Histriyonik kişilikten söz edilmediği dönemlerde, isterik kişilikten sözediliyordu. İsterik sözcüğünün etimolojik kaynağı, yunanca 'husteros' tur ve kadının başlıca özgül organı rahim anlamına gelir. Eski Yunanlılar gerçekten de kendilerini aşırı ve gürültülü ifade biçimlerinin rahimin iç hareketliliğinden kaynaklandığını düşünüyorlardı. Hekimler hiçbir bedensel hastalığa bağlı olmayan felç, kasılma, kriz ve unutma gibi aniden başlayan ve sona eren bozukluklara rastlıyorlardı. XIX. yüzyıla kadar bu bozukluklar hala "rahimsel çılgınlık" adıyla anılıyordu.
1980 yılında, "isterik kişilik" deyimi, psikolojik bozuklukların Amerikan sınıflandırmasından (DSM-III) çıkarıldı. İsterik denilen kişiliklerin heyecanlarını aşırı ve abartmalı bir şekilde ifade etmeleri, kişiliklerinin oldukça değişmez bir özelliği olarak görülüyordu.
İşte bu nedenle, Latince histrio sözcüğünden gelen ve flüt sesiyle pandomim yapan oyuncuyu çağrıştıran "histriyonik" teriminin kullanılmasına karar verildi.
İsterik kelimesinin günlük dilde onur kırıcı bir anlamı da vardı; değişimin bir sebebi de bu idi.
Histriyonik belirtiler genellikle yatkın bir nörotik kişilikte görülür. Histriyonik kişiliğin özellikleri hakkında görüşler değişiktir.
Klasik kitaplarda belirtilmiş özellikler:
Başkalarının dikkatini çekmeye çalışır, dış görünümleri ile baştan çıkarıcı gibidir.
Genel ilginin odağında olmadığı durumlardan hoşlanmaz.
Yoğun olarak etrafındakilerin sevgisini arar.
Oyuncu ve teatraldır.
Benmerkezcil, çabuk kırılan, çocuksu, telkine yatkındır.
Sık sık değişen duygularını dramatize ederek açığa vurur, duygulanım oynak ve yüzeyeldir.
Daha çok, izlenimlerini yansıtan, açık olmayan ve ayrıntıları kaçıran duygusal bir konuşma tarzı vardır.
Çevresindeki kişileri abartılı biçimde idealize etme ya da aşağılama eğilimindedir.
Cinsel düzensizlik; histerikler genel olarak cinselliğe karşı düşkün olmaktan çok, cinsel alanda derin kısıtlanışları ve düzensizlikleri olan kişilerdir. İlgi ve sevgi gerksinimlerini cinsel beraberlikler üzerinden de alma yoluna gidebilirler.
Oyuncu kişilikler ilk başta çok çekici görünebilirler, ancak aşırı gösterileri, mizaç değiştirmeleri, ilgiye olan susuzlukları birlikte olduğu kişiyi yorar ve ondan uzaklaşmasına yol açar. Sonunda histriyonik kişilikler, hiç durmadan çevrelerini büyülemek ve ayartmak gerektiğine daha çok inanırlar; böyle yapmazlarsa yalnız kalacaklardır ve yeniden daha histriyonik bir biçimde yeni bir ilişkiye girerler, fakat bu ilişkinin de sonu hüsrandır.
Bazı sinema yıldızlarının mutsuz duygusal yaşamları, histriyonik kişiliklerinin bir işaretidir: bunlar düzenli biçimde, önce şaşırtıcı davranışlarıyla büyüledikleri sonra da bıktırdıkları sevgilileri tarafından terk edilirler ya da kendileriyle, daha fazla ilgilenen bir sevgili için onları terk ederler.
Histriyonik kişilikte, kaynağını çocukluk dönemlerinden alan bir iç çatışma vardır. Yani bireyin dürtüleyici dizgesinde, dışavurulması ve doyurulması olanaksız bir dürtü, bir gereksinim bulunmaktadır.
Örneğin; aşırı baba sevgisi olan bir genç kız, yaşam boyunca hep babası gibi bir insan aramaktadır; bir türlü bulamamaktadır ve mutlu olamamaktadır. Kendisi mutsuzluğunun nedeni olarak bir baba örneği aradığının bilincinde değildir. İşte histerik kişide böyle bir durum, yani yasak dürtülere karşı sürekli bir bastırma zorunluluğu vardır. Herhangi yüklü bir yaşantı bu dengeyi dürtü yönünde bozma etkisini gösterebilir. O zaman benliğin kullanmakta olduğu bastırma mekanizması yetersiz kalır; bu nedenle ortatya çatışma durumu çıkar. O zaman da konversiyon(döndürme) ya da disosiyasyon(çözülme) düzenekleri görülür.
Görülüyor ki, histerik belirti bir çatışmayı temsil etmektedir ve çatışmanın doğuracağı bunaltıyı önlemektedir. Buna birincil kazanç adı verilir. Konversiyon histerisinde çok zaman ikincil kazançlar da vardır. Bunlar kişinin belirtileri yüzünden gördüğü ilgi, bakım, ödün, işten ve sorumluluktan uzak kalma gibi kazançlardır.
Ancak şunu unutmamak gerekir ki, hem birincil hem, hem ikincil kazançların sağlanması bilinçdışıdır ve bu kazançlar dolayısı ile hastayı suçlama, oyun yapıyor kanısıyla ona kızma tümden yanlıştır.
Histriyonik kişiliklerde en etkin sağaltım yolu, bireysel psikoterapiye ek olarak çevresel koşulların düzeltilmesi ve aile psikoterapisinin birlikte uygulanmasıdır. Burada bireysel psikoterapi derken, gerektiğinde analitik yönelimli, gerektiğinde destekleyici ve rehberlik yapan esnek yaklaşımlı bir psikoterapiden söz edilmektedir.
Kaynaklar
Öztürk, M.O.(1997). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Hekimler Yayın Birliği, 7. Basım, Ankara.
Lelord, F., Andre, C.(2006). "Zor Kişilikler" le Yaşamak. Çev. Rıfat Madenci. İletişim yayınları, 15. Baskı, İstanbul.