21.06.2021 - 09:46 | Son Güncellenme:
A Milli Futbol Takımı, İsviçre'ye de 3-1 yenilerek turnuvadan sıfır puanla ayrıldı. Turnuvadaki tek golümüzü İrfan Can'ın attığı A Milli Takım, büyük umutlarla geldiği EURO 2020'den eli boş döndü. Spor yazarları da bu kötü performansı yerden yere vurdu. İşte o yazılar...
Finallere çıktığımız ilk maçta Şenol Güneş'in ideal kadro dediği kadroda iki tane yurt içinde oynayan oyuncu var. 9 tanesi dışarıda. Peki bu Şenol Güneş bu dışarıda oynayan futbolculara hitap edebiliyor mu? Bazıları çok üst düzey takımda oynuyorlar. Şu gözüküyor ki bu Milli Takım'ın genel kadrosu bu futbolu hak etmiyor. Yani iyi bir aşçı olursa bu kadro daha farklı futbol oynar. Bundan 15-20 sene evvel olsaydı tamam. Bizde oynayan oyuncular fazlaydı. Net olarak Şenol Güneş bu Milli Takım'a hakim olamıyor. Üç tane maç oynadık. Bir tane gol attık. O da uzaktan vurulan bir şut. Ne oynadık Allah aşkına! Rezalet. Yenilebiliriz, açık farklı da mağlup olabiliriz ama adam gibi mücadele ederiz. Çatır çatır oynarız, olmaz. Şu gözüküyor ki futbolcularda da bir rahatsızlık var. Bir mutsuzluk var. Bunun bir sebebi vardır muhakkak.
Yirmi bir takımlı ligimizde Şenol Güneş ligi bir hafta erken bitirdi. Çok futbolcu yurt dışından geldi bir hafta sonra. O bir hafta önce kampa aldı. Adama sorarlar bir hafta evvel kampa aldığın takım bu mu diye. Üç maçta da rakiplerimiz bizden iyiydi. Belki de bu turnuvanın en kötü takımıyız. Ve son iki maçımızı Azerbaycan'da oynuyoruz. Bakü'de. Biz 85 milyon bir ülke, onlar 10 milyon. Yani bu Milli Takım, Şenol Güneş'le beraber 95 milyonu perişan etti. Olacak şey değil! Dakika 65, elinde kalem kağıt Şenol Güneş kenarda bir şeyler yazıyor. Merak ettim ne yazıyor? Ama tahmin ettim; "Ben bir şey yapamadım, istifa ediyorum" diye... Çünkü böyle hayırlısı olur.
Herkes küskün... Kalem küskün... Millet küskün... Bu millet ızdırap çekmekten, hayal kırıklığı yaşamaktan, her yarışı “mutsuz son”la tamamlamaktan bıktı artık... Kalemler kötü yazmaktan usandı artık... Bu rezillik kaderimiz olamaz.Euro 2020‘ye “sürpriz takım, gizli favori” olarak giden milli takım, şampiyonanın “en kötü” takımı olarak dönüyor. Yakışıyor mu bize? Yakışıyor mu, sezon boyu Avrupa’yı sallayan bizim çocuklara?Avrupa takımlarında üst düzey performans gösteren “bizimkiler”, acaba “Türk’ün Türk’e ettiğini kimse etmez” misali bir takımda buluşunca birbirlerini mi bozuyorlar?Dünyanın gerçeği var. Futbolda atletik takımlar kazanıyor. Daha fazla koşan, daha diri, daha çabuk, daha gayretli, çok daha iyi mücadele eden takımlar... Bizde bu “daha... Daha... Daha“lardan teki bile yok... Oynadığımız her takım bize karşı en az 8-10 net gol pozisyonuna girdi. Galler‘in yıllık 330 bin euro alan stajyer hocasına bile “Türkler’e beş atardık” dedirtecek kadar rezil maçlar oynadık.
Hakan Çalhanoğlu‘nu Milan‘da izliyorum. Bir maçta sol bekin önünde, kenarda oynadığını görmedim. Sol içte oynuyor. Kenarı sevmiyor zaten... Bizim milli takımda sol bekin önünde kenarda... Tabi şeklen öyle... Kenarda hiç yok...Her maçta sol kanatta beklerimiz rakipleri ve kaderleriyle baş başa kaldı. Bu kanattan sürekli dayak yedik. Ağzımız-burnumuz “Çarşamba pazarı“na döndü. Buna rağmen en ufak önlem alamadık. Hakan kenarda oynayıp kaybolacaksa, hiç oynamasın... Kendi kariyerine de yazık, milli takıma da...İlk defa bir maça iyi başladık. İlk üç dakika üç şut attık. Kalemize gelen ilk şutta yenik duruma düştük. Seferoviç‘e o kadar rahat vurdulur mu, Uğurcan gibi üst düzey bir kaleci ceza alanı dışından çok da hızlı gelmeyen o topu çelemez mi?Söylenecek o kadar çok şey var ki... İkinci yarının 45-60. dakikaları arasında, 15 dakikalık bölümde İsviçre kalemize yürüyerek, gerçekten yürüyerek tam 10 atak geliştirdi, bunlardan 5’inde mutlak pozisyona girdi. Neyse ki Zuber son vuruşları iyi yapamadı.İkinci yarıda, sadece ikinci yarıda bir rakibe tam 10 gol pozisyonu verilir mi? Üstelik yürüyerek oynayan bir takıma... Biri İngiltere‘den, diğeri İtalya‘dan gelen iki stoperimiz nasıl olur da “kartondan kale” gibi dağılırlar? Bu Zeki Çelik geçen sezon Fransa‘da yılın en iyi sağ beki seçilmedi mi?
Sadece Mert Müldür‘ü bir kenara alıyorum. Aciz milli takımın ayakta kalan tek adamıydı. Çok ciddi dört şut denemesi oldu. Çoğunu kaleci Sommer mükemmel karşıladı.İsviçre gol üstüne gol kaçırırken, kameralar Şenol Güneş‘i kağıda bir şeyler yazarken zoomladı. Varlığından onur duyduğum bir dostum, “Dilerim istifasını yazıyordur” diye mesaj gönderdi.Çok acı yenilgiler, çok dramatik maçlarımızı izledim. Böylesine “Aciz“ kaldığımız bir şampiyonayı hiç hatırlamıyorum. Oynamadık, adeta teslim olduk. Pes ettik, Şenol Hoca bile yerinden 90 dakika kalkmadı. Futbolda her şey var ama açıkçası bu kadarı ayıp oldu.Bizim çocuklar, reklam filmlerinde oynarken gösterdikleri performansın yarısını bu maçlarda gösterseler, belki de birden fazla gol atar, birkaç puan alır, bu millete bu kadar ızdırap çektirmezdik.Üzülmedik, utandık...
Her neyse… Bir gol atabildik sonunda. İrfan Can’ın ayağına sağlık. Böylece Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihimizdeki ilk 1996 macerası gibi tek gol atamadan eve dönme talihsizliğinden kurtulmuş olduk…Çok temiz kalpliyiz. Duygulardan arınıp aklımıza uğramadan kalbimize sığınıyoruz. O nedenle İsviçre karşısında elde edebileceğimiz bir galibiyetin, sonra da en iyi dört üçüncüden biri olma hayalinin “motivasyonu” ile olmayacak şeyler bekliyoruz.Maçı değil hayallerimizi sergiliyoruz.Milli Takım’ın dünkü açık farklı yenilgisi, tam da bu turnuvadaki halimize yakışan bir sonuç oldu.Motivasyon yok, organizasyon yok… Uyum yok, tempo yok, direnç yok…Futbol oynamak istemeyen bir halimiz var sanki.
Sıkılıyoruz. Çocuklar yılgınlıkla mücadele ediyorlar güya… İsviçre savunmadan oyun kurarak çıkıyor. En az 7- 8 kişili mücadele izliyoruz. Bizim Çocuklar rakipleriyle temas etmeden, en kabasından faul bile yapmadan bırakıyorlar rakiplerini… Hayır, onları suçlamıyorum. Sadece şaşırıyorum. Şampiyonaya katılma hakkını bileğiyle kazanan, Dünya Kupası elemelerinde bol gollü galibiyetlerle göğsümüzü kabartan, hepimizi şımartan çocuklar da bu çocuklar.O kadar iyi oynayıp bu kadar kötü sonuçlar alan bir takıma dönüşmek nasıl bir şey? Akıl alacak gibi değil.Hem çocuklarda, hem de hazırlık programında eksikler- eksilmeler, noksanlar ve yanlışlar vardı.Darılmasın, Şenol Hocamız da o yanlışlıkların bir parçası oldu. En çok üzüldüğümüz de bu!Yine de haksızlık yapmayalım, umutsuz olmayalım.Dünya Kupası için de bu çocuklarla yürüyeceğiz, bu hocamızla ilerleyeceğiz.Peki yeni yol kazaları olursa?Ne yapacağız, sineye çekeceğiz.Dünkü oyunu da sineye çekerek, hüzünle izledik. Hoca güya takımı değiştirmiş biraz… Solbek olmayan Mert Müldürü sol beke tayin etmiş. Neyse ki Rıdvan Yılmaz hiç değilse yedek. Ama sormak gerekir. İş o noktaya kadar varmışken, kerem edip Rıdvan’ı oynatamaz mıydın hocam?
Maalesef takıntıları var hocamızın. Vazgeçemiyor. Deneyemiyor. Dün oyuna başlayan orta alandaki çocukların hepsini değiştirdi. Havayı ve rüzgarı değiştiremedi.İsviçre önce Seferoviç, sonra da Shaqiri’nin golleriyle ilk yarım saat dolmadan tabelayı güzelleştirdi (!).. Sonra biz ikinci yarıda İrfan Can’ın isyan ederek vurduğu topla tabelaya katıldık. Çok sürmedi. Shaqiri üçüncüyü attı. Tatsız başladı, Tatsız bitti.Mert Müldür’ün oyununa ve çektiği şutlara saygı duydum. İrfan Can’ın golünü takdir ettim.Avrupa Şampiyonası bizim için adil bir sonuçla bitti. Mucizesiz, gerçek bir başarısızlık öyküsüyle.Şimdi ciddiyetle, sorumlulukla, bilimle, felsefeyle Euro 2020’nin raporunu hazırlama zamanı.Haydi Şenol Hocam… Başla yazmaya!
Elbette iki sene arayla böylesine büyük turnuvalara katılmıyoruz. Elbette her turnuvada kupaların favorisi olmuyoruz... Ve elbette ki futbolda dünya devi bir ülke değiliz. Fakat biz turnuvayı tek bir golle kapatacak kadar, turnuvanın en kötü dördüncüsü olacak kadar ve turnuvanın en kötü futbolunu oynayacak kadar da küçük bir ülke değiliz!Seferovic’in attığı golün santrası yapılmadan önce Şenol Güneş kale arkasındaki dev ekranda golün tekrarını seyrederken aklıma geldi bu sözler. Hocanın o ekrana bakışını kelimelerle anlatmak çok zor ama aklından geçeni tahmin edebiliyordum. Keşke zamanı bir dakika geriye çevirebilse de o gole engel olabilseydi! Ama böylesine imkansız bir mucizeyi Allah ona verseydi, Şenol Güneş zamanı birinci gol öncesine değil bence Antalya kampına kadar çekmek isterdi.
Baştan bakmak lazım... Yanlış giden neydi acaba? Çok mu erken toplandık? Çok mu havaya girdik? Çok mu yoğun antrenman yaptık? Çok mu yanlış analizler yaptık? Tüm bunların cevabını bulmak isterdi Güneş. 62’de İrfan Can’ın attığı gol bizi o kadar umutlandırmıştı ki, Shaqiri’nin 26’daki golüne kadar arkamda, “Türkiye, Türkiye” diye bağıran Azerbaycan Türk’ü çocuk yine bağırmaya başlamıştı. Hem de yürekten bağırıyordu. Ta ki Shaqiri 68’de farkı üçe çıkarana kadar... Bakü Olimpiyat Stadı’nın tribünleri de tıpkı o küçük çocuk gibi sessizliğe bürünmüştü. Tıpkı benim gibi. Tıpkı senin gibi. Tıpkı tüm Türkiye gibi.Fakat sahadakilerin ve kenar yönetiminin bu kadar sessiz kalmaması gerekiyordu. Onlardan beklediğimiz, bu sessizliği bozacak ve içlerindeki isyanı sahaya yansıtacak bir oyundu. Onlardan beklediğimiz, bir refleksti. Onlardan beklediğimiz aslında çok şey değildi. Bu veda bize yakışmadı, böyle bitmemeliydi.
Bu kez gerçekten maça iyi başladık ama hemen bittik! İlk 3 dakikada 3 şut çektik. Ancak hemen dönüşünde turnuva öncesi en güçlü yönümüz gözüken savunmamız yine mavi ekran verdi. Uğurcan’ın kapattığı köşeden ilk golü yemesi ayrı hayal kırıklığı. Golden sonra yine denedik, şutlar çektik lakin bu kez de Shaqiri’ye adeta, 'Al da at' dercesine şut fırsatı ve açısı verdik. Shaqiri, en son bu kadar rahat şut atma şansını Liverpool yedeklerinin şut antrenmanında cansız kukalar, koniler karşısında bulmuştur! Devre arasında BBC yorumcusu Bennett, “Sadece Türkler'in değil hepimizin turnuvanın iyi anlamda sürprizi olmasını beklediğimiz Türkiye sevenlerine çok kötü bir sürpriz yaptı” mealinde tweet attı.
Turnuva öncesi gizli favori olarak lanse ediliyorduk, sorun 'Çok gizli' olmamız oldu, gücümüzü kimseye gösteremedik, gerçekten gizledik! Lille, Juventus, Milan, Sassuolo, Leicester antrenmanları ve maç tempoları sonrası Ay-Yıldızlı formayla Norveç, Hollanda gibi ekipleri yenecek gücü gösteren oyuncularımıza da sormak gerek: Turnuva öncesi hazırlığı, antrenmanları, hazırlık maçı tercihleri bu kadar mı düşük kalitedeydi ki bu büyük hayal kırıklığı ortaya çıktı? Şenol Güneş hocaya da şunu sormak gerek: Dünya Kupası elemelerindeki iyi başlangıcı sürdürüp, finallere gitme hakkı kazanırsak, yine aynı hazırlık süreci hatalarını yapacak mıyız yoksa ders çıkartacak mıyız?
Maça iyi başlama hevesimiz önce İsviçre kalecisi Sommer'e sonra da Seferovic'in klas golüne kurban gitti. Oyun ve pozisyon sayısı dengeli gibi gözükse de çok adamla savunma yapmamıza rağmen müdahalesiz kaldığımız anda Shaqiri'nin nefis golü ile tüm hastalıklarımız nüksetmiş oldu. Hücumda ise ilk kez sol bek başlayan Mert Müldür'ün denemeleri maçın en iyi ismi Sommer'in ellerinde eridi. 2. yarıda oynadığımız oyun iyiye değil kötüye gitti. Pozisyona girmeyen İsviçreli forvet oyuncusu kalmazken, Uğurcan performansı ve direkler farklı mağlubiyeti önleyen unsurlardı. İrfan Can'ın jeneriklik golü teselli olur mu derseniz, bu turnuvanın en büyük hayal kırıklığı olmanın hiçbir tesellisi olduğunu düşünmüyorum.
Şu bir gerçek, futbolda ne kadar klas, yetenekli olursan ol, yeteri kadar koşmaz, mücadele etmez ve konsantre olmazsan yeteneğin de bir anlamı olmadığı. Bizim bu turnuvadan alabileceğimiz en güzel ders, futbolda kazanan takımların ilk önemli özelliğinin çok istemesi olduğudur. Üstelik hangi oyuncularla ya da hangi dizilişle olursa olsun. Şenol Güneş için ise belli oyuncular ile ilgili güveninin boşa çıkması bana göre artık milli formayı garanti gören bu oyuncuları da forma rekabetine sokacak kadar kadromuzu genişletme mecburiyetinin olduğu.
MAALESEF Euro 2020'ye veda ettik.Oynadığımız oyunla, verdiğimiz mücadeleyle turnuvanın en kötü takımıydık.Bunu söylemek ne kadar acı olsa da gerçek bu! Açıkçası hiçbirimizin beklentisi bu değildi. İtalya'ya karşı kaybetmemiz çok şaşırılacak şey değildi. Ama sonrasında Galler ve İsviçre maçlarında ortaya koyduğumuz oyun felaketti. Ne bireysel, ne de takım olarak hiçbir şey yapamadık. Dün akşam hayati önem taşıyan maçta eğer 2-0'dan sonra İsviçreli oyuncular biraz dikkatli olsa tarihi bir skorla geriye düşebilirdik..
'Türk Duvarı' olarak adlandırılan savunmamız 80'li yılların savunmaları gibiydi. En çok üzüldüğüm, 2-0 mağlupken ikinci devre başlangıcında oyuncuların skoru kabullenmiş gibiydi.Hakem 'Maçı bitirsek mi?' diye sorsa Şenol hoca dahil hepsi 'Tamam' diyecek gibiydiler. Gelelim sonuca... Bu hezimetin baş sorumlusu Şenol Güneş'tir...Seçtiği kadro, oynattığı 11, rakipleri analiz etme başarısı ve geçirdiğimiz kamp süreci tamamen yanlışlarla doluydu.Bunun sorumlusu da teknik direktörümüz Şenol Güneş'tir..
MAÇIN EN İYİSİ SHAQIRIİsviçre'nin en etkili ismiydi.MAÇIN EN KÖTÜSÜ ŞENOL GÜNEŞTurnuva boyunca formsuzdu..
İnsanlar seni hayal kırıklığına uğratmaz, sen yanlış insanlar üzerine hayal kuruyorsundur... Bizi EURO 2020'ye getiren; sadece 3 gol yememiz, Dünya Şampiyonu Fransa karşısında iki maçtaki oyunumuz, Avrupa'nın 5 büyük liginde forma giyen yeni jenerasyon ve kral Burak Yılmaz... Hayal kurmamız doğru olandı. Hollanda ve Norveç dahil bize futbol çıtası gösteren teknik kadro ve futbolcular yanlış insanlar olamaz. İşte tam bu yüzden yaşadığımız büyük hayal kırıklığıdır. Uluslar Ligi ve Dünya Kupası elemelerinde kalemizde 14 gol gördük. Takım savunması sallanıyordu, biz defans oyuncularını tek tek övdük. Aday kadroda yerleri rezerve olanlar yerine hak eden en az üç adamı memlekette bıraktık.
Ligin son 3 haftasını 7 günde oynatıp, turnuvanın ilk maçından 26 gün önce kampa girdik. Rakiplerimiz o kamplara en az 8 gün sonra başladılar. Ne İtalya'yı ne Galler'i doğru analiz ettik. İsviçre maçında mucize bekleyenler, Milli Takım kötü giderken doğru zamanda doğru eleştiriyi getiremeyenlerdir. Üç maçta da doğru 11'i bulamadık. Kadro 26 kişi olunca malzeme bol görünüyor ama bazen mutfaktaki insanın bile bol malzeme karşısında kafası karışır. Ne iyi bir yemek çıktı, ne de baharatı adına takım ruhu, takım oyunu vardı. Hikâyenin sonunda Roma'ya giden de İstanbul'a dönenler de Bizim Çocuklar. Gerçek ve düzeyli eleştirilere kulaklarınızı kapatırsanız, başkalarının galibiyet şarkılarını dinlersiniz.
YENİ ÜYELERE ÖZEL 100 TL OYNA 100 TL KAZAN - Hemen oynamak için buraya tıklayın!