Bazı Galatasaray Liseli’nin GS’a yaptığını çoğu Fenerbahçe Liseli yapmaz
Önce...
Şu Almanya’da GS koçunun ‘şunun formasını buna verme’ ve hiç bir sporcunun gıkının çıkmaması durumu bir kere çok dandikimtrak, uyduruk, kıytırık, paspal bir durum.
Bu biline!
Bu bir!
Rakip koç bizim Murat’mış, bir şey farketmemişmiş, oğlu, bizim de oğlumuz gibi olan, çok sevdiğimiz, bu yaşta her lisanı konuşan süper çocuk Ahmet farketmiş.
Miş!
Peki!
Bu iki!
Aynı turnuvada bir koçumuz daha varmış, Tolga.
Bu da her şekilde bizim açımızdan çok rahatsız edici ve hiç günahımız yokken bizi moktan bir duruma sokucu bir durum.
Büyük fotoğraf bu!
Bu da üç!
Tek kelime ile ‘rezalet’ bu olanlar!
İki kelime ile de...
Rezalet, rezalet!
Bu da dört!
***
Sonra...
Sonrası daha rezaletos!
Almanya’dakinden bile daha dandik, paspal bir durum oluştu.
Kongre öncesi Polat’a gol atmak için çoktandır Elano’yu melanoyu, elin oğlunu, moğlunu, elin oğullarını kovalayan bir grup liseli muhalif zevata, kendi oğullarının marifeti ilaç gibi geldi, üstüne atladılar şipşak ve oya çevirmenin hesaplarına başladılar şipşak.
Yakıştı mı?
No!
Ve daha rezalet bir durum değil mi bu?
Vıy!
GS büyüdükçe, bu bir grup liseli zevatın elinden ufak ufak gidecek, Mart’ta Polat kazanırsa tamamen gidecek.
Bunu biliyor bu zevat.
GS yırtabilir Mart’tan sonra, stat filan da bitiyor, Polat’ın döneminde yırtmasa bari, stadı o açmamalı ve Polat bir şekilde bitirilmeli Mart’a kadar.
Hesap bu!
Her yolu deneyecek bu beyler.
Bunu da biz biliyoruz.
İlk rezalet bir yerde yapanları bağlar, öyle de oldu, onları bağladı bedelini ödediler.
Gittiler.
İkincisi Galatasarayı, camiayı bağlıyor ve bedelini de bu beyler değil Galatasaray ödeyecek.
Umurlarında mı?
No!
Liseden çıkıp büyüyen, büyüdükçe ellerinden kaçan GS’ı, küçülterek tekrar liseye sokma operasyonu mu bu?
Vıy!
Küçük olsun benim olsun mu?
Vıy vıy!
‘Ne pahasına olursa olsun Polat gitmeli’ mi filmin adı?
Vıy!
Bu azınlık zevat, daha önce olduğu gibi bu kıytırık dandik işler içinde yer almayan ve çoğunlukta olan diğer saygın, değerli GS Lise’lileri yine bana karşı doldurduğunda, bu değerli, saygın GS’lılar yine dolduruşa gelmesin lütfen, lafım onlara değil, saygın değerli liselerine hiç değil.
Bu kerameti kendinden menkul zevata sadece...
Mehmet Barlas demişti, sık sık kullandım, 5 lira da telif ödemedim.
“GS üniversite olmuş hâlâ lise yönetmeye çalışıyor.”
Süper laf!
Bir de şu;
Birinci rezaleti GS’lılığın fazla dozunun bir an için akıllarını tuttuğu, basiretlerini bağladığı 3-5 kişi yaptı.
İkinci rezaleti aklı başında gözüken, koca adamlar yapıyor.
Bile bile ve planlı bir şekilde hem de...
Taammüden yani!
Rezaletin daniskası da bu!
***
Okan Çevik Nisan 2009’da Avrupa Kupası’nı kazandıktan sonra şöyle demiş:
“12 yaşında içine girdiğim bu camiaya, Avrupa Şampiyonluğu kazandırmaktan gurur duyuyorum.”
12 yaşında girdiği camiadan, 12 sene önce girdiği başka bir camia var.
Bu dünya, yaşadığımız dünya!
Ve evrensel kurallarından biri ve en önemlisi şu doğar doğmaz girdiği camianın;
Sporda sahtekarlık olmaz.
“Bu sahtekarlığı bu piyasada kim yapmaz” deselerdi “Okan yapmaz” derdim, bu çok net.
O yaptı.
Başka kimler yapmaz?
Koray, Ali, Mert yapmaz.
Onlar da yaptı.
Şaşırdım!
Okan’ı arayıp sordum “kafan mı iyiydi koç?”
Ne diyim?
“Basiretim bağlandı, akıl tutulması sadece” dedi.
Acaip pişman tabii.
-Tufan’ın forması Cemal’e nasıl uydu, çok konuşuluyor sağda solda(bu gülelim diye)?
Gülmedi ve cevap;
-Keşke uymasaydı...
Profesyonel kadroların koçu, yardımcısı, menajeri, genel menajeri vesairesi vardır, GS’lı ekibin talihsizliği hepsinin fazla GS’lı oluşu, işin içinde GS olduğunda herkesin aklının aynı anda tutulabilmesi.
Bu paspallığın sebebi bu.
Koray Mincinozlu genç takım ve okul takımı koçuyken, kaptanı şimdiki genel menajer Ali Türsan’mış.
Yiğit Şardan o takımın bir oyuncusuymuş.
Mert Uyguç efsane baba Nedret’in oğlu, babadan GS’lı, yarım liseli, bitirmemiş.
Okan tam liseli....
‘Kapalı üst’ gibi!
Ve...
Cemal Habertürk’e anlatmış.
Mert Uyguç soyunma odasına gelip Çevik’in kararını iletmiş, Tufan’ın formasını giyeceğini söylemiş ve ilave etmiş;
‘Büyük bir risk alıyoruz, aslında bu forma ile oynamamalısın’
Babası, Baba Nedret’in ruhu söyletmiştir.
‘Yarım Liseli’yi dinlememiş liseliler.
Normal!
Keşke dinleselerdi!
***
GS’ın bir sürü köşesinde, aynı dönem, aynı sınıf, hatta aynı sıra çöreklenmesi durumu vaziyeti var.
Herkes tanıdığı, bildiği ile çalışmak isteyebilir.
No problem!
Bunun görünürde bir zararı da yok.
Hoş bile!
Ama çoğunun arasında abi, kardeş, üst sınıf, alt sınıf, ast-üst vaziyetleri var, profesyonellikte riskli bir durum bu ve Almanya‘daki gibi bazen emir demiri keser.
Bir Fenerbahçeli profesyonel olsaydı aralarında, bu sahtekarlığa cüret edemezdi, yemezdi, sıkardı.
Anladikos!
GSlı’nın GS’a GSlı’ya yaptığını, bir FB’li yapmaz bazen.
Çoğu Galatasaray Liseli’nin yaptığını, çoğu Fenerbahçe Liseli de yapmaz.
Bu da biline!
Ve...
Gazetedeki habere göre GS’lı basketbolcular kupa törenin ardından “ilkleri biz yaparız, tarihi biz yazarız’’ yazılı tişörtler giymişler.
100’de 100 haklılar.
Hakiki bir ilk bu!
GS’ın en değerli İlk’i UEFA, onu alan onlarca takım var dünyada.
Almanya’da başardığını, bu dünyada başaran tek takım onlar.
Ve...
Nalga şunu da demiş;
Hocasının talimatlarına uymak zorundaymış, ters düşse forma şansı bulamazmış.
Arkadaşları “bize de böyle bir şey söylense, biz de yapardık, canını sıkma” demiş.
İyi basketçiler, iyi çocuklar, iyi GS’lılar belki ama hayat teğet geçmiş hepsine.
Böyle denir.
“Oyna” dendiğinde reddetme lüksü yokmuş, bunu da diyen Cemal.
Yanlış.
Redetmeme lüksü yoktu.
Babalarının kulübü mü?
Reddetmeme lüksü yoktu onun.
Koçunun kafası iyi olsa “kendi potana at” dese, atar mı Cemal?
Atar!
Evet bu örnek olmadı!
***
Bu sahtekarlığa tepki vermeden o maçlarda oynayan her sporcunun ilişkisi kesilmeli GS’la.
Guguş değil bu!
Koç istemişmiş.
Miş!
Menajer, yönetici, başkan istese ne yazar.
Yemişim onları!
***
Nokta!