01.10.2021 - 15:05 | Son Güncellenme:
UEFA Avrupa Ligi'nde temsilcimiz Galatasaray deplasmanda Marislya ile golsüz berabere kalarak grupta lider olarak 2. haftayı kapattı. Fransa'daki maçta çıkan taraftar olayları ise adeta müsabakanın önüne geçti. Maçın hakemi ise skandal bir kararın ucundan VAR uyarısıyla geri döndü. İşte yazarların Marsilya - Galatasaray maçı değerlendirmeleri...
75. dakikada Aanholt, Goundouzi'ye yaptığı hareket sonrasında maçın hakemi penaltı kararı verdi. VAR uyarısı sonrasında pozisyonu izlemeye giden Polonyalı hakem penaltı kararını iptal etti.
Fatih Terim maçtan bir gün önce yaptığı basın toplantısında, “Bu gençler, bu takım beni heyecanlandırıyor” demişti. Öyle sanırım ki, özellikle başlangıç bölümündeki Galatasaray, Fatih Hoca’yı sadece heyecanlandırmadı, müthiş bir gurur da yaşattı. Hepimize yaşattığı gibi...Fenerbahçe’nin çok ağır travmasının ardından, gecenin ikinci maçında mükemmel bir Galatasaray başlangıcı izledik. Sakatlıktan dönen Sacha Boey, sağ kanadı trafiğe kapattı. Daha doğrusu sadece kendi gidiş ve gelişleri için tek yöne çevirdi. Marcao, Nelsson’un yanına geçince merkeze kilit vurdu.
Savunmanın önündeki Taylan ile Berkan, altenatifsiz en iyi ikiliydi. Önlerinde Kerem’in, Halil’in, Cicaldau’nun çok hızlı geçiş oyunlarına tanıklık ettik. Sadece ön kenarda Morutan, ayaklarına ve futbol aklına çok güvenmekten olacak, aldığı her topla kalabalıklara daldı ve çoğunu kaybetti.Marsilya’ya gerçek anlamda top göstermedik. Bir penaltı atışı için topun başına geçebilirdik. Polonyalı hakemler oralı bile olmadı. Sahada sürekli çok görünür, çok hissedilir bir Galatasaray vardı.
Galatasaray bu rüzgarla, Marsilya ile adeta “kedi-fare” gibi oynarken, Fransız takımının imdadına tribün olayları yetişti. Maç durdu, Galatasaray’ın hızı kesildi, Marsilya nefes aldı.Bu Marsilya seyircisinin sicilinin ne kadar bozuk olduğunu dünya alem biliyor. Ama açık konuşalım bu konuda biz de adam olmayız. Her Avrupa maçında ya bir olayımız ya da olaya ortaklığımız var.
Bu karambolde, Marsilya’nın akılda kalan tek tehlikesini Cengiz Ünder yarattı. Muslera arka direğe giden topa ahtapot gibi uzanmasa, bir Türk oyuncudan gol yemenin üzüntüsünü yaşayacaktık. Elbette ilk yarının son saniyelerinde Kerem’in kaleci Pau Lopez’den dönen şutu... Kerem bundan daha iyisini vuramazdı, çünkü çok ciddi bir baskı altında ancak o kadar vurabildi.
Galatasaray’ın ilk yarıdaki orantısız güç harcaması, aşırı temposu, ikinci yarıda oyun olarak Marsilya’yı öne çıkarırken, Galatasaray’ı ilk yarıya oranla geriye götürdü. Marsilya’nın direkten dönen topu, arka kale dibinde kaçırdığı mutlak pozisyon, Van Aanholt‘un çizgiden çıkardığı top, hep Marsilya’nın oyun olarak öne çıktığı dakikalarda oldu. Aslında Galatasaray, Marsilya’nın 6 numaralı sarışını Guenouzi’yi durdurmakta sıkıntı çekti. Penaltıyı da Guendouzi aldı. Ancak Polonyalı hakem VAR’dan penaltı kararını iptal ederek, UEFA’daki hakemlik geleceğini kurtardı. Galatasaray’ın genç kadrosunun ilk yarıdaki oyununu, maç boyu mücadelesini çok beğendim. Bu genç kadronun ilk yarılardaki hızı, hırsı, çabukluğu, ikinci yarılara da sarkabilirse ve de süreklilik kazanabilirse; bu takım tadından yenmez.
Avrupa takımlarıyla oynadığımız maçlarda heyecanımız, stresimiz tavan yapıyor. Alınan her puan bizi sevindiriyor, hele bu deplasmanda olursa. Marsilya iyi bir takım ama bu takımın en iyisi de Cengiz Ünder. Bunu da atlamayalım.Bu Marsilya ile taraftarının önünde oynamak, başa baş mücadele etmek kolay bir iş değil. Muslera eski günlerine dönme sinyali verdi. Nelsson ve Marcao neredeyse hatasız oynadı. Sacha Boey oyundan çıkana kadar takımının en iyisiydi. Van Aanholt ise zaman zaman Cengiz’i arkasına kaçırmasına rağmen başarılı bir maç çıkardı, Türk futbolcunun yüzde yüzlük gol vuruşunu Hollandalı oyuncu çizgiden çıkardı.
Orta sahada Taylan, Cicaldau, Berkan üçlüsü takımının en büyük yükünü sırtladı. Fransız ekibine bu bölgede devamlı baskı ve pres yaptılar. Bunun için de hücumda fazla etkili olamadılar. Tek aksayan Galatasaray’ın hücumcularıydı. İlk yarı sonunda Kerem kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda golü atmalıydı. Halil hiç gol pozisyonuna giremedi. Morutan da orta sahaya ve bilhassa sağ bek Boey’e yardım etmekten ilerde etkili olamadı. Bir iki pozisyonda şut fırsatı yakalasa da bunları değerlendiremedi. Kerem’in temposunda büyük düşüş var. O agresif, hırslı oyuncuyu arıyoruz.
Dün gecenin en sevindirici tarafı, Fernando Muslera’nın yine eski günlerine dönmesiydi. Cengiz’in şandel ve sert şutunu Avrupa’da bile kolay kolay çıkaracak kaleci yoktur. Uruguaylı file bekçisi uzadı, avcunun içiyle o topu kornere çeldi. Muslera’nın dönüşü sarı-kırmızılılar için çok büyük kazanç. Marcao’nun dönüşü defanstaki sorunları bitirmiş. Dilerim Boey’in sakatlığı uzun sürmez. Çünkü bu futbolcu da Galatasaray’ın en önemli futbolcularından biri olduğunu, alternatifi olmadığını bir kere daha gösterdi.
Sonuçta iç sahada Lazio’dan üç puan, deplasmanda Marsilya’dan bir puan alarak Galatasaray gruptaki liderliğini devam ettiriyor. Gecenin en üzüntü verici olayı ise Fransız taraftarların sarı-kırmızılı taraftarları tahrik etmesi, her iki takım taraftarının da birbirine meşale fırlatması ve oyunun 10 dakikaya yakın durmasıydı.
Galatasaray, zorlu Marsilya deplasmanından puan çıkardı. Temsilcimiz, UEFA Avrupa Ligi’ndeki ikinci sınavında Marsilya ile golsüz berabere kaldı. Tribündeki olayların ve yapılan provokasyonların damga vurduğu maçta Cim-Bom istediği puanı aldı. Lazio galibiyetiyle gruba başlayan Aslan, ikinci maçlar sonunda zirvedeki yerini korudu. Muslera kalesinde geçit vermezken, Nelsson-Marcao ikilisi savunmada adeta duvar ördü. İlk yarıda Kerem’le net bir fırsatı kullanamadık. Velodrome’da kapalı gişe oynanan ve müthiş gergin geçen maçta, genç sarı-kırmızılıların mücadelesi ve aldığı puan çok değerli oldu. 20’de Boey’in ortasında Marsilya savunmasının elle oynamasına hakem “devam” dedi. 35. dakikada Cengiz’in vuruşunda Muslera doksana giden topu çıkardı. Tribündeki olaylar nedeniyle oyun 8 dakika durdu. 45+8’de Kerem ile net bir fırsat yakaladık. Ne var ki Kerem topu kaleci Lopez’in üzerine vurdu. İkinci yarıya takımlar aynı on birlerle çıktı. Bu 45’e Marsilya baskılı başladı. 51’de Cengiz’in pasında Dieng net bir fırsatı kullanamadı. 60. dakikada Saliba’nın kafa vuruşunda top direkten döndü. 71’de Cengiz’in vuruşunda Aanholt topu çizgiden çıkardı. 76’da VAR olmasa Polonyalı hakem az kalsın aleyhimize penaltı veriyordu. İlk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da maçın sonuna 8 dakika eklendi. Sonuç değişmedi ve 106 dakika süren maç 0-0 bitti.
Galatasaray’ın oynadığı iki maç bize şunu gösterdi: Oyuna hükmetmek isteyen takımlara karşı Avrupa’da, Galatasaray’ın konvertibl bir oyunu var. Tam değil belki. Hücum yönü oldukça eksik ama doğru durabiliyorlar. Eğer rakip topu çok hızlı çevirmiyorsa sorun yok. Ancak bunu yaparken hücumdan fedakârlık etmek gerekiyor. Bu salt karşılama oyununda hücum planı eksik kalınca mahkum bir oyun da ortaya çıkabiliyor. Ancak kuruluş aşamasında bir takım için bunlar kabul edilebilir. Kerem ve Halil’İn gelişmesi şart. Yeterli değiller henüz. Sorun daha çok oyuna hükmetmek gerektiğinde ortaya çıkıyor. Çünkü savunmadan çıkışlarda baskı ölümcül oluyor.
Dün Galatasaray merkezi çok iyi kapattı. Savunma dörtlüsü, önlerinde Taylan, Berkan ve iki Rumen oyuncu çok yakın durdular. 4-5-1 gibi… Tüm pas kanallarını tıkadılar. Marsilya’yı sürekli olarak kanada yönlendirdiler. Savunma orta saha arasındaki pencereyi tamamen kapatınca Marsilya çok zorlandı. Cengiz’in özel performansı ve 2 kez Dieng’i kaçırdıkları dışında üretemediler.
Guendouzi’ye 2. bölgede pas izni vardı. Ama 3’e geçerken duvara çarptı. Galatasaray’ın maçın başındaki kalabalık çıkışları Marsilya 3’lü savunmasının oyuna katılmasını da engelleyince sorun kalmadı. Gueye oyunu açacak pas opsiyonlarını bulamayınca sürekli olarak kanada döndüler ama Galatasaray savunmasını açıp gevşetemediler. Gueye ve Lirola da oyun kurulumuna katkı veremedi. Harit de... Cengiz dışında, Payet de dahil planı olan yoktu. Doldur boşaltın ötesine geçemediler
Grubun iki favorisi ile oynuyorsun, 4 puan. Bu 1 puan o kadar önemli ki... Buraları böyle geçip hep de başımıza geliyor, 2 Lokomotiv maçını çok dikkatli oynamak lazım. Dikkatli olmak gerek ki avantajı kaybetmeyelim. Grup liderliği de çok önemli. Şampiyonlar Ligi'nden daha zor takımlar gelecek. Galatasaray 25 dakika çok iyi oynadı. Bütün kontrol Galatasaray'daydı. İkinci yarıda ağır baskı oldu Marsilya tarafından. Fizik kalite farkı ortaya çıktı. Galatasaray iyi mücadele etti ama herkes sınırsız enerjilerini sahaya yansıttı.
Galatasaray'ın kaleden başlattığı oyunlarda, göbeğe yapılan pasların çok ciddi hataların sinyallerini verdiğini de söylemek lazım. Daha önce bu konuda çok canları yanmasına rağmen ders almış görünmüyorlar. Galatasaray'da Nelsson ve Marcao'nun savunmada büyük fark yarattığını da burada söylemek lazım. Boey (sakatlanıp çıkana kadar) ve Aanholt'un beklerdeki performansı da onları çok iyi bütünlüyor. Marsilya'nın ilk yarıda sadece 1 isabetli şutunun olması savunma dörtlüsünün görevini iyi yaptığını gösteriyordu. Ben göbekte oynayan oyunculardan başta Taylan olmak üzere bu dönemde biraz pasif kaldığını da buraya not düşmeliyim. Galatasaray'ın birçok şeyi doğru yaptığı Fransa'dan 3 puanla dönmesi harika olurdu ama 1 puan da fena değil. Üstelik bu puanı iyi futbolla alması Galatasaray adına gelecek için umut verici.
YENİ ÜYE OLANLARA 10 TL HEDİYE Hemen oynamak için buraya tıklayın!