Hiçbir zaman ayrılamayacağınızı bildiğiniz bir yalancıyla yaşamak zorunda olduğunuzu düşünmenizi istiyorum.
Yalancı olduğunu anlamanız biraz uzun sürdü. En başta ondan bir şey istediniz 'yapacağım,' dedi yapmadı.
Söz verdi, tutmadı.
Siz onun sağlığından endişelendiniz, 'seni seviyorum, seninle birlikte sağlıklı ve mutlu yaşamak istiyorum,' dediniz, o size 'evet, söz veriyorum, bu sene zararlı maddeleri kullanmayı bırakacağım,' dedi. Mutlu oldunuz, beklediniz, sene bitti o hala zararlı maddeleri kullanmaya devam etti.
Siz pes etmediniz ve ona dediniz ki 'seni seviyorum, seninle birlikte uzun bir ömür yaşamak istiyorum, başarıdan başarıya koşmak istiyorum,' dediniz o size 'tamam söz veriyorum, bu pazartesiden itibaren programlı bir şekilde çalışmaya başlayacağım,' dedi. Siz sevindiniz, heyecanlandınız ancak pazartesi akşamı tüm gün bıyunca tembellik yaptığını gördünüz veyahut salı günü ya da bir hafta sonra programını bıraktığını ve eski hayatına geri döndüğünü gördünüz.
Bu sefer yine sağlığından endişe ettiniz ve yine ona 'seni seviyorum, çok kilo alıyorsun, yemene içmene dikkat etmiyorsun, spor yapmıyorsun, çok oturuyorsun, böyle yapma bak her yerin ağrımaya başladı, biz seninle bir ömür geçireceğiz, mutlu ve sağlıklı olalım,' dediniz. O da size 'evet evet çok haklısın, bu ay spora başlayacağım, diyete başlayacağım,' dedi. Ay bitti spor yapmamış, daha da zararlı yemek yemeğe başlamış olduğunu gördünüz.
Verdiği sözleri tutmamış, konuştukları yalan biri işte... Ne yaparsınız? 'Boşuna çabalıyorum,' der susarsınız. İnancınızı kaybedersiniz!
Güveninizi kaybedersiniz.
Söylediklerine itibar etmezsiniz.
Umursamazsınız.
Siz de misilleme yapar, onu cezalandırmaya başlarsınız.
Umudunuzu kaybedersiniz.
Onu zaman zaman küçümsersiniz, yargılarsınız.
Himm... İşte hikayenin heyecanlı kısmı burada başlıyor. Karakterler aslında kimlerdi açıklamak isterim: Yalancı karakter biz insanlarız. Yalancıya güvenen ve onunla ebediyen yaşamak zorunda olan ise bizim zihnimiz.
Zihnimizi sürekli kandırıyoruz, yapacağım diyoruz yapmıyoruz, gideceğim diyoruz gitmiyoruz, başlayacağım diyoruz başlamıyoruz. Randevularımıza geç gidiyoruz, planlarımızı iptal ediyoruz, programımıza uymuyoruz, tembelliğe teslim oluyoruz veya güvensizliğe... Her ne olursa olsun zihnimize 'yapacağım,' dediğimiz an o tüm masumiyeti ve inancıyla bekliyor ancak zamanı geldiğinde ve yapmadığımızda zihnimiz bize düşman kesilmeye başlıyor. Gelgelelim zihnimiz, büyük planlarımızda ve hayallerimizde artık bize güvenmiyor, inancını kaybediyor, itibar etmiyor, aşağılamaya başlıyor. Küçük adımları gerçekleştirirken yalnız bıraktığımız zihnimiz büyük adımlarda bize eşlik etmiyor.
Büyük hayallere ulaşamamak bu nedenledir.
Zihniniz size inanmazken kim size inanır?
Önce onunla barışın.
Sonrası çok kolay.
Psikolog/Yazar Seray Küçük