Dört nala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan güzel ve çok özel ülkemizde yıkılan on bir şehir, kaybedilen on binlerce can, kışı atlatmaya çalışan milyonlarca insan yetmedi; bir de depremin “tsunamileri” çıktı şimdi!
İlk iş olarak da Fenerbahçe’ye denk geldi, bacağından aşağı çekmeye uğraştı tabi.
Seri de olsa, feci de olsa merkez üsleri denize yüz -iki yüz kilometre mesafedeki deprem zinciri, denizi olmayan Kayseri’den bin kilometre uzaktaki İstanbul’a kadar tsunamiye sebep olabilir mi?..
Hem de nasıl!
Mesela Fenerbahçe seyircisine Kayseri Stadı tribünlerinin yasaklanması, depremin ardından ortaya çıkan tsunaminin “yasaklanan vatandaş” ile “yasaklayan İl Güvenlik Kurulu’nda” yarattığı öfke/endişe ve stres dalgalarıydı… Jesus’un dediği gibi “karmaşık bir mesele”. Yoksa, bin tane Fenerbahçeli Kayseri’nin altını üstüne getirecek değildi her halde.
Olsun… Taraftarına ekrandan selam çaktı Fenerbahçe.
***
Jesus Arda’yı ilk on bire koyunca Fenerbahçeliler keyiflenmiş olmalı. Lakin ilk yarıda Arda’nın rakip kaleciyle karşı karşıya kaldığında onu da çalımlamaya uğraşması, olmayınca penaltı almaya çalışması, kendini sakar şekilde yere atması, yüreklerini hoplatmış olmalı.
Sen de mi Arda!..
Fenerbahçeliler, henüz 18 yaşına basmış Arda’nın önce gösteriş sonra uyanıklık içeren bu hareketlerinin sebebi ona “gösterilen aşırı sevgi ve ilginin semptomlarından olmasın sakın” diye düşünmüşlerdir belki.
Ülkenin her stadında sevgi gören Arda’nın 60’da çıkarken tribünden duyduğu uğultulu protestonun sebebi de ona yakıştırılan masumiyetin sınırlarını biraz zorlamasıydı. Dikkat etmek lazım Arda’ya.
***
Keyifli, hızlı, ikili mücadeleleri göz dolduran maça üstün başlayan Fenerbahçeydi. Altıncı dakikada gol makinesi Valencia’nın 100. maçında attığı golle öne geçtikten sonra Kayserispor yavaş yavaş maça ortak oldu. Fenerbahçe’nin üstün oyunu ancak bölüm bölüm sürebildi ilk yarı boyunca.
Çünkü, hızlı rakip hücumunda Arao stoperlerin arasına girmiş yakalandığında orta sahadaki büyük alan sadece Crespo’nun korumasına kalıyor, savunmaya orta sahadan yardım söz konusu bile olmuyordu. Cardozo kendisine atılan her uzun topla Fenerbahçe kalesinde büyük tehlikeler yarattı. Altay kimini kornere çeldi, kimini tuttu, gole izin vermedi.
Organize oynadığı bölümlerde kanat ortaları yerine müsait oyuncu yoksa oyunun yönünü değiştirmeyi tercih eden, ancak rakip kale önündeki kalabalığı aşamayan bir Fenerbahçe vardı. Olsun… İşin doğrusunu yapmak önemli.
***
Jorge Jesus Fenerbahçe orta sahasının savunmaya destek olmadığını gördü ve ikinci yarı başlarken Crespo yerine Zajc’ı aldı. Daha sonra Arda’yı çıkarıp İrfan Can’ı soktu ve Portekizli Hoca’nın yaptığı dokunuşlar her zamanki gibi sonuca yansıdı.
67’de Ferdi’nin otuz metreden, gerilmeden, kalçadan bir füzesi var ki, herkes gibi Kayserispor kalecisi Bilal’e de izlemek kaldı. Alman malı makine gibi kusursuz çalışıp gol de atan Ferdi’yi Türkiye’de tutmak çok zor olacak besbelli.
Her an gol atabilecek enerjiye, arzuya ve plana sahip Kayserispor karşısında ikinci gol rahatlattı Fenerbahçe’yi. Kreatif işlere dönmek için Emre Mor’un alınması, King’in çıkıp tek santrafora dönülmesi bu yüzdendi. Kayserispor’un son saniyede korner golü, maç boyu gösterdiği çabanın ödülü gibiydi.
Lig liderinin oynamadan hanesine üç puan yazacağı ve Sevilla deplasmanının eşikte beklediği hafta, tribünler üzerinden sinir uçlarıyla oynanmış Fenerbahçe’nin Kayserispor deplasmanından iki golle aldığı üç puan “aranan kan bulunmuştur” anonsunu hak etti doğrusu.