Aksal Yavuz

Aksal Yavuz

aksalyavuz@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, Trabzonspor’un taraftarına en çok ihtiyacı olduğu dönem, gözünün nuru engelli evladını alıp stada koşan anne geldi aklıma…
*
“Hadi yavrum, Trabzonspor’un bize ihtiyacı var” diyen, İyi gün dostu Trabzonsporlular, bordo-mavili takımı kaderine terk etmişken,
Trabzonspor’un yanında yer almayı kendine görev bilen anne…
*
Yerinden-yatağından kalkamayan, yürüyemeyen yavrusu 16 yaşında idi…
Zaten evladı kalkabilseydi, konuşabilseydi ve yürüyebilseydi; anacağından önce varırdı Trabzonsporluların kalbinin attığı yere…
*
O anne, çalışmaktan nasır tutan elleriyle kaptığı gibi 16 yaşındaki Muhammet’ine bordo-mavi formayı çabucak giydirdi…
Çay-odun-fındık ve çayır taşıdığı sırtına koymuştu hayatına anlam katan değerini…
Evdekilerin yardımıyla kalın bir urganla sağlamlaştırmıştı, olup-biteni kavramaya çalışan engelli Muhammet’inin yerini…
*
O yavru ve o anne; parçalanmaz bir kaya, aşılmaz bir dağ görünümündeydi…
Aslında onlar Trabzonspor’un görünen resmi idi…

O anne…
*
Anne hem heyecanlı hem mutlu, bir o kadar gururlu; çünkü canından çok sevdiği gözünün nuru Muhammet’i ile önce Trabzon’u gezdiler, sonra da Trabzonspor’u izleyeceklerdi…
Kükreyen aslan, nazik bir tay edasında aldılar tribündeki yerlerini…
Stadın ışıkları yüzlerine vururken, altından yapılmış bir heykele benziyorlardı.
*
Mutlulukları gözlerinden okunuyordu…
Gözlerde okunan o mutluluk, elektrik ampulü gibi karanlığa meydan okumuştu o gece…
*
Çalışmaktan nasırlaşan ellerin sahibi olan annenin herkese/hepimize her anlamda verdiği ders ne anlatmakla ne de yazmakla biter…
Sen gel de böyle bir anneyi ve dünyalar tatlısı evladı Muhammet’i unut!
Bu vesileyle engelli Muhammet kardeşimiz başta olmak üzere tüm engelli kardeşlerimizin gözlerinden, Trabzonsporlu annenin ve de bütün annelerinin ellerinden öpüyorum…