Kadıköy’deki mücadele sadece üç puanlık bir maç değildi Fenerbahçe için; İsmail Kartal’ın taşlarını döşediği, üzerinde başta İrfan Can tüm futbolcuların memnuniyetle koştuğu “yeniden takım olma yolunda” bir başlangıçtı.
İlk maçında takımın yetenek/performans orantısına bakıp dehşete kapılan İsmail Kartal, çok iyi bir tercih yaptı ve çıkar yol göremeyince yoldan çekileceğine yeni bir yol açmaya çalıştı.
Lakin niyet ve sonuç ne kadar olumluysa, o kadar olumsuz başladı doksan dakika!..
Üç haftadır gol atamayan, 14 haftadır kazanamayan, Mustafa Denizli gibi bir efsanesini bile “harcamak” durumunda kalan Altay karşısında başlangıcı berbattı Fenerbahçe’nin…
Sanki takıma yeni gelen İsmail Kartal değil, futbolculardı. İsmail Hoca’nın basın toplantısında “olumlu” olarak altını çizdiği kompakt futbol vardı ama gerisi yoktu.
Tam 26 dakika rakip ceza sahasında topla buluşamadı Fenerbahçe rakip kaleye şut atamadı.
Çünkü tempo yoktu. Oyuna giremiyordu. Aşırı kontrollü oynuyordu. Üstüne ilk çeyrek biterken bir de gol yedi.
Evet… Orta sahada topu kapan Thaciano’nun ara pası şahane, Ryan’ın değerlendirmesi güzeldi ama gol göstere göstere geldi. Altay orta sahasının tek yaptığı, kaptığı topları savunma arkasına göndermekti.
Sol beki Szalai’yi kenar oyuncusu gibi oynatan, sağ beki Osayi’den önündeki Ferdi’ye destek isteyen ve takım halinde önde olmayı hedefleyen Fenerbahçe’nin Kim Min Jae’nin maç/dakika/skor ayırt etmeden verdiği yüksek performansına rağmen ara ve arka toplara zayıflığı normaldi.
Eski hocanın bitirip gittiği Pelkas bir türlü eski formunu bulamıyorken, Serdar Dursun her hamlede birkaç salise eksik kalarak adeta Aziz Yıldırım’ı haklı çıkarmaya uğraşırken, Fenerbahçe’yi kendine getiren ve takımı İsmail Kartal’ın gösterdiği yola çeken İrfan Can’ın bireysel becerisi ile attığı gol oldu.
Fenerbahçe ilk yarıyı sahaya ağırlığını koyarak tamamlayıp ikinci devre için sahaya çıktığında İsmail Kartal, Pelkas ve Szalai’yi dışarı aldı. Yerini Valencia’ya bırakan Pelkas tamam da Szalai takımı yeniden kurgulamak içindi. Nazım girdi, Ferdi sola geldi çünkü.
Böylece Fenerbahçe ilk yarıda sıkıntı yaşadığı Sosa ve Crespo’nun da içinde olacağı nispeten tempolu set oyunu oynayabildi, Valencia ile rakip kale önünde daha hareketlendi. Üst üste kazanılan serbest vuruşlardan birinde İrfan Can, Serdar Dursun’un kafasını nişanladı ve öne geçti Fenerbahçe.
İrfan Can’ın Serdar Dursun’u kollaması bununla bitmedi, 76’da kaptığı topla kaleciyi de geçip açısı azalsa da atabilecekken golü Serdar’a attırmak istedi. İlk yarıda golü attıktan sonra Mesut Özil’e gitmesi de var İrfan Can’ın… Sahadaki lider olmak istediği belli.
İsmail Kartal 77. dakikada İrfan Can ve Sosa’yı kenara aldı, Mesut ile Zajc hamlesi yaptı. Mesut genç takımdan gelmiş bir futbolcu gibi görevini yapmaya çalıştı. Hoca da kimseyi kaybetmek istemiyor, herkesi istim üstünde tutmayı düşünüyor besbelli.
Öyle ya da böyle bir yola girdi Fenerbahçe… Sonu nereye varır bilinmez ama bir yola sahip olmak da küçümsenemez.