Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu Fenerbahçe’nin sezonu şampiyonun ardından ikinci olarak bitirmesi futbol adına son derece makul ve mantıklı bir olaydır.
Neden mi?..
Şu kritik maçın öyküsüne, Fenerbahçe’ye ve hocasına bakın anlayın:
Başlangıç on numara!.. Fenerbahçe maça rakip sahayı zimmetine geçirip kendi malı gibi kullanarak girişti. Savunma dörtlüsü dahil herkes oradaydı. Çok iyi ayağa top ve cetvel gibi pas yapıyordu takım. Onuncu dakikada, ilk yarıda tutuk oynayan Arda’nın çapraz ortasına Valencia ile birlikte koşan Giresun savunmasının eline top çarptı ama hakem, usta bir pandomimci gibi VAR’ın kulağına “bir şey yok” dediğini anlattı. Muhtemelen “dedikodu olmasın diye” 17. dakikadaki korner pozisyonunda Asias’ın kapalı koluna çarpan top için VAR acilen devreye girdi, hakem pozisyonu izledi, penaltı noktasını gösterdi. Prosedur tamamdı. Batshuayi Fenerbahçe’yi öne geçiren golü attığında dakika 20 olmuştu.
İşte bu dakikadan itibaren Giresunspor savunmayı bırakıp atak ve sert/temaslı oynamaya, karşılığında Fenerbahçe önde basmaya çalıştı ve orta alanı boşalttı. Zaten Mert Hakan ve İsmail başka işler peşindeydi.Bu da Giresunspor’un hücumlarını sıklaştırmaktan, tehlikeli kılmaktan başka işe yaramadı. Valencia bile orta saha gibi oynamak zorunda kaldı. Bir yanı çizgi olan Arda hiç bitirici orta yapamadı, şık pas veremedi. Rossi’nin soldan girişleri bitti. Mert Hakan stoper gibi oldu. Jorge Jesus’tan bir uyarı bile yoktu. Açıkçası Jesus Hoca’nın tarzı biraz Bungee Jumping’i andırıyor!.. Heyecanlı ve tehlikeli. Ayağına lastiği bağla köprüden atla… Düş, düş, düş… Kafayı çarpmadan önce (üçer-dörder futbolcu değiştirip) yeniden yükselmeye başla. Poker oynanmaz Jesus hocayla. Hatta kullandığı arabaya bile binilmez! Zaten verimden/kurgudan/ihtiyaçtan bağımsız, sebebi meçhul şekilde yapa geldiği “derin rotasyon” ile Fenerbahçe’nin merkezine Mert Hakan ve İsmail’i koymasından, sol kanadı Kupa maçında hiç de göz doldurmayan Rossi’ye teslim etmesinden, Arda’nın yarısını saha çizgisine feda etmesinden belliydi takımın maçı bitiremeyeceği, yarı yarıya değişeceği.
Fenerbahçe penaltıdan sonra hiç pozisyona giremezken Giresunspor’un gol silahı Serginho’yu İsmail engellese de gerek Sainz gerek Görkem gole çok yaklaştı. Çünkü çok kolay iniyorlardı Fenerbahçe kalesine. Hatta ilk yarının uzatması biterken Alper’in şutunu İrfan Can zorlukla önledi.
Maçın ikinci yarısı kaldığı yerden başladı ve Fenerbahçe önde olmasına karşın Giresunspor karşısında zorlandı, aksadı… 60. dakikada klasik hamlesi geldi Jesus’un. İsmail, Mert Hakan, Valencia dışarı… Zajc, Crespo, Osayi sahaya. Teorik olarak tek forvetli daha sağlam orta sahalı bir Fenerbahçe oldu sahadaki. Ve hemen rakip takımı ablukaya aldığı maç başındaki oyununa döndü. Ancak bu kez Giresunspor 1-0 mağluptu ve açıkçası can derdindeydi. Artık bir puana oynamıyordu. Onun için bir ile beş arasında gol yemenin farkı yoktu. Bastırıyordu ve 68’de İrfan Can’ın günahsız olduğu bir gol yedi şaşkın Fenerbahçe.
Bungee Jumpingci Jesus, ikinci inişin ardından hemen değişiklik hakkını sonuna kadar kullanıp Pedro ve King’i de oyuna aldı, bildiği gibi yine santrforu çiftledi. Bathsuayi ile Peres’i çıkardı. Artık ağır baskı yapan Fenerbahçe de kontrataklarla rakibi zorlayan Giresunspor da her an gol atabilir maçı alabilirdi.
İkisi de olmadı, perde Arda’nın kaleci tarafından çelinen müthiş serbest vuruşu ile kapandı ve Giresunspor sevinse de ikisine de yaramadı skor. Giresunspor tehlikeli bölgede kaldı, Fenerbahçe Florya’ya stres değil moral yolladı.
Bu Fenerbahçe’nin, ligi ikinci bitirmesi hiç de üzücü bir sonuç değildir. Tersine, sevinmelidir Fenerbahçeliler.