Benim gibi orta yaşlarda olan pek çok kişi, özellikle gençlik yıllarında babası ile sıkıntılı iletişim süreçleri yaşamıştır. Biz bu sıkıntıları çocuğumuza yaşatmayalım derken “çocuğumla arkadaş gibiyim” modelini benimseyen ebeveynler olduk. İyi güzel de bu arkadaşlığın sınırı ne olmalı? Arkadaş olmadan da iyi bir iletişim kurulamaz mı? Baba figürü ulaşılmaz mı olmalı? Anne ve baba bir arada yaşamazsa çocuk baba ile diyalog kuramaz mı?
Ben, tam da bu sorulara kafa yorarken bir araya geldiğim cana yakın, esprili, zeki, üç çocuk babası sevgili Alphan Manas tüm sorularımı samimiyetle cevaplandırdı. Alphan Manas’ın, çocukları Hazal, Dinç ve Erk ile olan güzel iletişimi özellikle de objektife yansıdı. Diğer özelliklerinin yanı sıra, ülkemizin önde gelen yatırımcı iş adamı, Türkiye Fütüristler Derneği Onursal Başkanı, Mensa Üstün Zekâlılar ve Yetenekliler Derneği Onursal Başkanı, Brightwell Holdings BV Yönetim Kurulu Başkanı olan Alphan Manas ile babalar gününe özel sohbet ettik.
Baba olmak ile aranız nasıl?
Harika… Genlerimizde kodlu bir durum bu aslında.
Baba olunca hayata bakış açınızda farklılık oldu mu?
Baba olduğunuz anda önce korumacılık içgüdüsü ortaya çıkıyor. İnsanoğlu, var olduğu dönemden itibaren üreme, yani neslini devam ettirme hedefindedir. Bu durum, hayvanlar için de geçerlidir ama insanlardaki temel fark, çocuklarının geleceği için planlar yapıyor olmasıdır. Bu da, anne ve babalara farklı sorumluluklar yüklüyor. Bir baba olarak yaşam önceliklerimin değiştiğini fark ettim diyebilirim. Sanki onlar için yaşıyormuşum gibi hissetmeye başladım.
Hem erkek hem de kız çocuk babasısınız. Cinsiyete göre baba–çocuk ilişkisi nasıl yönleniyor?
Kız çocuğunun kafasındaki ilk sevgilisi babası olduğu için, baba-kız ilişkisi erkek çocuklardan daha önce gelişiyor ve farklı oluyor. Baba-oğlan ilişkisi daha ileri yaşlarda güçlenmeye başlıyor. Onlar da sizi idol (örnek) olarak almaya başlıyorlar. Bugüne geldiğimizde ilişkilerin bir dengeye oturduğunu görüyorum. Ama ikizler sürekli Hazal’a farklı davrandığımı söylüyorlar. Ben de ısrarla bunun yaş farkından olduğunu ifade ediyorum. Sonra da tabii ki kendimi sorguluyorum.
BEKÂR BABALAR DA ÇOCUKLARIYLA İYİ İLETİŞİM KURABİLİR!
Yoğun iş temponuz ve seyahatleriniz arasında çocuklara yeteri kadar zaman ayırabiliyor musunuz?
Aslında seyahatten ziyade ayrı şehirlerde olmanın sıkıntısını yaşıyorum. Ama aynı evde yaşarken onlara ayırdığım zamandan çok daha fazlasını ayırdığımı hissediyorum.
Yani bekâr babalar da, çocuklarıyla iyi bir iletişim kurabilirler aslında, değil mi?
Tabii, çok mümkün. Aynı evde olduğunuzda herkesin farklı öncelikleri oluyor. Ama birliktelik haftada 3 güne düştüğünde çok yoğun ve önceliklerden arınmış hâle dönüyor. Bir de sosyal medya ile mesajlaşma servisleri iletişimi çok güçlendirdi. Anlık statü ve olaylar takip edildiği için, bir araya gelindiğinde güncellemeler ve önemli konularda derinlemesine fikir alışverişleri oluyor.
KUŞAK FARKINI ORTADAN KALDIRMAK ÖNEMLİ!
Sizce baba ve çocuk arasında sağlıklı bir iletişim kurabilmenin en temel faktörü nedir?
Öncelikle çocuğunuzun ona güvendiğinizi bilmesi gerekiyor. Bunu bildiğinde sizinle paylaşımını arttıracak, yalan söylemekten uzaklaşacaktır. Bunun dışında o yaşların oyunlarını, müziklerini, zevklerini ve hatta küfürlerini bilmek iletişimde kolaylık sağlayacaktır.
Çocuklar genelde ebeveynlerin teknoloji konusunda onlardan geride olduklarına inanırlar. Bu da “siz bilemezsiniz” söylemini ortaya koyar. Ebeveynin, bu kuşak farkını ortadan kaldırmak için çok çaba harcaması gerekiyor. Ben şanslı bir baba olarak teknoloji konusunda onların ilerisindeyim. Bu da karizmamın daha az çizilmesine neden oluyor!
Peki, ebeveynlerin genellikle çocukları için hissettiği “yönetme” duygusu konusunda ne düşünüyorsunuz? Siz bu duygunuzu nasıl yönetiyorsunuz?
Ebeveynlerin en büyük yanlışı, çocuklarını kendi projeleri hâline çevirmektir. Hatta geçmişte yapamadıklarını onlarda denemek isterler. Örneğin, İngilizce bilmeyen bir veli, çocuğunun İngilizce öğrenmesi için aşırı çaba sarf ediyor. Çocuklarımızı dolaylı ve dolaysız olarak etkiliyor ve yönetiyoruz. En tehlikelisi dolaysız olanı. Çünkü orada çocuğun özgüveninin gelişimini veya oluşumunu geciktiriyoruz veya durduruyoruz. Eğer sizin hakkınızda tüm kararları birileri verirse sizin karar vermenize gerek yoktur. Çocuğunuz da kendi ayakları üzerinde durduğunda ne yapacağını bilemeyecektir. Ben, çocuklarımın hata yapmalarına olanak tanıyorum.
ÇOCUĞUNUZLA ARKADAŞ OLMAK DOĞRU DEĞİL!
Çocuklarına olan sevgilerini onlara ifade etmekte zorlanan babalara tavsiyeleriniz var mı?
Ben ifade zorluğu çekmiyorum. Bizde öyle bir sorun yok. Sevgiyi karşılıklı olarak sürekli ve yoğun gösteriyoruz. Öpüşmek, sarılmak, gıdıklamak bol bol şaka yapmak, güldürmek temel sevgi iletişim yollarımız. “Çocuğunuzla arkadaş olmak doğru değildir? Çünkü onların arkadaşı olamazsınız.” İfadesi bir anlamda doğru, bir anlamda eksik bir ifadedir. Burada arkadaşlık, yakın olmak demektir. Ne kadar yakın olursanız o kadar önleyici ve eğitici olursunuz. Örneğin, çocuklarımın sevgilerini rahat ifade etmelerindeki çok büyük etkenlerden biri, benim de deri ve kemikten yapılmış olduğumu görmeleridir. Yaptığım hataları görmeleri veya bunları benim paylaşmam bunda çok etkili. Elbette baba idol (örnek) olacaktır ama erişilemez olursa sevgi de paylaşılamaz bir noktaya geliyor.
ÇOCUK İLERİDE “BABAMIN YÜZÜNDEN BU MESLEĞİ SEÇTİM.” DEMESİN!
Sizce, ebeveynler çocuklarını meslek hedefli mi yoksa vizyon hedefli mi yönlendirmeli?
Ebeveynler çocuklarını,özellikle aile şirketleri varsa işlerinin devamı için kendi mesleklerini seçmeye zorluyorlar. Bu, çocuğa yapılacak en büyük haksızlık oluyor. İkizlerimin kişiliklerine baktığımda pozisyonlar olarak “iş geliştirme” ve “proje yönetimi” olarak görüyorum. Aslında bu durum doğduklarında bile aynıydı. Yani genetik, meslek seçiminde çok etken olmalıdır. Ben, dikkat ederseniz pozisyondan bahsettim, meslekten değil. Bizim aşılamamız gereken, vizyon olmalıdır. Meslekler konusunda konferans vermeme rağmen mesleki konularda çocuklarımı yönlendirmekten kaçınıyorum. İleride “Babamın yüzünden bu mesleği seçtim.” demelerini istemiyorum. Ben de ailemden aynısını gördüm. Tüm önemli kararları kendim verdim.
Farzedelim benim oğlum girişimci oldu, yatırım yapmanız için sizi nasıl etkilemesi gerekir?
Aslında projeden ziyade girişimcinin profili benim için daha önemlidir. Eğer girişimci, çalışılabilir bir kişi değilse sunmuş olduğu projenin varlığının bir anlamı kalmıyor. Projenin önemi de, projenin bilgi birikimine, barındırdığı teknolojiye, çözüme ve yoğun araştırmaya dayalı olup olmamasıyla bağlantılıdır. Zamanlama ve rekabet koşulları ile projenin teknolojik açıdan 5 yıl sonrasındaki durumu da önemlidir.