O şunu dedi, şu bunu söyledi gibi satırlar yazmak ve bunlar üzerinden tenkitler yapmak sıkıcı yazar gündeliğidir. Böyle bir atmosferden kurtuluş yoktur. Tıpkı şike skandalının ne zaman biteceğinin bilinmemesi gibi. Yaz babam yaz...
Mesela miadı dolmuş bir futbolcunun körfez ülkelerinden birine transferini yazmak ve tartışmak bugün spor yazarlarının bile en sevdiği konu. Yaz babam yaz...
Hele hele maçlara ara verilmişse, ortalık sakinse. Çocukluğumuzda sokaklardan ‘eskici, eskici’ diye bağırıp geçen sırtında çuvalı olan bezirganlar vardı. Ama şimdi modern endüstri sayesinde eski mallara ilgi yok. Tüketim toplumu yüzünden. Ama gelin görün ki futbol endüstrisinde eskimek hiç yok. Şöhretin zirvesine çıkıp, aşağı inerken artık benden iş geçti deyip sahayı terkeden futbolculara rastlanmıyor. Tabii bu işten para kazanan aracılar eskimiş malı reklam ve basım sayesinde müzayedeye çıkarıp kotarıyorlar.
Bu işportacılara inanan yöneticiler de yerli malı, herkes onu kullanmalı prensibini unutup yabancı eski malı yaldızlayıp sahaya sürüyorlar. Ve bir devre sonra ah nasıl yaptık bu işi diye saçlarını başlarını yoluyorlar. Geçmişe bir bakın. Bu yoldan geçen nice sonsuz şöhret var. Futbolda eskimek yok dedik, çünkü ne hikmetse miyadı dolan bu şöhretler bir müddet sonra televizyon artisti olup tekrar sahneye çıkıyorlar. Boşuna maziye bak, ne kadar şendik dememişler.