A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Her maça sıfırdan başlayarak çıkan, her türlü sonuca açık maçlar oynayan, ne önünü ne de ardını gösteren bir milli takımımız var. Teknik direktörlük koltuğunda Fatih Terim oturduğu sürece bu iş böyle gidecek gibi görünüyor. O koltukta başkaları oturduğunda işlerin daha kötü olduğunu iddia edebilirsiniz fakat ben bu tür bir milli takım istemiyorum.

Şans veya değil Hırvatistan deplasmanından puanla dönüp takip eden görece kolay iki maçtan sadece bir puan almanın akıl ve mantığa sığar bir tarafı yok. Keşke Hırvatistan’a kaybetseydik de sonraki iki maçı kazansaydık. Fakat Fatih Terim, sanki takımın başına yeni geçmiş, kadroya da birçok yeni oyuncu çağırmış gibi bu üç maçın üçüne de farklı kadrolar ve farklı dizilişler ile çıktı, bize takım içi uyumun son derece kötü olduğu kadrolar izletirdi; neden? İzlandalı futbolcular paslaşırken neredeyse gözlerini kapatacak kadar uyum içindeyken bizim oyuncularımız birbirlerinin gözlerinin içine baka baka pas hatası yaptılar. Çünkü bu oyuncular bırakın maçı, birlikte üç-dört antrenman dahi yapmamış olabilirler.

Haberin Devamı

İzlanda deplasmanına “tek amaç gol yememek” parolasıyla çıkmak başlı başına bir utanç kaynağıyken bu plana rağmen devre arasına 2-0 geride girmek en basit ifadeyle bir dram. Asla rakibi küçümsemek diye algılanmasın ama futbol icabı, bizim İzlanda’ya duran toplar haricinde pozisyon vermememiz, onlardan bolca faul almamız, topu büyük ölçüde ayağımızda tutmamız ve rakip kalede çok ciddi tehlikeler yaratmamız gerekir. Eğer bunlar olmuyorsa sorun tamamen idaridir; kadrodur, diziliştir.

Bir milli takım taraftarı olarak ben ego savaşlarıyla ilgilenmiyorum. Kimin kadroya çağrılıp kimin çağrılmadığı da hiç umurumda değil. Fakat takımımın oynadığı maçları kazanmasını, en azından bu maçlarda potansiyelini sahaya en iyi şekilde yansıtmasını istiyorum. Fatih Terim ve bu gereksiz iç savaşın diğer aktörleri günlerdir gündemi ve oyuncuların kafasını meşgul ediyor, bir kere dahi olsun ne olup bittiği konusunda kimseye bilgi vermiyorlar. Buna ve bu şekilde milli takıma zarar vermeye kimsenin hakkı yok.

Haberin Devamı

İzlanda karşısında Emre Mor’un zor durumlarını görünce yıllar önce Arda Turan’ın bir Avrupa maçındaki hali gözümün önüne geldi. Muhtemelen o maç Arda’nın Avrupa’daki ilk karşılaşmalarından biriydi ve rakip de bir Hollanda takımıydı. Arda, yirmili yaşlarının başında çıktığı o maçta, fizikli rakipleri karşısında o kadar zor durumda kalmıştı ki neredeyse sahada dayak yiyordu ve onu izlerken ekran başında oldukça üzülmüştüm. Aslında onun o gün sahada olmaması, o zor durumda kalmaması gerekiyordu; tıpkı dünkü Emre Mor gibi.

Milli takımın yıllardır izlettiği,

  • işleri içinden çıkılmaz bir hale sok
  • var gücünle uğraş
  • aldığın sonuç yeterli olacak mı diye diğer takımları bekle

sürecinden fazlasıyla sıkıldım. Kaldı ki her zaman şans, son turnuvaya katılırken olduğu gibi yanımızda olmaz. Bizim takımımız gerçekten bu kadar kötü değil. Tek eksiği sabit bir kadro ile ve saha dışı olaylara prim vermeden yoluna devam etmek. Bu söylediğimin Fatih Terim ile olacağından son derece şüpheliyim. Bu nedenle milli takıma yeni, yabancı, macera aramayan, eldeki kadroyu en verimli şekilde kullanabilecek bir teknik adam gelsin, hepimiz rahat edelim.

Haberin Devamı

.