Geçen hafta Pire’de Karaiskakis stadının müthiş atmosferinde tur için avantaj sayılacak bir skor elde etmişti Osmanlıspor.
Hani maç öncesi sorsanız, tek farklı yenilgi bile umutları rövanşa taşıyacak bir sonuç denebilirdi. 25 bin Olympiakos taraftarı her saniye oyunun içinde kalmıştı. Hakeme de temsilcimize de öylesine bir baskı uyguladılar ki, kaleci Karcemarskas’ın da büyük katkısıyla gelen golsüz beraberlik, mucize gibiydi.
Kolay değildi, lakin Avrupa liginde sürpriz sonuçlara imza atmasına alıştığımız Osmanlıspor’dan son 16’ya adını yazdıracak bir sonuç bekliyorduk dün akşam. Olmadı. Deneyim ve kadro yapısı, temsilcimizi ilk kez mücadele ettiği kulvarda vedaya zorladı.
Aslında başkent ekibi dengeli başlamıştı maça. Ceza alanı çevresinde dikkatli, top ikinci bölgede iken baskı yaparak rakibin oyun kurmasına engeleme çabasında idi. Ndiaye ve Musa’nın önderliğinde takım savunmasını başarılı bir şekilde yaptı. Tabii bu arada bir Osmanlıspor klasiği haline gelen hızlı hücumları da etkili oldu. Webo çok ciddi iki pozisyona girdi, gol vuruşu gelmedi. Oysa bu tip maçlarda daha dikkatli olmak zorundasınız. Atamazsanız, faturayı ödetirler çoğu kez. Buna rağmen ilk yarıda işler Osmanlıspor’un istediği gibi gitti diyebiliriz.
Keşke öyle devam etseydi. Şok, ikinci yarının hemen başında yaşandı. Savunmada bir anlık hata ve yanlış adam paylaşımı, Ansarifard’ı golle buluşturdu. Toparlanmak, aynı ritmi yakalamak ve geri dönüş gerçekten zordu. Hele rakip Olympiakos ise. Ve bitirici darbenin gelmesi gecikmedi. Oyun disiplininden kopan ve konsantrasyonunu tamamen yitiren Osmanlıspor, gol için dağınık biçimde rakip kaleye giderken bir kez daha avlandı. Fazlası da olabilirdi.
Evet, maç öncesi beklentiler, hayaller farklıydı. Üzülmedik mi? Tabii üzüldük. Fazlasını yapabilirdi diye bekledik. Ancak her şeye karşın, Türk futbolunun Osmanlıspor’a teşekkür borcu var. Üç eleme turunu geçtikten sonra deve dişi gibi rakipler arasından gruptan çıkamaz diyenleri yanıltarak elde ettiği başarılarla ülke futboluna kazandırdığı puanlar, temsilcimizi alkışlamamızı gerektiriyor. Bize yaşattığı heyecan cabası.
Son söz stadı dolduran taraftara. Rakip kim olursa olsun, centilmence destek, saygı ve sonucu kabullenmek, futbolun olmazsa olmazlarından. Kazanırken de kaybederken de bunu öğrenmek zorundayız.