06.04.2021 - 13:02 | Son Güncellenme:
Bu konuda olabildiğince seçici davranmaya çalışıyorum. Adanaspor benim için manevi olarak ret edemeyeceğim bir yerdi. Profesyonel futbol içinde hem seçen hem geliştiren hem de yarıştıran tarafta görev aldım, bu tecrübelerin önemli olduğunu düşünüyorum. Profesyonel ortamda genç oyunculara değer veren onları yetiştirmek için yeterli sabrı ve yatırımı yapmaya hazır olan profesyonel kulüplerle artık çalışmak istiyorum.
Milli Takım’ın en önemli hedeflerinden biri uluslararası turnuvalarda düzenli olarak yer alabilmek. Son yıllarda yapılan düzenlemelerle aslında geçmişe oranla şansımız çok daha fazla arttı. Yurt dışında daha zorlu ve rekabetçi liglerde oynayan oyuncularımızın sayısının da artması bize olumlu olarak yansıdı. Maçtan maça hatta aynı maç içerisinde dalgalanan performansımız yıllardır devam eden en temel eksikliğimizin işareti; İstikrar!. Dışardan bir göz aslında bizle ilgili en doğru yorumu yapmış. Norveç Teknik Direktörü Solbakken, ‘’Nasıl bir Türk Milli Takımı ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Fransa ve Hollanda karşısındaki gibi mi oynayacaklar yoksa Avrupa Uluslar Kupası’ndaki gibi bir Türkiye mi karşımızda olacak, bizim için soru işareti” dedi. Ülke futbolumuzun kısa özeti gibi.
Evet kariyerimde uzun yıllar genç oyuncu gelişiminde görev aldım. Yüzlerce profesyonel oyuncuyu yetiştirme imkânı buldum. Bu oyuncuları izlemek benim için büyük bir heyecan ve gurur. Altyapı biliyorsunuz herkesin sözde çok önemsediği ama iş icraata gelince sırtını döndüğü bir alan. Bu konuyla ilgili saatlerce konuşabilirim ama özetle şunu söylemek gerekiyor. Bu sorunun cevabı kimine göre tesis eksikliği kimine göre antrenör yetersizliği kimine göreyse de antrenörlere yeterli ücretlerin ödenmemesi. Hepsi doğru ama temel sorun bunlar değil. Sorun zihniyetimiz. Genç oyuncuların altyapıdan profesyonel kadroya taşınması ve oynatılmasıyla ilgili ne idari ne teknik yeterliliğimiz var. Kulüplerin kalıcı olmayan kişiden kişiye değişen uygulamaları dışında. Tabi bu yorum geneli kapsıyor.
Süper Lig'in en az 30 yılını çok net hatırlayan bir teknik adam olarak her geçen gün saha dışı faktörlerin daha çok konuşuluyor olması başarının sahadan değil dışarıdan geldiğine olan inancın artmasına yol açtı. Bu yüzden futbol kalitemiz giderek düşmeye ve bu da kulüplerimizin Avrupa’daki performanslarına olumsuz yansımaya başladı. En önemlisi futbolseverlerin futboldan gün geçtikçe soğumasına yol açtı. Bu sene şampiyonluğu kazananın değil kaybedenin daha çok konuşulacağını düşünüyorum.
Emre Belözoğlu hem Türk futbolunun dinamiklerini hem de Fenerbahçe Kulübü’nü iyi bilen bir antrenör. Mesleki olarak henüz yeterli tecrübeye sahip olmasa da, isterse kendini geliştirebileceğini düşünüyorum. Eleştirim şu olabilir. Fenerbahçe Türk futbolunda basmakalıp birçok anlayışı yıkmak adına yola çıktı. Ancak gelinen süreçte teknik direktörün gidip sportif direktörün göreve gelmesi tam şark kültürüne uygun oldu. Madem böyle olacaktı, o zaman keşke sezona Emre ile başlansaydı.
Ozan Tufan’ın son haftalarda yükselen bir grafiği var. Ancak uluslararası scoutların (izleyici antrenörler) bir oyuncuda aradıkları temel özelliklerden biri istikrarlı performanstır. Ozan bu performansını geniş zamana yayabilirse hedefine ulaşır.
Sezon başı kurulan kadro ismen iyi oyuncular olsa da geçmiş sezonda az oynamamış ya da düşük performansla oynamış oyunculardı. Sergen Yalçın bu kadroda hem oyuncuların bireysel performanslarını arttırdı hem de takım oyununu oturttu. Beşiktaş bu haftaya kadar ligin en pozitif futbolunu oynayan takımdı.
Galatasaray’ın iyi bir kadrosu var, devre arası da önemli takviyeler yaptılar. Ancak Nisan ayına gelmiş olmamıza rağmen hala bir olmamış, oturmamış bir takım ve oyun görüntüsü var.
Taylan Antalya’lı gençliğinden beri bildiğimiz önemli bir oyuncu. Genç Milli takımlarda da çok uzun süre görev aldı. Bence kariyerinde en doğru zamanda bu çıkışı yakaladı. Kerem ise geçen sene 3. Ligde oynamış bir oyuncu olarak Galatasaray’a gelip kendi gösterebilmesi alt liglerde de değerli oyuncular olduğunu görülmesi adına önemli bir referans oldu.
Öncelikle olarak Beşiktaş’ın bu haftaya kadar en pozitif, seyir zevki yüksek futbolu oynadığını söylemiştim. Hatayspor bu sene lige çıkmasına rağmen, transfer başarısı ve oynadığı futbol ile beklentinin çok üstünde bir performans sergiliyor. Son olarak Abdullah Avcı’nın gelişinden sonra Trabzonspor’daki değişimi de önemli buluyorum.
Beşiktaş alt yapısından 2 genç oyuncuya düzenli şans verdi. Rıdvan ve Ersin gibi benim çalıştığım dönemde kulübe kazandırdığımız iki oyuncunun oynatılması önemliydi. Trabzonspor’da son yıllarda altyapısını iyi değerlendirdi. Yusuf’un Lille’e transferi, Uğurcan Çakır’ın ve Abdülkadir Ömür’ün performansı, Abdülkadir Bardakçı, Serkan Asan’ın çıkışları dikkat çekti. Alt ligde ise Altınordu ve özellikle bu sene Bursaspor’un gençlere şans verip performans alabilmesi ön plana çıktı.
TFF 1. Lig’de kalitenin arttırılması için, statların, zeminlerin iyileştirilmesi ve VAR uygulamasının getirilmesinin önemli olacağını düşünüyorum. Çok fazla yabancı oyuncu kontenjanının anlamlı bulmuyorum. Mücadele’ye gelecek olursak yüksek bütçeli kulüplerin daha hızlı sıyrıldığı bir lig ortamı var. Bu sene şehir takımlarının seyirci avantajı olmamasına rağmen sıyrıldıklarını görüyoruz. TFF 1. ligde ve alt liglerde görülmesi gereken değerli oyuncular var ama bu potansiyeli görüp işleme niyetinde olması gereken Süper Lig kulüpleri var mı bilemiyorum.
10 Bin TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!