İlk 45 dakikadaki sonuç gerçekte sahada oynanan futbolu yansıtmaktan uzaktı. Fenerbahçe sadece şansının ve Niang’ın oportunist golü ile öne geçmeyi bildi. Sarı-lacivertli takım bir kez daha futbol ruhundan uzak, cılız ataklarla sahneye çıkıp, galip gelmeye çalıştı. Alex’in, Niang ile bağlantısı olmasa Senagalli golcünün tek başına kahramanlar gibi rakip defans ile mücadelesine tanık olacağız. Koskoca Fener’de, Niang’ı okuyacak başka oyuncu yok mu diye kendi kendime söylenmeye başladım. Bu bir değil, iki değil, tüm maçlarda Niang tek başına kalıyor. Kocaman, 4 maçtır bu oyuncunun forvette yalnız kaldığını görmemişse, işi bu ligde çok zor.
Beşiktaş ilk yarıda tüm taraftarların görmek istediği bir futbol ortaya koydu. Korner sonrası gol olmasaydı, maçın hakimi siyah-beyazlı futbolculardı. Schuster’e de değinmek lazım. Beşiktaş’ı, ne zamanki rotasyonsuz ideal kadrosu ile sahaya çıksa, değil Süper Lig’de, Avrupa’da bile çok az kulüp durdurabilir. Beşiktaş’ın kadrosundan kimi oyuna alsan, sırıtmadan görevini yapacak kapasitede. Yeter ki, Alman hoca Gutili, Nihatlı, Aureliolu kadroyu sahaya sürecek basirette olsun.
İkinci yarıda da aynen ilk yarıda olduğu gibi sahanın hakimi Beşiktaş’tı. Cesur ve kişilikli futbolunun karşılığını da penaltıdan bile olsa puan olarak almasını bildi. Bu beraberlik Fenerbahçe için iyi, Beşiktaş için ise kötü sonuçtur. Schuster ilk debide, oynanan futbol acısından sınıfı geçmiştir. Hafta içi CSKA karşısında eleştirdiğim Beşiktaş’ın kafasının derbide olduğu da böylece ortaya çıkmış oldu.
Fenerbahçe’ye gelince; Kocaman’ın yapacağı çok iş var. Sarı-lacivertli futbolcular takım oyunundan uzak telaşlı ve stresli futbolu acilen terk etmeli... Bu beraberliği hanelerine galibiyet gibi yazıp şanslarına dua etsinler....