Son zamanlarda yabancı maçları gerek televizyondan izleyen ve gerekse maçlara giden çeşitli taraftarların anlamsız bulamayacağımız birçok söylemleri var.
“Yahu adamlara bak nasıl koşuyorlar. Nasıl paslaşıyorlar. Soldan sağa, sağdan sola nasıl taktik uyguluyorlar, hem de doksan dakika yorulmadan.” Arkasından da ilave ediyorlar, “Bir de bizimkilere bak” diye. Çarşaf çarşaf maç tenkitleri yapan yazarlarımız alınmasınlar. Ne yazılarında ne de tenkitlerinde seyircinin ve taraftarın yaptığı bu mukayeseleri gündeme getiriyorlar.
Komplekse girmeyelim diye mi acaba. Varsa yoksa kendi futbolumuz içinde karşılıklı çekişiyorlar, atışıyorlar, çatışıyorlar. Bir kördüğüm ki sormayın gitsin. Kim ne derse desin son yıllarda bir şeyler oldu. Nazar değdi güzel futbolumuza. İşte son maçlar-yabancı karşılaşmalar adeta bize olmuyor-olmuyor şarkılarını söylettiriyorlar. İşin psikolojisine mi inmeli, şike olayları mı demeli, çok yabancı var mı demeli, demeli oğlu demeli. Karışık mı karışık bir problem.
Avrupa Şampiyonası’nda yokuz. Dünya Şampiyonası ne olacak gibi soruları sormayalım mı? Yoksa artık kapılarımızı dış dünyaya kapatıp kendi içimizde gelin güvey mi olalım? Yoksa bağırıp çağırıp, “Beyler hatırlasanıza geçmiş yıllar da, biz böylemiydik mi?” diyelim. Veya geçmişe bak ne kadar şendik şarkısını repertuara mı koyalım? Hele hele maç yorumculuğuna soyunan politikacılarımız gelecek için ne düşünüyorlar acaba?