Zen gibi yaşamak: Nepal ve Tibet'te dinginliği bulmak

Nepal’in bir dağ köyünde, ince bir tül gibi süzülen sisin arasından yükselen tapınak çanlarını dinlerken fark ettim: Hayatın gürültüsü, aslında bizim onu nasıl duyduğumuzla ilgili. Sessizlik bile bazen bir öğreti gibi.

Burada, zaman ağır akıyor. İnsanlar bir yere yetişmeye çalışmadıkları gibi bir şeyleri hızlandırma telaşında da değiller. Zen’in özü de tam olarak bu: Acele etmeden, her şeyi olduğu gibi kabul ederek yaşamak. Tibet’teki keşişler bir mala (tespih) çevirirken mantralarını tekrar ederken, biz modern dünyada sürekli bir şeyleri düşünüyor, hesaplıyor, geçmişi ve geleceği iç içe geçiriyoruz. Ama neyi kaçırıyoruz? Şu anı...

Zen’in basit ama derin öğretileri

Zen, büyük laflarla anlatılan bir öğreti değil. Hatta anlatılmaktan çok yaşanması gereken bir şey. Bir Tibet keşişi şöyle diyor:

“Zihnini susturmaya çalışma. O zaten kendi yolunu bulur. Sen sadece dinle.”

Bu sözden hareketle anlıyoruz ki, dinginlik bir çaba değil, bir bırakış. Nepal ve Tibet’te yaşayan insanlar, hayatı daha yavaş, daha farkında ve daha az karmaşık bir şekilde sürdürüyor. Ve işin sırrı da burada: Basitleştirmek.

Dinginliği günlük hayata taşımak için dört küçük adım

Sadece yap

Fazla düşünmeden, analiz etmeden, her şeyi çözmeye çalışmadan… Sabah kahveni iç, yürüyüşe çık, bir kitabın sayfalarını çevir. Nehir akarken neden aktığını sorgulamaz. Sen de hayatı zorlamadan yaşa.

Sessizliği dinle

Sessizlik korkulacak bir şey değil. Hatta bazen en büyük cevapları sessizlikte bulursun. Tibet’te bir tapınağın bahçesinde, kimsenin konuşmadığı o anlarda fark ettim: İnsan, kendi iç sesini ancak gerçekten sessizleştiğinde duyabiliyor.

Doğaya uyumlan

Himalayalar gibi güçlü bir doğanın içinde olunca, insan aslında ne kadar küçük olduğunu anlıyor. Ama mesele küçük olmak değil, o doğanın bir parçası olduğunu kabul etmek. Gün içinde gökyüzüne bak, toprağa bas, suyun akışını izle. Doğa sana zaten tüm öğretileri anlatıyor.

Gereksiz yükleri bırak

Sahip olduğun fazla eşyalar, kafandaki gereksiz düşünceler, içinde tuttuğun kırgınlıklar… Bunların hepsi, seni dinginlikten uzaklaştıran şeyler. Nepal’de insanlar sade ama mutlu yaşıyorlar. Çünkü biliyorlar ki fazlalık, sadece yük getirir.

Dinginlik uzak bir hedef değil

Himalayalar’ın eteklerinde yürürken bir şeyin daha farkına vardım, dinginlik sadece o topraklara ait bir şey değil. Biz de, kendi hayatımızın içinde, her gün küçük Zen anları yaratabiliriz. Belki bir fincan çayı kokusunu içine çekerek içmek, belki sadece durup bir ağacın yapraklarını izlemek...

Çünkü gerçek huzur, hep peşinden koştuğumuz o büyük şeylerde değil, bazen de en sıradan anların içinde saklıdır.