25.01.2021 - 07:53 | Son Güncellenme:
Gazeteciliğimin ilk yıllarında lig maçları o zaman İnönü Stadı’nda oynanırdı. Bileklere kadar çamur bir zemin... Sürekli, “Patates tarlası” diye manşetler atardık. 40 yıl sonra, bu kadar gelişmişlik varken, bir zemin için yeniden, “Patates tarlası” başlığını atacağımı rüyamda görsem inanmazdım. İyi futbol beklemek için önce iyi şartlar hazırlayacaksınız. Bu bakımdan olaya gerçekçi bakarım. “Galatasaray niye bu kadar yavaş oynadı?” diyemem, bu zeminde istesen de hızlı oynayamazsın. Bu şartlarda maçı tepeden tırnağa hak eden takım Galatasaray’dı. Zaten tek kale maç oldu. Malatya sadece ve kendi savunmasında kalarak ve Hadebe-Wallace ikilisiyle her topu karşılayarak oyunu golüz beraberlikle bitireceğini sandı.Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, Malatyaspor’un hesapları tutmadı. İlginçtir, Malatya 15 gün önce kupa maçının uzatmasının son dakikasında yediği golle Galatasaray’ı elinden kaçırmıştı. Bu defa bitime 2 dakika kala yediği golle bir daha kaybetti.
Hemen belirtelim, Malatya bu maçta beraberliği bile hak etmedi. Aslında Galatasaray, maçı tek kale oynamasına rağmen, ilk yarıda Emre Kılınç’ın çok rahat pozisyonda dışarı vurduğu kafa şutunun dışında gole kadar önemli bir gol pozisyonu bulamadı. Galatasaray, kenarlardan Linnes ve özellikle Saracchi ile iyi geldi. Malatya sağ beki Chebake’nin arkasına atılan toplar önemli fırsatlar yarattı ama bir türlü pozisyona ve gole dönmedi. Galatasaray, kenarlardan Linnes ve özellikle Saracchi ile iyi geldi. Malatya sağ beki Chebake’nin arkasına atılan toplar önemli fırsatlar yarattı ama bir türlü pozisyona ve gole dönmedi.Fatih Hoca, yüksek ve duran toplara vurmak adına bütün uzunları oyuna soktu. Zaten Donk ile Marcao oyundaydı, Luyindama da girdi. Ama Galatasaray her korneri kısa, ön direğe kullandı. Böyle bir çelişki olur mu? Fatih Hoca, oyunu ağırlaştıran Arda ile Emre Akbaba’nın yerine, iki hızlı ve sprinter adam Sekidika ile Kerem’i alarak iyi bir hamle yaptı. Bu iki hızlı adam, Malatya savunmasının yerleşik düzenini bozdu ve Babel’in golü geldi.
Malatya’nın bir hakkını teslim edelim. Çoğu takım gibi, maçı istediği sonuçla bitirmek için futbolcuları her fırsatta yere yatmıyor, hatta hiç yatmıyor. Başakşehir-Rize maçının son 15 dakikasını yatarak geçiren Rizesporlu oyuncuları gördükten sonra, bu konuda Malatyasporlu oyunculara “Oscar” vermek lazım... Galatasaray, “dişine göre rakiplere” altışar altışar atıyordu. Bu defa formda, diri, iyi ve sert bir takım olan Malatya karşısında, üstelik patates tarlasında kazanarak adeta altın buldu. Bu arada Muslera’ya bir hatırlatma yapmalıyım. Doksan dakika hareketsiz kaldı, top bile gelmedi, farkına varmadan üşütmüş olabilir! Hiç olmazsa bir-iki gün C vitamini takviyesi yapmalı, iyi gelir.Galatasaray her sezon genellikle ikinci yarılarda gaza basar. Geçen yıl radara, yani pandemiye yakalandı. Bu defa kalesinde Muslera, hücumda takımı kestirmeden rakip kaleye götüren Onyekuru olacak. Galatasaray kendi ayağına çelme takmaz, gene kendi içinde sanal sorunlar yaratmazsa; daha iyi, daha başarılı bir ikinci yarı geçirebilir, hatta mutlu sonla noktayı koyabilir.
Galatasaray, Malatya gibi zor bir deplasmanda iyi futbol oynamasa da; mucize gibi bir üç puan aldı. Her iki takım da futbol adına ortaya hiçbir şey koymadılar. Mücadele ettiler mi? Ettiler. Ama maçta bu kadar çok pas hatası ve kalitesiz futbolun ortaya çıkmasının tek sebebi sahanın zeminiydi. Harika bir stat var ama zemine bakıyorsun patates tarlası...Ben federasyonda yetkili olsam, böyle kötü zeminlerde futbol oynanmasına müsaade etmem. Milyon dolarlar ver, futbolcu al, sonra böyle bir sahada futbol oynat. Her türlü sakatlık olur. Zaten Yeni Malatyaspor’un yediği golde de kalecinin önünün balçık olmasının etkisi de var. Biraz da genç kalecinin acemiliği... Galatasaray’dan hepimiz daha iyi bir futbol bekliyoruz. Ancak maalesef iyi takımlar karşısında gol pozisyonu üretemiyorlar. Belhanda’ya ‘yıldız’ diyorsun, takımının 10 numarası... En ufak bir katkısı var mı? Feghouli sakatlandı, Emre Akbaba üretkenlik adına sıfır. Arda birkaç tane gol pası verdi. Birini Emre Akbaba, birini Emre Kılınç harcadı.
Kanat ortalarında topa kafayı vuracak bir tek futbolcu yok. “Babel yok mu?” diyeceksiniz. Gol atmasına rağmen santrfor oynayacak futbolcuların daha farklı yetenekleri olması lazım. Hollandalı futbolcuda bu yok. Fatih Terim de zaten mecburiyetten kendisini o bölgede oynatıyor. Saracchi uçurtma gibi kanatlarda gidiyordu, peki şimdi ne oldu? Hiç kimse kusura bakmasın. Dünkü maçta sağlam bir Emre Taşdemir ve gerçekten iyi mücadele eden bir Oğulcan’ın eksikliğini gördük. Her şeyden önemlisi; Galatasaray hücumu daha çok düşünen takım olmasına rağmen, orta sahada maça ağırlığını koyamıyor.
Bu mevkide Taylan yalnızları oynuyor. Bakın; şimdi Gaziantep deplasmanı, ondan sonraki hafta Başakşehir maçı ve sonra da Fenerbahçe deplasmanı var. Dilerim o zamana kadar transfer yapılır, sarı-kırmızılılar güçlendirilir. Yoksa Terim’in işi çok zor. Yeni Malatyaspor ise kupa maçındaki performansını sahaya koyamadı. Neredeyse golü hiç düşünmedi. Adem Büyük de çok kötü bir günündeydi. Sonuçta mucize gol de olsa; Galatasaray üç puan alarak zirve yarışına devam etti.
Zemine, 'tarla' demek bile zor... Malatya, savunma ağırlıklı oynadı. Terim, Donk'u santrfora yolladı, uydusunu Ryan Babel yaptı. Bu risk, karşılığını verdi ve Babel'in şutu, 3 puandan fazlasını getirdi. Bir önceki gün Abdullah Avcı maçtan önce, zemin nedeniyle oyunlarını değiştirmek zorunda kalacaklarını söylemişti. Dün de Terim zemin(ler)den yakındı (Telekom’u da dahil ederek). Malatya’daki zemine tarla bile demek zor. Belhanda ve Feghouli yürürken sakatlandılar. Hamza Hoca’nın oyun planı acaba bu sebeple mi bu kadar farklıydı diye düşünmeden edemiyorum. Kubilay dışındaki tüm oyuncuları 9’lu bir blokla 1. ve 2. bölge kesişimine yığıp orta sahayı Galatasaray’a bıraktılar. Donk ve Marcao rahat oyun kurdu.
Muhtemelen Galatasaray topu orta sahasına aktardıktan sonra kapacakları toplarla direkt kaleye gitmek istedi ama bunu neredeyse hiç yapamadılar. Hiçbir kanal bulamadılar. Galatasaray iyi yayıldı. Böyle olunca Babel’in de hareketli oyunuyla Galatasaray enine bir pas trafiği kurdu. Feghouli’nin sakatlanıp çıkması ve 'Babel Paradoksu' bu hakimiyetin hak ettiği kadar pozisyon bulmasını engelledi. Malatya zamanla ceza sahasına gömülü savunma koyunca iş ortalara döndü.
Burada 'Babel Paradoksu'nu açmak gerekli. Dinamik oyunu orta sahaya nitelik ve nicelik açısından çok katkı sağlıyor ama markajdan bu kaçışlarının yararı kadar gol bölgesinde eksik olma dezavantajı da yaratıyor. Terim bunu çözmek için Donk’u pivot santrfora yollayarak, Babel’i onun uydusuna yerleştirdi. Luyindama’nın dahil olduğu savunma da rakip yarı sahanın ortasına kadar çıktı. Bu Malatya gibi bir takıma karşı ciddi risk taşısa da Babel’in denemesi, alınan risklerin karşılığını verdi. Bu şut, zor bir zeminde, zor bir rakibe karşı 3 puandan fazlası getirdi.
Türk futbolunda son zamanlarda tuttuğu takıma transfer olan futbolcuların yürekten oynayacağına inanan bir kitle var ki, dün sadece Emre Akbaba bu kötü alışkanlığın ve yanılgının önünü kesebilir. Yetenekli adamlar güzel zeminlerde nefis futbol oynarlar. İdeal hava, halı gibi zemin her yerde bulamazsınız ama sahaya çıkan futbolcularınız taraftar değil, futbolcu olacak. Kendine iyi bakacak, aklına ve fiziğine dikkat edecek. Galatasaray dün Emre Akbaba ile 85 dakika 10 kişi oynadı. Son iki maçını kazanmış Malatya, evinde sert rakipti kağıt üzerinde. Ancak futbol adına hiçbir şey koyamadı sahaya. Ne 11'i ne de sonradan girenler, Hamza Hamzaoğlu'nun takımı "yerse yediğine itiraz edemeyecek" haldeydi.
Feghouli'nin erken sakatlığı Galatasaray'ın hücumlarını Arda'nın üzerine ve sol kanada yükledi. Saracchi'nin isabetsiz ortaları ve sol kanada üçgen olacak Emre Akbaba'nın kara delik olması... Ona gelen her top kayıptı.. Emre Kılınç'ın da İrfan Can transferinin bir parçası olacak spekülasyonu oyuncuyu germiş… Beşiktaş'ın 5 puan farkla lider girdiği haftada Malatya'nın futbol oynamaya niyetinin olmadığı 90 dakikada, Galatasaray oyunu domine etti ama Feghouli'nin ilk dakikadaki şutuyla, galibiyeti getiren Babel'in şutu arasında rakip kaleye kötü zeminde şut atmayı unuttu. Kötü zeminde top sekerdi, sekti…
Fatih Terim değişiklikler için fazla sabırlı, 5 değişikliğin olduğu sezonda dün de bir ilk değil. Arda ve Belhanda'nın çıkışı sonrası Babel'in uzaktan şutuyla gelen golün kenardan gelenlerle de bir alakası yok. G.Saray yarışta 3 maçta kapanacak bir marjı önleyip kazandı.Malatya'daki kötü zemini beğendim!.. Türkiye Futbol Federasyonu'nun her konudaki icraatları ve kararlarının kalitesine ve sonucuna bakarsak Malatya'daki zemin idare ederdi. Ne kadar Federasyon, o kadar zemin!..
İyi takım kötü zemin tanımaz derler ama Malatya'nın kötü zemini iki takım için de işkence gibiydi. Ayağa pas yaparak oynamaya çalışan Galatasaray belki oyuna maç boyu hakim oldu ama Emre Akbaba, Belhanda, Arda ve Feghouli'nin yerine oyuna giren Emre Kılınç teknik becerilerini maalesef verimli kullanamadılar. Belhanda saklanarak oynadı. Ayağı çime takılan Belhanda'nın "Aman bu zeminde sakatlanmayayım" anlayışıyla kendini frenlediğini düşünüyorum.Arda ilk yarıda Saracchi'yi hızlı atağa kaldıran pasları atmasına rağmen fizik güç olarak tükendi. Emre Akbaba inanılmaz pas hataları ve top kayıpları yaptı. Kötü zeminde Marcao-Donk ikilisi ile Taylan, Galatasaray'ın iyileri olarak ön plana çıktı. Feghouli'nin sakatlanması ve oyundan erken çıkması Galatasaray'ın oyun anlayışını olumsuz etkiledi. Emre Kılınç maalesef oyuna akıl ve beceri koyamadı.
Linnes yaptığı bindirmeleri etkili ortaya dönüştüremedi. Emre Kılınç'a gollük bir orta yapan Saracchi çok çalışmasına rağmen orta yapma konusunda verimli değildi. Emre Kılınç baskı ve markaj altında olmamasına rağmen rahat atması gereken golü kaçırdı. Muslera'nın dönüşü Donk-Marcao ikilisinin güvenli oynamalarını sağladı.Malatyaspor'un kötü zeminde öncelikli hedefi Galatasaray'ı bozmak üzerineydi. Kapalı savunma anlayışıyla Galatasaraylı oyuncuların etkili pas yapmalarına izin vermediler. İki Emre ve Belhanda'nın kötü zeminde ısrarla ayağa kısa paslarla oynamaları büyük hataydı. Galatasaraylı oyuncuların kaleye şut atma planlarının olmaması şaşırtıcıydı. Defans arkası koşular da planlanmayınca Galatasaray üretken olamadı. Akbaba'yı pas hatalarına rağmen uzun süre oyunda tutması Terim'in sabrıydı! Ancak maçın kazanılmasında yine Terim'in Donk'u santrfora göndermesinin payı büyüktü. Bu hamle Babel'in boşa çıkmasını sağladı. Ve Babel bir kez kaleye şutu denedi ve Galatasaray'a zirve yarışında büyük moral sağlayacak golü attı.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!