04.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
İlk bölümde filmi 3 Temmuz’a kadar sarıp seçim sürecine gelmiştik. 2011’den bu yana büyük çöküş yaşayan kulübün özellikle son iki sezonda dibi görmesiyle alakalı detaylara burada daha yakından geçebiliriz.Fenerbahçe’nin yakın tarihine baktığınızda en net göreceğiniz fotoğraflardan biri başarıların tamamında ana etken camianın birarada olmasıydı. Benzer şekilde zorluklardan çıkmak için de bu unsur en önemlisiydi.Seçimden sonra başlayan bölünme, başarısızlık arttıkça daha da derin hale geldi.Fenerbahçe tecrübeli bir isimle, genç ve dinamik bir ismin işbirliğinden fayda sağlayabilirdi. Aynı yönetimde olmalarından bahsetmiyorum.
Seçim öncesi yaşanan ve birazdan detaylarını anlatacağım olay ve devamındaki üsluba iki taraf da dikkat etse kulüp sanki bu zor durumdan daha kolay çıkabilirdi diye düşünüyorum.Küçük küçük kırılmalar olsa da en önemli kırılma dönemin başkanı Aziz Yıldırım ile şu anki başkanvekili Burhan Karaçam arasında yaşandı. Karaçam, Ali Koç ile kulübü ziyaret ederek Aziz Yıldırım’dan bir talepte bulundu.Seçimde aday olacakları için kulüp yönetimine gelirken hazırlıklı olmak istiyordu. Bu nedenle kulübün mali durumunu gösteren evrakları istedi. Bu talebi duyan Yıldırım çıldırdı. Kendisi daha görevdeyken ve kararını açıklamamışken böyle bir talebe sert çıktı. “Nasıl olsa sen gidiyorsun iması hissetmiş” olmalıydı Aziz Yıldırım..
Biraz da ağır bir üslupla Karaçam’ı odadan kovdu. Sesini daha da yükseltti. Ali Koç da Yıldırım’a “Başkan bana sesini yükseltme” diyerek kulüpten ayrıldı.Yaşanan bu kırılmadan sonra 3 Temmuz sürecinde omuz omuza çalışmış iki isim Yıldırım ve Koç arasında köprüler tamamen atıldı.
Seçim süreci yaklaşırken Yıldırım, belki seçimi kazanma ihtimali az olduğu için de olabilir Ali Koç’a haber yolladı.“Birlikte çalışalım” dedi. “Ben Başkan olayım. Sen de futbolla ilgilen. Karışmayacağım. Sadece 3 Temmuz süreci ile ilgileneceğim” ifadelerini kullandı. Sonra bunu kongrede de söyledi. Yargıtay kararı sonrası da seçime gidilecekti. Bu süreçte de Koç kendisini başkanlığa hazırlayacaktı.Ancak Koç’un burada haklı bir endişesi vardı. Yıldırım’ı tanıyordu. Bu durum gerçekleşse bile Aziz Yıldırım’ın kendisine rahat çalışma imkanı vermeyeceğini biliyordu ve bu öneriyi geri çevirdi.
Ali Koç birinin işareti ya da gölgesinde başkan olmak istemiyordu. Taraftar artık Aziz Yıldırım’a karşıydı. Bu durum kongreye de yansıdı. Tarihi bir farkla Ali Koç seçimi kazandı.20 bin 736 oyun 16 bin 92’sini alarak rakibine inanılmaz bir fark attı. Bu oy farkı aslında Fenerbahçe’nin bu durumda olmasının etkenlerden biri olabilir. Çünkü oy verenlerin sayısına bakıldığında kulüpte her şeyin “Sil baştan” yapılması isteniyordu. Bu oranlar 20 yıllık kurulan düzenin değişmesi gerektiğini dayatıyordu yeni başkana.
Ali Koç ve yönetimi her açıdan durum tespiti yapmadan kulübün içini tam olarak bilmeden biraz da seçimdeki yüksek oyun heyecanıyla köklü değişikliklere girince hüsran kaçınılmaz oldu.Yanlış kararlarla birçok cephe açıp kendini yıprattı ve yordu.
Koç’un kafasında bir plan vardı. Doğal olarak bu planı uygulamak hakkıydı. Ancak zamanlama doğru muydu? En önemli hatalardan biri de eski düzende her şey yanlışmış gibi davranılması oldu.Kulüp hafızası başta futbol takımıyla alakalı silindi. Üzerine kulübü tanımayan yabancılara teslim edilince takım az daha küme düşüyordu. İlk dönem için sonsuz kredisi olan Koç, ne yaparsa yapsın tepki almayacaktı. Daha rasyonel kararlar verilse şu anda 38 bin ortalama ile en çok seyirci ortalamasına sahip olan Fenerbahçe için bambaşka bir senaryo olabilirdi.
Aykut Kocaman belki dünyanın en iyi teknik direktörü değil. Ancak Başkan Koç en azından bir sezon daha devam edip bulunduğu durumu gerçek anlamda analiz ettikten sonra karar verse daha sağlıklı olabilirdi
Seçim öncesi Koç’un CNN Türk’te katıldığı programda bir açıklaması oldu. Aslında Aykut Kocaman ile ilgili o cümlesi, üzerindeki değişim baskısını net şekilde gösteriyordu.“Bir kere Aykut hoca bir hocadan fazlası. Ne demek istiyorum. 3 Temmuz’u biz beraber yaşadık. İnsanlığı, adamlığı, duruşu.. Benim kalbimde yeri farklı. Aykut hoca ile Türkiye Kupası’nı yıllar sonra aldık. UEFA’da yarı finale çıktık. Şampiyon olduk. Aykut hoca bu camianın değeridir. Benim kalbimdeki yeri de farklıdır.
Devam edip etmeyeceği ile ilgili şu anda bir şey söylemiyorum. Çünkü istikrara inanan bir insanım. Devam ederse de katkıları olacağına inanıyorum. Ne kadar zor şartlar altında hocalık yaptığını biliyorum. Ama öyle bir beklenti var ki taraftardan, Fenerbahçe camiasından. Bu beklentiyi de gözardı etmemek lazım. Devam etsek de etmesek de benim kalbimdeki yeri çok farklıdır...”
Yanılabilirim ama bu açıklamayı ben şu şekilde yorumladım;“Devam etmek isterim ama üzerimdeki baskı ve değişim beklentisi nedeniyle bunu yapamam...”Aykut Kocaman belki dünyanın en iyi teknik direktörü değil. Fenerbahçe için de en iyi teknik direktör olmayabilir. Ancak bir gerçek var. 2008’de Zico’nun ayrılığı, 2013-14’te önce Kocaman sonra Yanal’ın istifası gibi olaylar kulübün belki kaderini değiştirdi.
Futbol takımında sistem artık oturmaya başlamışken yapılan değişiklerin bedeli ağır olmuştu. Bu da onlardan biri olmaya adaydı. En azından Başkan Koç bir sezon devam edip bulunduğu durumu gerçek anlamda analiz ettikten sonra karar verse daha sağlıklı olabilirdi.
-Damien Comolli’nin gerçek bir sportif direktör olduğunu sanmıştık ama işin iç yüzü çok başkaydı.
CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!