02.09.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Türkiye Futbol Federasyonu, Ekim ayından başlayarak maçları seyircili oynatma kararı aldı... Stat kapasitesinin yüzde 30’u kadar seyirci maçlara alınacak...Mümkün olur mu, uygulanır mı, çok kolay değil... Ama ah bu paranın gözü kör olsun... Bir yanda parasızlıktan yoğun bakıma düşen kulüpler, diğer yandan Allah korusun ama, pandemi yüzünden yoğun bakıma kadar uzayabilecek riskler...Hani derler ya “Kırk katır mı, kırk satır mı” diye, bu da o hesap… Ölümlerden ölüm beğen… Kulüpler haklı olarak “seyirci olsun“ istiyor… Bir; para yok, ikincisi seyircisiz maçların tadı yok… Şampiyonlar Ligi’nde gördük, birbirinden güzel maçlar oynandı ama heyecan sıfır…
Localara seyirci alınmasını bir ölçüde anlarım ama, tribünlere seyirci alınmasını aklım pek almıyor… TFF, sosyal mesafeyi korumak, seyircileri aralıklı oturtmak adına bu yüzde 30 kararını aldı… Ama nasıl uygularsınız… Bana göre mümkün değil…Zaten kabul edelim ki, mantıklı düşünen çoğu seyirci bu maçlara “Ne olur, ne olmaz“ diye gitmeyecek… Bu yüzde 30 genellikle gözü kara seyircilerden oluşacak ve maçın heyecanı, gerilimi, öfkesi ile mesafe falan kalmayacak…Sakın, araya özel güvenlik koyarız, önleriz diye düşünmeyin, dinlemezler… Polis desen, zaten işi başından aşmış, bir de her statta sosyal mesafeyi mi ayarlayacak…
Bir gol oldu mu insanlar üst üste… Sarmaş - dolaş… Hakeme kızdılar, küfür kafir kıyamet… Güçleri ne kadar yetiyorsa o kadar bağıracaklar… Adeta avaz avaz… Hapşırık değil, öksürük değil, içlerinde ne varsa boşaltacaklar… Öyle damlacık falan değil, yağmur gibi… Bütün bunları düşününce maalesef seyircili maç hayal gibi...Buna rağmen kulüpler para, insanlar can derdinde... Gözü kara fanatikler ise “Ölmeye, ölmeye geldik“ diye sevdalarının peşinde… Nasıl olacak meraktayım... Bu işlere benim aklım ermiyor…
Şu bizim meslekte “Ben söylemiştim, ben yazmıştım“ laflarından nefret ederim… Buna rağmen yazdığınızı, söylediğinizi bazen hatırlatmak gerekiyor… Yaklaşık 3 hafta önce Thiam transferi sonrasında Milliyet‘in bu sayfalarında “Thiam çok iş yapar“ diye yazdım… Yani şimdi Antalya‘ya 3 gol attığı için yazıyor değilim…
Adam golcü… İyi bir golcü… En önemli özelliği ceza alanı içi golcüsü… Belki Vedat Muriç gibi kendi ceza alanı içinden top çıkartmıyor ama yakaladığını atıyor… Bir kaçırıyorsa bir atıyor… Bazen iki yakalıyor, iki gol birden atıyor…Thiam, topa son derece düzgün ve teknik vuruyor… Akıllı vuruyor… Vurmadan önce kaleciye bakıyor, vuracağı köşeyi seçiyor ve rakip basmadan, buna fırsat bırakmadan gol vuruşunu yapıyor…
Thiam özellikle duran toplarda, yüksek toplarda arka direkte çok iyi pozisyon alıyor ve kafa golleri atabiliyor… Bu özelliği ile Fenerbahçe’nin yüksek toplarında da iyi bir gol silahı olacak gibi…Thiam’ın geçen sezon hocalığını yapan Fuat Çapa, kondisyonunun çok iyi olduğunu söylemiş… Bunu röportajında okudum… Elbette Fuat Hoca kadar Thiam‘ın özelliklerini bilecek halimiz yok... Sanki bana o fizik gücü biraz yetersiz gibi geliyor… Thiam bu tekniğine bir de gücünü ve enerjisini eklerse tadından yenmez…
Fenerbahçe’nin yaptığı transferleri “yaşlı oyuncular“ diye eleştiren bir kesim var… Doğru, alınanlar yaşlı oyuncular… Ama şu unutulmasın; Fenerbahçe “yarınların“ değil, bugünün, bu sezonun takımını kuruyor… Yani bir sezonluk takım, şampiyon olacak bir takım… Gökhan, Caner, Novak, Sosa, Thiam, Mert Hakan, Sinan Gümüş bu ligi iyi bilen oyuncular… İnsan yastığını değiştirse yadırgıyor… Bu oyuncular ligi ezbere biliyorlar… Ne yeni takımlarını, ne de ligi yadırgayacaklar…Bu oyuncular deyim yerindeyse “feleğin çemberinden geçmiş“ oyuncular … Sahada sonuç ne olursa olsun, oyun nasıl giderse gitsin asla çökmezler, paniklemezler, hatta dağılmazlar…
Unutulmasın, bu takımın içinde bir dizi genç oyuncu görev yapacak ve yaş ortalamasını düşürecek… Solda Novak ile Caner önlü - arkalı oynayabilir… Novak gol atar, Caner gol atar, asist yapar… Gökhan Gönül sağdan iyi toplar getirir… Korner atışlarında ön direkte pozisyon alışıyla sürpriz gollere imza atabilir… Enner Valencia eski kıvraklığını ve golcülüğünü yakalayabilirse, Fenerbahçe için ekstra güç olur…
Sinan Gümüş kanat oynar, ortada oynar, Galatasaray‘ın şampiyonluk yıllarında sonradan oyuna girip, sonucu belirleyen çok kritik goller attığı unutulmasın... Görünen olumsuzluk, sanki iki stoper konusunda henüz ideal ikilinin oluşmaması… Halen “Zanka“ diyorsak, sanki bir sıkıntı, bir sorun devam ediyor olabilir… Ferdi var, Sinan var ama sağ öne de sanki bir adam gerekli gibi… Sonuç; Fenerbahçe son iki yıldaki feci transfer hatalarından sonra bu sene mermileri boşa atmıyor gibi…
Galatasaray, haşarı çocuğu Diagne’yi kiraya mı verir, satar mı, tutar mı bilemem… Ama Falcao geçen sezon olduğu gibi, yeni sezonda da “devamsızlıktan“ çakacaksa, Galatasaray, Diagne’yi tutmalı…Diagne aykırı bir adam… Taraftarı kızdırabilir, ayağa kaldırıp hoplatabilir, şapkadan tavşan çıkartabilir… Hepsi mümkün… Zaten “arıza“ olarak Balotelli’nin biraz daha hafifi… Ama adam golcü...
Fatih Hoca ilk 11 oynatır mı bilemem… Falcao ile birlikte forma şansı bulur mu, yoksa Kolombiyalının arkasında mı bekler, hepsi mümkün… Benim görüşüm şu: Belki iddialı olacak ama Diagne ortalama 15 gol yapar… Kötü olursa, az şans bulursa 8-10 golde kalır, iyi oynarsa, havayı yakalarsa 20’yi bile aşabilir… Unutulmasın; Diagne bu ligde 30 golle, gol kralı oldu… Önce Kasımpaşa‘da attı, devre arası Galatasaray‘a geldi, 12 maçta 10 gol attı… Galatasaray‘da 12 maçta 10 gol atan Diagne daha fazla şans bulursa, daha fazla golü neden atmasın?
Bu arada; aklıma takıldı yazmalıyım… Okan Buruk geçen sezon Başakşehir ile şampiyon olurken Demba Ba ve Crivelli’yi çift santrafor gibi oynattı ve defansif anlamda takımı bir zaaf da yaşamadı… Aynı şeyi Fatih Hoca Galatasaray’da yapamaz mı? Falcao ile Diagne‘yi aynı anda oynatamaz mı? Özellikleri bunu yapmaya uygun mu bilemem ama, tek santrforla oynamak da Allah’ın emri değil ki… Üstelik Galatasaray takımı bu…
Galatasaray’ın hocası Fatih Terim, yeni transfer Emre Kılınç için “Çok yönlü bir hücum oyuncusu, her iki kanatta ve de forvet arkasında görev yapar“ demiş… Zaten Emre Kılınç, Sivasspor’da sağ kenarda oynadı, sol kenarda oynadı, forvet arkası oynadı… Sol ayaklı olmasına rağmen sağ kenarda çok görev yaptı… Kaldı ki, Fatih hoca, çizgi oyuncularını ters kanatta oynatmaya bayılır…Emre topa çok iyi vurur, düzgün ve sert vurur… Galatasaray‘da frikik atışlarının Emre Kılınç‘a teslim edilecek olması, son derece doğru bir karar...
Galatasaray Başkan Vekili Yusuf Günay’ın, Marcao için transfer teklifi almadıklarını söylemesine rağmen ortada bir yığın transfer haberi dolaşıyor… Marcao‘ya 4 milyon euroluk teklif geldiği günlerdir gazetelerde, internet sitelerinde…Marcao, Yusuf Günay‘ın da söylediği gibi tam bir scout ekibi başarısı… Portekiz’in küme düşmeye aday takımı Chaves‘ten bulunup alındı… Kolay iş değil bu… Galatasaray’da 1-2 maç dışında son derece iyi bir performans ortaya koydu...Galatasaray, Marcao‘yu satıp, boşluğunu Donk, Emin, Ahmet Çalık gibi oyuncularla doldurup, tasarrufa gitmeyi düşünürse buna saygı duyarım… Ama Marcao‘yu satıp yerine bir yeni stoper alacaksa, 4 milyon euroya asla yeni bir Marcao bulamaz...Almak kadar, elindekinin değerini bilmek de önemli...
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi “Ağlama duvarına döndü“ diye bazı çevreler tarafından eleştiriliyor… Hatta, “Kulübün para durumunu bilmiyor muydun, o zaman göreve niye geldin“ diyenler bile var…Bana göre Ahmet Nur Çebi’nin açıklamaları ağlamadan çok, ciddi anlamda bir durum tespiti… Üstelik kulüplerin artık tek adamla kurtulma şansı yok… Böyle olsa Ali Koç’un neredeyse servet bağışladığı Fenerbahçe düzlüğe çıkardı…Üstelik Ahmet Başkan da kişisel hesabından önemli bir para verdi ve bu para Beşiktaş‘ın dişinin kovuğuna bile gitmedi… Borç batağı o kadar büyük ki, ne verirseniz verin bu batakta küçük bir halka bile oluşturmuyor…
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var“ diyoruz ama para için hep bir ele bakıyoruz… İşte “Bırakmam Seni“ kampanyası... Bağış sözü verilen 80 milyonun ancak 47 milyonu tahsil edilebilmiş… Sen televizyonda hava atacaksın, ödemeye gelince nazlanıp niyazlanacaksın… Umarım bu 80 milyonun tamamı tahsil edilmiştir… Ayrıca Ahmet Başkan “ağlıyor“ diyelim, ağlamayan kulüp başkanı mı var…
Başkan Ahmet Nur Çebi “Futbolculara ya indirim yapın, ya gidin diyoruz, ne indirim yapıyorlar ne de gidiyorlar“ dedi… Bu paraları kim verir, böyle çiftlik nerede bulunur… Niye gitsinler başkan… Sadece Beşiktaş değil ki, hangi kulübün pahalı oyuncusu kontratı bozup gidiyor? Hangi oyuncu Türkiye‘deki parayı bir başka ülkede buluyor…Son pişmanlık neye yarar? Paraları Leyla’ya bastık bir kere…
Pandemi korkusundan pek dışarılarda dolaştığımız yok ama kimi görsem, hatta telefonda herkes “Fenerbahçe‘nin transfer limiti yok… Bunca oyuncuyu nasıl alıyor, sorunu nasıl çözecek“ diye soruyor… “Kelin merhemi olsa, önce kendi başına sürermiş...“ Ben de bilmiyorum, ben de meraktayım …
Trabzonspor’un gol kralı yıldızı Sörloth, haklı olarak Avrupa kulüplerinin radarına girdi… Karşılığını bulursa elbette her futbolcu satılır… Üstelik dünya futbolunda ekonomi bu kadar önemli duruma gelmişken…Ama Sörloth başka… Hangi para olursa olsun, Trabzonspor’un Sörloth‘u gözden çıkaracağını sanmıyorum… Sörloth‘un kişiliği için çok iyi konuşuluyor… Umarım kulüpler ve menajerler, Kuzey Yıldızı’nın aklını çelmez ve Sörloth, Trabzonspor adına gollerini atmaya devam eder...
A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, futbolda Avrupa’dan 8-10 sene geride olduğumuzu söyledi… Sistem, sahadaki futbol tamam, 8-10 seneyi kabul ederim… Ama futbol anlayışı, futbol kültürü derseniz, aramızda uçurum var…Şenol hocadan son derece dikkati çeken bir açıklama daha: “Futbol takımı çalıştırarak yeniden bu kavganın içine girmek istemiyorum”… Düşünün, Şenol Güneş gibi antrenörlük hayatı kavgayla, mücadele ile geçmiş bir hoca bile artık bu anlamsız ve kaba kavgalardan bıkmış, hatta gözü korkmuş durumda… Ortam bu kadar kötü…
Beşiktaş’ın santrfor arayışlarında eski golcüsü Vincent Aboubakar’a yöneldiğini okuyoruz… Aboubakar, Beşiktaş‘tan iz bırakarak, iyi hatıralarla ayrıldı… Giden Aboubakar ile gelen Aboubakar aynı olur mu, kuşkularım var…Şöyle bir araştırdım, Aboubakar’ın geçen sezon Porto’da 5 maçı var… 0 gol, 0 asist… Ama bu işler belli olmaz… Bir bakarsınız, dönüşü muhteşem olur…
Büyük kulüplerin yaptığı açıklamalara bakıyorum, hakaret var, üslup asla bir büyük kulübe yakışır seviyede değil… Her kelimede, her cümlede bir hakaret var… Bir de son dönemlerde Kasımpaşa’nın yaptığı açıklamalara bakıyorum, seviye var, kalite var, terbiye var… Derdini anlatmak, kendini savunmak, rakibine yüklenmek için mutlaka hakaret etmek gerekmiyor… Üstelik bu iş terbiye sınırları içinde yapılırsa daha inandırıcı, daha sempatik oluyor… Tıpkı Kasımpaşa’nın yaptığı gibi…
Paok’un İngiliz santrforu Chuba Akpom, Fenerbahçe ve Beşiktaş‘la çok anıldı… Pahalı mı, Paok mu vermedi, sonuçta Akpom, kulübünde kaldı… Beşiktaş maçında gördük ki, Akpom iyi santrafor… Belki gol atmadı ama haraketli, kıvrak ve etkili oyunu ile çok öne çıktı… Fenerbahçe veya Beşiktaş… Hangisine gelse iş yapardı…
Haftalık net canlı iddaa kaybına %10'a varan iade! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!