Haklılık mutluluktan önce mi?
Uzman Klinik Psikolog Melda Yakupoğlu ilişkilerde haklı olabilmek için kalp kırmanın zararlarını anlattı, mutlu olabilmek için bilgiler verdi.
İlişkilerde haklı olmayı mı mutlu olmayı mı tercih edersiniz? Uzun yıllardır evlilik ve çift terapisi yaparken gördüm ki sağlıklı iletişim kuran kişiler hak savaşına girmiyorlar. Çünkü hak savaşına girmek ilişkileri ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Herkes kendi bakış açısından haklı olduğunu düşünüyor ve tartışmalarda kalpler kırılıyor. Üstüne üstelik kimse kimsenin ne istediğini anlamıyor ve tartışmalar boşu boşuna yapılıyor.
Her zaman derim haklı olmak değil mutlu olmak amaç olmalı. Birliktelikte ortaklıklar kurmak, orta noktayı bulmak gerekiyor. Orta noktayı bulmayan bir ilişkide herkes “ben” diyor. Oysa “biz” bilincini oluşturmak gerekiyor. Tartışmalar bir illüzyon gibidir, herkes kendisinin o kadar haklı olduğuna inanır ki karşısındaki kişinin o anda ne düşündüğünü, ne hissettiğini önemsemez ve öfke ile canını yakmak çalışabilir. Bu sebeple çiftler birbirine üzücü kelimeler cümleler kurulabilirler. Halbuki herkes kendi yaşanmışlığı içinde, olaylar ona nasıl, ne şekilde yansırsa o tarafını görür ve ona göre davranır.
Şimdi bir ilişki düşünün sürekli siz haklısınız, partneriniz haksız. Bu durumun size ne kazandırabileceğini düşünün. Sürekli haklı olduğunuzu düşünerek partnerinizin duygusal ve fiziksel ihtiyaçları konusunda onu kendinizden ne kadar uzaklaştırabileceğinizi düşünün. Sürekli haklı olabilmeniz size ne hissettirdi? Uzun vade de bu şekliyle, sadece haklı olabilmek mantığıyla problemlerinizi çözebileceğinizi düşündünüz mü?
İlişkilerde her zaman problem çıkar. Birlikteliğiniz içinde elbette yaşanan birçok probleminiz olacak ve hatta hayatın değişken akışı içerisinde problemleriniz hiç bitmeyecek, bambaşka konularda başka formlara dönüşüp farklı bir gündem halinde karşınıza gelecektir. Bütünen “ilişki” de olma hali problem çözme becerisi gerektirir. Çiftler tartışırlar. Sizde ilişkinizin hiç tartışmasız olabileceği gibi ütopik bir durum yerine tartışabilme becerinizin olmasını dilemelisiniz. Önemli olan tartışmamak değildir, tartışmalardan sonra problemlerin nasıl çözüldüğüdür.
Siz partnerinizle sorunlarınızı, beklentilerinizi, rahatsızlıklarınızı konuşmazsanız, konuşmaktan kaçar sıkılırsanız yada her seyi yok sayarsanız gün gelir ilişki tıkanma noktasına gelir. Karşılıklı yıpranmalar başlar. Önemli olan çok sağlam bir zemin oluşturmaktır, ilişkinin gidişatını öngörüp dengeyi bulabilmektir. Gidişatı öngörenler ilişkinin motivasyonunu yükseltmek için çabalarlar. Bu çaba içinde daha sağlam zemin için yanlış gördüğünüz şeyleri söylemekte vardır.
Mükemmel ilişkiler tartışılmayan ilişkiler değildir, tartışmalardan sonra nasıl çözülebileceği bilinen ilişkilerdir. Saygı ve sevgi çerçevesinde konuşabilmeli, en azından “seni anlıyorum, isteklerine duyarlıyım, sen önemlisin” mesajı verilmelidir. Her şey çözülmek zorunda da değildir, bazı problemler vardır ki hiç çözülmez ama her ne olursa olsun öfke, kızgınlık ve egonun ağır basmasına izin verip karşı tarafı yok saymamak gerekir. Siniri ve öfkesi galip gelen kişiler anlık duygulara kaptırıp ömürlük mutluluklarını tüketebilirler. Bu yüzdendir insanların sıkılıp sıkılıp ilişki değiştirmeleri. Yeni birlikteliklerindeki insanla tartışma yaşanılmayacağı düşünülür. Yeni insanın daha doğru olacağı, onun aynı problemleri yaşatmayacağı, onunla ilişkide daha az sorumluluk alınacağı düşünülür. Oysa mevcut ilişkiye yapılacak duygusal yatırımlar kendi kendini sürekli farklı ilişkilerde anlatıp travmatize edebileceği gerçeğinden de korur.
Bu düşünce tarzında “sıkılıyorum” kelimesini çok duyarsınız. Bu şekilde düşünen kişiler hayatta bir işe odaklanmada da bu sebeple zorluk çekerler. Mevcut olana yatırım yapmak yerine kendine benzeyeni seçebilmenin daha kolay olduğunu düşünürler. Oysa iyi bir ilişki bulunmaz iyi bir ilişki oluşturulur. İyi bir ilişki yapıcı olarak, denge kurarak, etkili iletişim yöntemleri ile beklentileri anlayarak kurulur. Bu tarz dengeli, yapıcı karakterdeki kişiler karşınıza çıktıysa şanslısınızdır demektir. Bu bilinçteki insanlar her ne problem olursa olsun sizi, ilişkinizi toparlarlar.
Karşınızdakinin sizi önemsediğini bir tartışma anında anlarsınız. Bazen istemeden sizde onun kalbini kırabilirsiniz ama ne olursa olsun tartıştığınız gece asla küs uyumamayı kendinize alışkanlık haline getirirseniz, problemin kendisini çözmekten çok sağlam bir ilişkiye sahip olursunuz. Tartışma sonrası küslüklerin uzaması, gurur yapmak, aramamak yada eve gelmemek ilişkilerde güvensizlik yaratır. Bir sonraki tartışmada kişi her şeye rağmen yanındayım mesajını alamaz. Yerinin sağlam olmadığını hissettiği ilişki gerginlik verir, huzurlu hissettirmez. Bu sebeple tartışsak bile buradayım diyebilmek gerekir. Bunu başaran çiftlerin ilişkileri uzun ömürlü olur. Aksi takdirde ilk tartışmadan ilişki çatırdar ve biter.
Karşınızda kaybetmek istemediğiniz biri varsa yapıcı olun. Bazen ilişki kurabilmek kolay gibi görünse de nitelikli ilişkiler kurabilmek aslında hiç kolay değil. Bu bilinci mümkün olduğunca insana öğretmeye çalışırım, hala bilmeyenler varsa da öğretmeye bıkmadan devam edeceğim, yıllardır kaç evlilik ve kaç ilişki bu sayede kurtulmuştur sayısını bilmem ama bildiğim tek bir şey var ki her kim hak savaşına girmeyi diğer bütün değerlerin önünde görürse onun ilişkisi er yada geç biter... İşte bu yüzden haklı olmak değil mutlu olmak...
Mutlu kalın…
Melda Yakupoğlu
Uzman Klinik Psikolog