Futbolda işler istendiği gibi gitmediğinde durumu açıklamak için akıllara bazı düşünceler gelir: takımın yeterince iyi olmaması, şanssızlık veya hakemlerin adil olmayan yönetimi gibi. Muhtemelen beynimizin her zaman en kolayı seçmesinden olacak, bu seçenekler arasında hakem hataları hep ön plana çıkar. Kaybedenler hakemi suçlar, hatta daha da ileri gidilip her şeyin bir planın parçası olduğu iddia edilir.
Hakemlerin maç içinde hataları, hatta çok bariz hataları mutlaka oluyor. Fakat hiçbir sezonda şampiyonu hakemlerin belirlediğini hatırlamıyorum. Çünkü hakem hataları bazı maçlarda lehte bazılarında da aleyhte olup bir anlamda kendi içinde bir denge sağlarken takımların başarılı veya başarısız olmalarının asıl belirleyici unsuru her şeyden önce kendi performansları.
Maçları hakem hataları üzerinden okumak şu nedenlerle yanlış:
Hiçbir hakem bile bile hatalı karar vermez. Hatalı kararların pek azının nedeni hakemin pozisyonu süzememesi, çoğunun ise onun baskı altındaki ruh halidir. Nitekim maçlardan sonra yapılan hakem veryansınlarının çoğu da bir sonraki maçta hakemin ruh halini lehte baskı altına almak içindir. Bunun adı da, hak arar gibi görünüp aslında haksızlıktan pay istemek.
Ne yapmalı?
Saha içine odaklanmalıyız. Kulüp yöneticileri istedikleri gibi konuşmakta özgür. Hatta onlar konuşmalı ve kulüplerinin sahipsiz olmadığını göstermek adına makul ve mantıklı bir şekilde lobi faaliyetlerini sürdürmeli. Fakat teknik adamlar için hakem konusu konuşmalarda çok arkalarda olmalı. Onların öncelikle saha içindeki durumdan ve teknik analizlerden; kısaca takımın kaderini belirleyecek ana unsurlardan bahsetmesi gerekir.
Futbolu hakem üzerinden açıklamaya çalıştığımız sürece kısa vadede bir iş yapıyormuşuz gibi görünürüz ama aslında havanda su dövmekten ileri gidemeyiz. Bu iş ayrıca bizi gerçekleri görmekten ve sorunları doğru teşhis etmekten alıkoyar. Hakem hatalarını görelim, onlara itiraz da edelim ama bu oyunu onlarla açıklamaya çalışmayalım.