Geçen hafta bebeklerde besin alerjisiyle ilgili bilgiler vermiştim. Yengem, Prof. Dr. Demet Can’dan (Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları) edindiğim değerli fikirlerin devamı işte burada!
Benim iki oğlumda da besin alerjisi olmadı. O yüzden besin alerjisiyle ilgili bildiklerim; arkadaşlarımın yaşadıkları, uzmanlara danıştıklarım ve okuduklarımdan ibaret. Ve biliyorum ki; bir annenin çocuğuyla ilgili yaşadığı bir problem var ise o anne işin ordinaryüs profesörü olacak kadar hastalığın bilimini çözüyor.
Bebeklerde egzamanın sebebi nedir?
Besin alerjisi dışında bebeklerde çok fazla egzama görülüyormuş. Bunun sebebinin ise yine doğaldan uzaklaşıp, kimyasal bir sürü madde kullanmamızdan kaynaklandığını, ıslak mendillerin- dezenfektanların- şampuanların- losyonların derinin iyi mikroplarını ortadan kaldırıp, kötü mikropların yerleşmesine ve araya alerjenlerin sızmasına sebep olabildiğini söylüyor. Hastalarına (ebeveynlere), ‘‘Bebeklerinizi her gün yıkayın ama suyla yıkayın. Haftada iki kez şampuan yapmanız yeterli. Ve kullandığınız şampuanlar paraben içermesin. Banyo sonrası parfümlü kremlerden, losyonlardan sakının. Ne kadar çok kimyasal maddelerden sakınırsanız, bebeğinizde egzama görülme olasılığı o kadar azalır.’’ diye yönlendiriyormuş.
Zaten bazı ülkelerde bebekleri ilk altı ay sadece suyla yıkıyorlar. Mir Kaya doğduğunda hastane ‘‘Her gün banyo yaptırmalısınız.’’ derken, aynı kurum iki sene sonra Atlas’ta ‘‘Her gün banyo yaptırsanız da haftada üç kereden fazla şampuan kullanmayın.’’ uyarısında bulunmuştu.
Mir’de besin alerjisi yoktu ama iki yaşından sonra egzama başladı. Vücudunda pütürlükler ve yer yer yaraya benzer, para büyüklüğünde izler oluşmuştu. Prof. Dr. Emel Öztürk Durmaz’a (Deri ve Zührevi Hastalıkları) götürmüştüm (bu soru çok geliyor; yengemle farklı şehirlerde yaşıyoruz ama ona danışarak hareket ediyorum). Emel Hanım, bana ‘‘Kış aylarında haftada iki kere yıkayın, onda bile şampuanı kafasına sürdükten sonra vücuduna kafasından aldığınız kadarını kullanın, yani vücuda azıcık şampuan. Banyodan çıkınca kocaman bir havluyla kurulamayın, baş havlusuyla ıslaklığını alın ama vücut nemli kalsın. Banyoda beş dakikadan fazla kalmasın ama yazları deniz (ben arada sordum) serbest.’’ demişti. Yaraların düzelmesi için ilk başta krem ve ağızdan alerji ilacı vermişti. Sonra dediklerine dikkat edince tekrarlamadı. Tabii banyo sonrası çocuğu enine boyuna kurulayamamak bir anne için zor ama başardım.
Alerjik yürüyüş-alerjik marş:
Besin alerjisi olan bebekler, alerjik hastalıklara daha yatkın olabiliyorlarmış. Buna da ‘alerjik yürüyüş’ denirmiş. Bebek hayatına besin alerjisiyle başlayıp, bir süre sonra alerjik bronşit (nefes darlığı, öksürük), ardından on iki yaşlarında da saman nezlesi denilen ‘alerjik nezle’ olabiliyormuş. Alerjik çocuklarda saman nezlesi daha çok görülürmüş. Ama bebekken besin alerjisi olup, hayatında bir daha alerji problemiyle karşılaşmaması da çok olası bir durummuş. Yani ‘‘Bebeğim besin alerjisi var, bir ömür alerji problemiyle mi uğraşacağız?’’ diye düşünmeyin.
Alerjik rinit:
‘‘Saman nezlesi demişken, alerjik riniti çok sık duymaya başladım. Bununla ilgili ne diyorsun?’’ diye sorunca ben, ‘‘Alerjik rinit polenler, küf mantarlarıyla olur diye düşünürüz ama hem ev içi hem ev dışı hava kirliliği riniti arttırıyor. Ev içi özellikle sigara içilmesi. Ev içi derken, balkonda içilen sigara bile üstümüze sinebiliyor ve son nefesten sonra akciğerlerimizde bir miktar daha duman kalıyor ve içeri girdiğimizde onu bebeğe yönlendirmiş oluyoruz. Bu kirlilikler alerjik rinite eğilimi arttırıyor. Dışarıdaki kirlilik ise, trafik kirliliği- diesel gazlar polenlerin havada uzun süre asılı kalmasını sağlıyor. Dışarıdaki hava kirliliğini azaltmamız pek te imkanlı gözükmüyor ama en azından evdeki hava kirliliğini azaltabilirsek, alerjik rinitte büyük bir yol alacağımızı düşünüyorum.’’ diyerek, sigarayı hayatımızdan bir açıdan da çocuklarımız için çıkarmamız gerektiğini vurguluyor.
Alerjik rinit belirtileri ve yapılması gerekenler:
‘‘Alerjik rinitin en önemli belirtisi burun tıkanıklığı. Özellikle geceleri çocuklar nefes almakta zorlanıyorlar. Yatmadan önce burnu serim fizyolojikle iyice yıkamak, hem rahat nefes almasını sağlayacak, hem de alerjenleri burundan uzaklaştırmak için de çözüm yolu olacaktır. Yüksek yastık kullanmak, başı eğimli tutmak gerekiyor. Yattığı ortamda pelüş oyuncaklar olmaması, odanın havasının temizliği, ailede sigara tüketimi olmaması da tedavide kullandığımız yöntemlerden. Geniz eti gibi bir problem ortaya çıkmış ise bunu tedavi etmek önerdiğimiz çözüm yöntemleri.’’
Şimdi Mir okula başladı ya, okuldaki öğretmenleri bile bu konuyu konuşuyorlar. Çocukları hangi öksürük, hapşırıkta okula getirebiliriz veya getirmemeliyiz diye... Artık herkes biliyor ki; burun akıntısı renksiz ve şeffafsa alerjik hapşırma ve akıntı olduğundan çocukları okula kabul ediyorlar. Alerjik riniti arkadaşlarımdan takip ettiğim kadarıyla, en büyük problem yaşam kalitelerini düşürmekte. Çocuklar uykuya dalmakta zorluk çekiyorlar, gece uykuları sıklıkla bölünüyor. Gece yaşanılan uyku bozuklukları yüzünden dinlenemiyor, gündüz de halsiz, yorgun olabiliyorlar. Kullandıkları ilaçlar da gün içinde çocukları mayışık kılabiliyor.
https://www.facebook.com/bebekolduannedogdu/