana faturayı keser! Peki, arkadaş sen Beşiktaş’sın, zirvenin ortakları arasındasın. Çıkacaksın, savunmana yaslanmayacaksın, topunu oynayacaksın. Neyin korkusudur bu Allah aşkına?
Hadi diyelim bu bir taktik, peki takım savunması böyle mi yapılır? Önce Max Kruse penaltıdan attı, ardından Ozan Tufan harika bir vuruşla farkı ikiye çıkardı. Özellikle Ozan’ın o bazukasını iki Karius olsa, çıkaramazdı, inanın! Yalnız penaltı pozisyonu öncesinde Caner’e yapılan faul vardı. Hadi Çakır es geçti, VAR’dan da eser yok! Neyse ki ilk yarının uzatma dakikalarında Atiba’nın şık golüyle fark bire indi.
Rakibin baskısı ve taraftarın coşkusunun hakem kararlarını etkilememesi gerekir. İkinci yarının hemen başında duran topta Serdar Aziz’in Vida’yı ceza alanı içinde yaka-paça indirmesine ne demeli? Hadi karambol Çakır süzemedi, sen nerdesin VAR? Buz gibi topsuz alanda penaltı, VAR odasından yine çıt yok! Sadece o mu? N’Koudou’nun formasını Isla arkadan çekiyor, yani bu da penaltı ama, veren yok, veren! Durun bitmedi... Ceza alanı içinde ilk yarıda Kartal’ın kullandığı frikik atışını anımsayın... Bir kere barajın mesafesi skandal, normal ölçülerde değil. Artı Çakır, barajın önüne neden çizgi çekmedi?İkinci yarıda Kartal, biraz kıpırdanır gibi oldu, yüklendi, nitekim Burak Yılmaz, kaleci Altay ile karşı karşıya kaldı, atamadı, inanılır gibi değil! At o golü kardeşim at ki, takımın prangadan kurtulsun nerdeee? Ne oldu? O yüzde yüzlük golü atamadın, geldi Vedat Muriç farkı yeniden ikiye çıkarırken, maçın da skorunu belirledi, gördün mü?
Efendim, Fenerbahçe’nin iştahlı-arzulu futboluna gıkımız yok, haklı bir galibiyet aldı, hocasını kurtardı! Dönelim Çakır’a, sanırım bu derbinin kasetini izleyeceksin, yaptığın hataları, çaldığın haksız düdükleri göreceksin. Taktir haklarını hep Fenerbahçe’den yana kullandın, bunlar yetmezmiş gibi Kartal’ın buz gibi iki penaltısını da yedin! Maçın önüne geçtin önüne. Baskının altında ezilip, gittin! Tıpkı senin gibi VAR da derbide sınıfta kaldı, MHK’nın başını el birliğiyle derde soktunuz!
Tam da derbiye yakışır sert rüzgarla başladı maç. Kadıköy’de kendi stadında, kendi taraftarı önünde esti esti, gürledi Fenerbahçe... Hakçası, Fenerbahçe resmen oyunun efendiliğini ele getirmiş, maça el koymuştu. Orta alanda pişiriyor, kotarıyor, ileri uçta tehdit ediyordu.Ljajiç’i kulübede bekleten Beşiktaş, hücumda etkinlik gösteremeyen kimliksiz bir oyun sergiliyordu. Maça ortak olmak şöyle dursun, oyuna da giremiyordu. Pas iletişimi kopmuştu. İlk yarıda rakip ceza alanına inip çerçeveyi bulan bir şut atamadılar. Panik halinde topu dürterek, savurarak müdahale ediyorlar, ama topu bir türlü kullanamıyorlardı.
Ersun Yanal’ın takımı savunması, orta alanı, merkezi ve hücumcularıyla tam da hocanın istediği oyunu oynuyor, topun da maçın da efendisi oluyordu. İki golcüyü, Muriç’le Burak’ı kıyasladığımızda ikisi de maça damga vuran adamlar değildi. Ancak Muriç, Ozan, Kruse, Deniz ve Tolga ile daha iyi paslaşıyor, ceza alanına giriyor, hiç değilse öteki arkadaşlarına boş koridorlar yaratma çabası sergiliyordu. Burak Yılmaz’a bakarsak... Yalnız adamın kaderini yaşadı. En başta arkadaşları tarafından adeta terkedilmişti, yalnızdı. Koşu atmanın ustasıydı ama o boşluklara gelen-giden yoktu.Beşiktaş’ın ilk yarıda etkisiz ve verimsiz kalmasının, maçı Fenerbahçe’ye kaptırmasının temel nedeni, Llajiç’in kenarda beklemesiydi. O kenarda otururken Diaby’nin pasif oyununu anlamakta güçlük çektik. Avcı’nın da bir planı vardı mutlaka... O planı ilk 45’de çözemedik. Galiba plan maç başlamadan çökmüştü.Kruse’nin penaltı golü, Ozan’ın ceza alanı dışından Karius’u avlayan vuruşu... Bu goller, bireysel beceri gibi göründü ama, takım oyununun beklenen sonuçlarıydı.
Maçı derbi belirsizliğine taşıyan gol ilk yarı biterken geldi... Burak’ın topu yere bırakarak oyuna sokmaya çalışan Altay’a baskı yapması, beklenmeyen bir gol fırsatı yarattı. Topu yeniden eline alan Altay kurala göre serbest vuruşa neden olmuştu... Caner Erkin, atışı kullandı ve gelişine Atiba!.. Avcı’nın soyunma odasına 2-1’le gitmesi, Beşiktaş’ı maça ısıtacak, harekete geçirecek bir fırsattı ne de olsa... Ancak Ljajiç’le oyuna dönmelerine rağmen ikinci yarıda da oyunu tutamadı Beşiktaş. Bol faulle itiş kakış top oynamaya çalıştılar. Bir türlü olmadı. Fenerbahçe’de Isla, Jailson, Serdar, Kruse, Ozan ve Muriç bireysel performanslarıyla takımın oyun kalitesini de yukarı taşıdılar. Isla asistiyle Muriç’in dar açıdan attığı gol güne damgasını vurdu. Beşiktaş’ta bireysel kahramanlar yoktu... Burak, Caner ve Atiba’nın gayretleri boşa gitti.
Peki bu skor ne anlama geliyor? Fenerbahçe açısından sıkıntıyla yaşanan, hayal kırıklıklarıyla süren haftalardan sonra herkesin nefes alacağı, Ocak tatiline biraz daha keyifle çıkacağı bir galibiyet bu. Belki de sırf zirve iddiasının sürmesi nedeniyle gelen parlak teklifleri geri çevirip Muriç’i tutabilirler. Başkan Koç ve Yanal birbirlerini kutlayabilirler. Beşiktaş’a bakarsak... Ortada kutlanacak bir durum yok. Skor yok, oyun yok, goller yok... Ama yine de dünyanın sonu değil, kurban aramaya gerek yok!
Lider Sivasspor iki puan kaybettikten sonra sahaya çıkan takımlara derbi büyük umutlar vaat ediyordu ama aslında Yanal ile Avcı arasındaydı büyük maç! “Çanlar” onlar için çalıyordu. Açık söylemek gerekirse ikisi de çok çalışmış bu derbiye. Lakin Ersun Yanal biraz daha fazla! Düdük çaldığında bomba gibi derbi başladı... Samimi. İçten...Bir kere mücadele vardı, pozisyon vardı, heyecan vardı ve en donuk futbolcu bile var gücüyle oynuyordu. Muriç-Vida mücadeleleri bile yeterdi izlemeye. Burak’ın gayreti, Ozan’ın yükselişi, Atiba’nın sanki on yaş gençleşip yırtınması baştan sona müthişti. İşini yapmayan yoktu Kadıköy’de. Lakin, “Agorafobik” ve evi dışında panik atak yaşayan Fenerbahçe sıcak yuvasında elli bin dostu arasında daha rahattı ve topa sahipti. Sahi, biz biliyoruz da kimse söylemedi mi Fenerbahçe’nin Kadıköy’deki maçların ilk yarım saatte 10 gol attığını? Derbide bir gol bile hayati değil mi? Ljajic’i kulübeye oturtan Abdullah Avcı’nın “topu Atiba ile Elneny toplar. Caner orta yapar, Lens, Diaby, Burak savunma arkasına sarkar” planı gerçekten çöktü ilk yarım saatte.
Çünkü karşısında, savunmayı Muriç meşgul ederken “sürpriz golcüler” ile kurulmuş bir Yanal planı vardı. Emre’siz, passız, doğrudan rakip kaleye gitmek üzerine hesaplı-kitaplı “en iyi savunma hücumdur” planı. 45 dakika tıkır tıkır çalıştı Yanal’ın fikri.Sonraki 45’in ise finalinde. Fenerbahçe çalıştı, bastı, topa rakibinin üç katı sahip oldu ve 20. dakikada Rebocho’yu elle oynamak zorunda bıraktı. Evet elle oynamadı, mecbur kaldı Beşiktaş’ın sol beki. Fenerbahçe çalıştı, bastı, topa rakibinin üç katı sahip oldu ve 20. dakikada Rebocho’yu elle oynamak zorunda bıraktı. Evet elle oynamadı, mecbur kaldı Beşiktaş’ın sol beki. Penaltı, geldiğinden beri bir türlü gerçek düzeyine yükselemeyen Kruse için noel hediyesi gibiydi… Kim bilir, belki geçmişi hatırlar. Zaten izleri vardı bu maçta. On dakika sonra Fenerbahçe’nin gerçek bir yardımlaşma ve mücadele golü vardı Kadıköy’de. Kruse, Muriç Beşiktaş savunmasını dağıtırken orta sahadan Ozan’ın baldır kaslarındaki güce teslim oldu Beşiktaş. Uzaktan ve temiz bir goldü ikinci. Ozan merdivenden tırmanan bir adam; nereye kadar çıkar belli değil.
Derbide ilk yarım saat bitmiş Fenerbahçe’nin büyüsü gitmişti. Önce “genç” kaleci Altay ile “büyük tecrübe” Burak’ın farkını gördük ki, oyun devam ederken Burak’ın önüne attığı topu ceza alanında serbest vuruşa sebep olarak geri alabildi Altay. Resmen bozdu Fenerbahçe’yi. Ürküttü. Titretti. Bireysel hatalarla dolu gecen sezonu hatırlattı. Devamı, düşen Fenerbahçe ve Atiba’nın ustalığı ile yükselen Beşiktaş’ın dakikaları… Atiba, uzatmanın son saniyesinde skoru 2-1 yapan golü atıp Beşiktaş’ın soyunma odasına ümitli gitmesine sebep olduysa, bunda en büyük pay geriye yaslanan Fenerbahçe’nindi ama Atiba’nın gayretini futbol ödüllendirdi aslında!.. Abdullah Avcı ikinci yarı nihayet Ljajiç’i oyuna soktu ve en az on dakika Fenerbahçe’yi kurtarma görevi genç Altay’ındı. Ama geç kalmıştı. Çünkü Beşiktaş mağluptu, Ljajiç’in öne taşıdığı takım savunmada gedik veriyordu. Beraberlik arayan Kartal’ın boşalan arkası ise Muriç’in cenneti oldu. 58. dakikada Muriç üçüncü Fenerbahçe golünü attı. Bu da 90 dakika içinde Beşiktaş’ın gerileme devri başlangıcı oldu.
Ersun Yanal, Fenerbahçe’nin sağdan ataklarının aksadığını çok iyi gördü ve çizgiye gitmek yerine ortaya girmeye çalışan Deniz’in yerine genç Ferdi’yi koydu. Çünkü Muriç’i olan Muriç’i beslemek zorundaydı. Bire on veren bir Muriç’i var Fenerbahçe’nin. Derbi sonlanmadan Kruse-Ferdi, Ozan- Zanka değişimi Yanal’ın başarılı futbolcularını alkışlatmak dileğiydi, Burak-Umut değişimi ise çaresiz Avcı’nın “ya tutarsa” diye göle maya çalması; o kadar. Her hamlesinde geç kaldı Avcı. Yanal ile Avcı düellosunda kaybeden oldu... Bundan sonrası Beşiktaş ile Abdullah Avcı’nın problemi.
CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!