Geçen pazar korkunç anlar yaşadım. Yaşadığımı tarif edebilmem için yaşamanız gerek diyeceğim ama kimsenin yaşamasını sn dahi istemem. Bir anda başlayan baş dönmesi ve korkunç bulantı. Tüm dünya fırıldak gibi dönüyorken ben eşime "lütfen ambulans çağır" ben çok kötüyüm diye bağırıyordum. Eşim doktor olmanın verdiği rahatlıkla beni sakinleştirmeye çalışsa da o an içinde bulunduğum durumun etkisiyle sakin olabilmem mümkün olmadı. Vertigoydu bu, bir anda beni alt üst eden. Sonrası biraz ilaç ve tedavi süreci. İki gün boyunluk takma sırt üstü yatma ve diğerleri.
Bu süreçte kafamda deli düşünceler. Sebep-sonuç arayan YSM. Hayatım haraketli ve bu vertigo bana göre değil derken arkadaşım Hande Yuvakuran ile yaptığım konuşma aklıma geldi. Bana geçen hafta buluştuğumuz da hayatında var olan değişiklikleri anlatmış ve çok ilgimi çekmişti. Bilinçlilik sisteminden ve Canan Bekdik'ten bahsetmişti. Hande'yle yazıştım. Ne olur gidelim benim durumum fena anlamlandıramadığım bir durum yaşıyorum ve bunun bir sebebi var diye yazdığımı biliyorum. Sağ olsun Hande bana Canan Bekdik ile bir seans ayarladı ve ben apar topar kendisine gittim. Ama gitmeden önce de Hande'ye bir taşla iki kuş yapsam ayıp olur mu madem bu deneyimi yaşayacağım bir de yazsam dediğim de onu da ayarladı sağ olsun.
Canan Hanım ile önce tanıştık hem de ne tanışma :) Benim kafa bir dünya. Daha ofisine girerken ayağıma poşet giymek için kafamı eğince dönmeye başladım. Elimden çantamı alıp beni koltuğa zor oturttular. Canan Hanım muhteşem gülümsemesiyle nefes al , su iç kendine gel derken enerjisi beni çoktan sarmıştı. Çay içip sohbet ederken karşımdakinin çok özel bir kadın olduğunu hissettim. Enerjiye, karmaya inanırım. Orada olmam tesadüf değildi ve bu deneyim de sıradan bir deneyim olmayacaktı. Nitekim de öyle oldu.
Canan Hanım ile geçirdiğim 1,5 saat sonrası odasından bambaşka bir halde çıktım. Yaşadıklarımı tam tarif edemiyorum. Access bar seansı sonrası anesteziden yeni uyanmış hissiyatında uçuyordum. Bu duygu da epey sürdü. Hande ve Canan Hanım neler hissettiğimi sorduklarında "sanırım yeniden doğdum" dedim.
Vertigo gitti, o deli hal yok. Access sonrası bir çok duygu ve düşünceyi geride bıraktığımı hissediyorum. 2016'ya bir kaç gün kala kendime verdiğim en büyük hediye buydu sanırım. Bundan sonra hayatımda bundan daha iyi ne olabilir?
YSM
Canan Bekdik kimdir? Bize biraz kendinizi anlatır mısınız?
“Bilinçlilik Sistemi” adlı bir sistemin uygulayıcısı ve eğitimcisiyim. Ancak kendimi tanıtan bu cümleyi kurabilmek için uzun bir yoldan geçtim.
Nasıl bir yolculuktan söz ediyorsunuz?
14 sene bankacılık yaptım. Bunun 10 senesini yönetici olarak geçirdim. Ancak 40 yaşıma geldiğimde dönüp baktım ki ben mutlu değilim. O kadar mutsuzdum ki ağır depresyon geçiriyordum. İşte depresyonun dibindeyken, “Ben nasıl mutlu olacağım?” sorusunu kendi kendime sordum. Bu çok basit bir soruydu. O zamanlar soru sormanın birçok şeyin anahtarı olduğunu henüz bilmiyordum.
Bu soruyu sorunca mutluluğun yolunu bulabildiniz mi? Biliyorsunuz, herkes mutluluğun peşinde!
Sürekli olarak bu soruyu sormaya devam ediyordum. “Ben nasıl mutlu olacağım? Sorusunu her gün defalarca tekrar ediyordum. İşte o noktada çok önemli bir şey keşfettim. Beni mutsuz eden birçok olayda ben haklıydım ama bu beni mutlu etmiyordu. “Haklı da haksız da olmak istemiyorum. Ben sadece mutlu olmak istiyorum.” dedim, kendi kendime. Mutluluğu seçmek benim için adeta özgürlüğe açılmak gibiydi…
Access ile tanışmanız bu döneme mi denk geliyor?
Mutlu olmayı seçmiştim. Ancak çıktığım yol kısa bir yol değildi. Zamanla, adım adım gelişerek Access’i benim karşıma çıkardı. 1995 senesinde bu yola çıkmaya karar verdim. İlk adım olarak da evime çok yakın olan dans okuluna gittim. Bu benim çocukluğumdan beri çok istediğim bir şeydi. Ancak 40 yaşındaydım! “40 yaşında kadının gencecik insanlarla dans okulunda işi nedir?” gibi yargılarım mevcuttu. Ancak yargılarıma yenilmedim. Sürekli dansa giderek kendimi geliştirdim. Hatta orada hoca asistanı bile oldum. İyi ki de bu kararı almışım çünkü dans bana Access’in kapılarını açtı.
Nasıl oldu peki?
Evren benim için çalışıyormuş, meğerse O Dans okulundan bir arkadaşım bana The Radiance tekniğinden bahsetti. Tam da o sırada eşim de bir eğitim aldı. Her ikisi de koşulsuz sevgiden söz ediyordu. Ben de sevginin peşinden gitmeye karar verdim. Kitaplar okudum, eğitimlere gittim. Ve tüm bunların sonunda bana en çok uyan Access yöntemini keşfettim.
Sürekli bahsediyoruz. Eminim okuyucularımız da merak etmiştir. Nedir Access Bars yöntemi?
Zihninizde ve bedeninizdeki gerilimi yok eden, günlük yaşamın getirdiği stresi azaltan bir yöntem. Başımızın üzerinde; iyileşme, para, zaman, umut, farkındalık, yaratıcılık, güç, yaşlanma önleyici, yeniden yapılanma, cinsellik ve benzeri şeylerle ilgili düşüncelerimizin, fikirlerimizin, duygularımızın, inançlarımızın ve kararlarımızın depolandığı 32 enerjetik, elektrik şarj deposu bulunuyor. Sistem, başımızdaki 32 noktaya, Bars uygulayıcısıyla 60 - 90 dakika kadar süreyle dokunularak yapılıyor. Seans sırasında beyin dalgaları yavaşlıyor, çocukluktan gelen davranış biçimleri, inanç sistemleri ve bakış açıları temizlendikten sonra, hayatınızda daha çok "var olabilmeye, anda kalabilmeye" başlıyorsunuz. Burada birikmiş elektrik yüküyle beraber, o konu hakkında geçmişten getirdiğimiz tüm kısıtlamalar ve blokajlar manyetik olarak serbest bırakılıp siliniyor.
Anlattıklarınız inanılmaz görünüyor. Bu yöntemin bilimsel bir temeli var mı?
Bu şekilde bir uygulama ile tüm endişelerden, sizi bloklayan düşüncelerden, stresten arınmak ve karşılığında bolluğu, bereketi bulduğunuza inanmak birçok kişiye inanılmaz görünebilir. Ancak bilimsel veriler aynı şeyleri söylemiyor. Aslında yapılan işlem tıpkı bilgisayarımızdaki gereksiz dosyaları silmeye benziyor. Bars uygulaması öncesi ve sonrası yapılan beyin EEG’si gibi tıbbi ölçümler kişilerdeki olumlu değişimlerin son derece şaşırtıcı ve kesin şekilde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Bu konuda son derece şaşırtıcı videolar var. Değişimi gözlerinizle görüyorsunuz.
BARS sonrası kişilerin yaşamlarında eskiye dönüşü söz konusu mudur?
Bars uygulamasından sonra asla geriye dönüş söz konusu değildir. Bu bir temizleme işlemidir ve bu temizleme işleminin akabinde kişiler yaşamlarında yeni seçimler yaparlar. Farkındalıkları arttığı için hayatlarındaki olaylar, ilişkiler pozitif yönde değişim göstermeye başlar. Kısacası kendilerini bloke eden geçmiş tecrübelerinin etkisini bir kenara bırakarak yenilerine kucak açarlar. Aslında olumlu yönde değişen her şeyi yine kendileri yapmış olurlar.
Sizi daha iyi tanımak için araştırma yaparken “Nasıl Para Olunur?” isimli eğitiminizi gördüm. Malum 2016 da geliyor. Kim da para olmak istemez ki? Bu eğitiminden de biraz söz eder misiniz?
Seminer, parayla ilgili bakış açılarını ve yaklaşımlarını değiştirmek, finansal durumda iyileştirme, pozitif adımlar atma gibi çeşitli faydaları amaçlıyor. Daha fazlasını merak edenleri düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz seminerlerimize bekliyorum.
Son olarak yeni yılla ilgili neler söylemek istersiniz? Tavsiyeleriniz nelerdir?
Herkesin en büyük isteği mutlu olmak diye düşünüyorum. Öncelikle şunu bilsinler; mutluluk bir seçim. Her şey bizim elimizde. Sonsuz bir varlık olduğumuzun farkına varmamız gerek. Mutsuz isek bunu değiştirebileceğimizi bilelim. Ve her şeyden öte bunu gerçekten tercih edelim. Bu tercihte bulunanlar görecekler ki hayat onlara sonsuz imkanlar sunacak. Bir de soru sormaktan vazgeçmesin, kimse. 2016’da kendi kendinize hep şu soruyu sorun: “Bundan Daha İyi Nasıl Olur?” Nasıl daha iyi olduğunu göreceksiniz.