Çok sevdiğim küçük bir kıza şöyle bir yeni yıl mesajı attım; "Yeni yıl senin için; güzel sürprizlerle dolu, eğlenceli, komik yani bir karnaval, bir festival, bir lunapark, vs, vs... tadında olsun. Her zaman mutlu ol:) çok öptüm..."
Çocuklara başka ne yazılır ki? Doğdukları andan itibaren çocuklar hem kendi kendilerine, hem biz büyüklere oyun kurmaya başlarlar. Kendi kurdukları oyuna hep bir davet vardır etrafındaki büyüklerine. Kim onlarla oyuna girerse; el çırparak, gülerek, coşarak ya da mutlu gözlerle bakarak belli ederler onlara.
En çok mutlu oldukları zamanlar, oyun oynadıkları zamanlardır. Hangi anne, hangi baba, hangi büyükanne ve dede, hangi komşu teyze ve amca, abla, abi, teyze, dayı olabildiğince sık oyuna katılıyorsa, ne mutlu o çocuğa.
Küçükken oynanan oyunların tadı damağımızda kaldığından mıdır, büyümeye başladıkça bu oyunlar acımasızca elimizden alınmaya çalışıldığından mıdır bilinmez, yetişkin dönemimizde oyun arkadaşı aramaktan hiç vazgeçmeyiz.
Sizinle oyuna giren, oyuna girme cesareti olan birileri ile karşılaştıysanız, o zaman size de ne mutlu! Oyun arkadaşınızı bulmuşsunuz demektir.
Oyun arkadaşımızı kaybetmekten hep korkarız. Kadın veya erkek, oyun arkadaşını bulduğunda, oyunun büyülü, sürükleyici, heyecan verici, eğlenceli, terapotik yani iyileştirici etkisi altına giriverirler. Bu aynı zamanda hayatın kendisidir. Yaşamın özü, kadın erkek beraberliğidir, motivasyonlarımızı oradan alırız.
Oyun biterse hayat biter!
Ne zaman ki ruhunuz sancılanıyor, ağzınızın tadı kaçık veya kendinizi yalnız ve mutsuz hissediyorsanız, bilin ki oyun oynamaktan veya oyuna girmekten vazgeçmişsinizdir.
Hadi; "BENİMLE OYNAR MISIN?" diyeceğiniz birileri illa ki var.
Yeni yılın oyuna gelmediğiniz, oyunlarınızın bozulmadığı, oyun arkadaşınızı kaybetmediğiniz ya da oyun arkadaşınızı bulduğunuz bir yıl olmasını diliyorum.