Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Yüzyıllar boyunca çoğunlukla kralların, padişahların muzdarip olduğu 'gut hastalığı' ya da diğer bir adıyla 'damla hastalığı' tarihin tozlu sayfalarından yeniden gün yüzüne çıktı. Bir zamanlar Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Fransız kralı XIV. Louis'i etkisi altına alan hastalıkta günümüzde de artış yaşanıyor. Sabahları uykudan uyandıran, geceleri uyutmayan ayak başparmağındaki ağrı, şişlik ve kızarıklıkla kendini gösteren gutun yeniden 'hortlamasının' altında yatan sebep ise hem tanıdık hem de şaşırtıcı. Görülme yaşı 60'lardan 20'lere kadar düşen ve son derece tehlikeli olan bu hastalığı Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Meryam Can'a sorduk.
SICAKLIK ARTIŞIYLA BAŞLAYIP YAYILIYOR
Şiddetli eklem ağrısı ve iltihaplanmayla ortaya çıkan, etkilenen bölgede sıcaklık ve şişlikle kendini belli eden gut hastalığı geçmiş zamanların bir hastalığı olarak görülüyordu. Ancak son rakamlar İngiltere'de özellikle gençler arasında vakaların hızla artığını gösterdi. Ayak baş parmağındaki şiddetli ağrının yanı sıra gut, vücuttaki tüm eklemlere ve çevresine de yayılarak büyük sıkıntılara yol açabiliyor.
Londra Tıp Laboratuvarı'ndan Dr. Avinash Hari Narayanan, şikayetlere bakılırsa şu anda 40 İngilizden 1'inin bu hastalığa sahip olduğunu ve hastalığın genç insanlar için bile dayanılmaz ağrılara yol açabileceğini söylüyor. Yeterince ciddiye alınmadığı için sürecin iyi yönetilmediğini ileten Narayanan, gut hastalığına ilişkin son büyük Birleşik Krallık çalışmasının 2012 yılında yapıldığı bilgisini verdi. Ancak şu an klinik ortamda gut tanısı alan kişilerdeki artışın da yadsınamaz boyuta ulaştığını ifade etti.
British Medical Journal'da yayınlanan makale, 1997 ila 2012 yılları arasında gut tanısı alan kişi sayısının yüzde 29,6 arttığını, bu durumun yaygınlığının ise yüzde 63,9 oranında artış gösterdiğini ortaya koydu.
İNANILMAZ YÜKSELİŞ ŞAŞKINA ÇEVİRDİ
Yayınlanan bu rapor, araştırmacılara gut hastalarının çoğunun hâlâ 60 yaş ve üzerinde olmasına rağmen 20 ila 30 yaş arasındaki hastaların sayısındaki inanılmaz artışı da gösterdi. İngiltere'de 2021 ila 2022 yılları arasında 234 bin kişinin gut nedeniyle hastaneye başvurduğu ifade ediliyor. Tablonun dünyadaki pek çok ülke için aynı olma ihtimali de oldukça yüksek olarak değerlendiriliyor.
Gut hastalığının yeniden artışa geçtiği bugünlerde gut hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalı ve bu hastalığa karşı önlem almalıyız, peki ama nasıl? Gut ile ilgili bilinmesi gereken ilk şey, kronik bir hastalık olduğudur. Ömür boyu tedavi ve takip gerektiren gut, ürat kristallerinin eklemlerde enflamasyonu tetiklemesiyle ortaya çıkar, gut artriti ise en sık ayak baş parmaklarda görülür. Prof. Dr. Meryem Can'a göre ailesinde gut geçmişine sahip kişilerde, diyabet, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, sedef hastalığı olanlarda, kanser için kemoterapi alan hastalarda daha erken yaşlarda gut hastalığı görülme riski yüksek. Can, "Bu tetikleyicilere ek olarak fast food gıdaların fazla tüketilmesi daha erken yaşta hastalığın görülmesine sebep oluyor" açıklamasında bulundu.
'DİYET, HASTALIĞIN TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ BİR PARÇA'
Hastalığa sebep olarak beslenme faktörünü işaret eden Can, gutun tedavisine ve kontrol altına alınmasına dair de önemli bilgiler paylaştı. "Diyet, gut hastalığında tedavinin önemli bir parçasıdır. Gut hastaları, pürinden zengin yiyeceklerden sakınmalı" diyen Prof. Dr. Meryem Can, karaciğer, beyin, böbrek, işkembe, kalp, kokoreç gibi sakatatlar; kırmızı ve beyaz et, sucuk, pastırma, salam, sosis gibi et ürünleri; ördek, kaz, bıldırcın gibi av etleri; balık, kalamar, karides gibi kabuklu deniz hayvanları ve deniz ürünleri; tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı gibi hayvani veya katı yağlar; nohut, kuru fasulye, bezelye, mercimek gibi bakliyatlar; mantar, mayalı yiyecekler, boza, kaymak, krema, mayonez, çikolata gibi çok yağlı yiyecekler, yağda kızartmaların gut hastalığından korunmak için tüketilmemesi ya da bir uzman gözetiminde kontrollü şekilde tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Meryem Can, "Obezite, gut hastalığı riskini artırır. Bu nedenle gut hastaları ideal kilolarını korumalı, kilo fazlaları varsa düşük kalorili kilo kaybettirici diyet yapmalı" dedi.
Sütün proteinden zengin olduğunu ve ürik asit seviyesini düşüren bir gıda olduğunu ileten Can, bu nedenle süt ve süt ürünleri tüketilebileceğini ancak az yağlı olmasına dikkat edilmesi gerektiğini iletti. Bunun haricinde Prof. Dr. Meryem Can, "Meyve-sebze, ceviz, fındık gibi çerezler, mısır, mısır ekmeği, beyaz ekmek, buğday unu gibi tahıllar, tarhana, şehriye, pirinç, makarna, hububat ve hububat ürünleri istenildiği ölçüde tüketilebilir" tavsiyesinde bulundu. Gut hastalığı gibi iltihaplı eklem hastalıklarının toplumda sıkça görüldüğünü ileten Can, hastalığın tedavisinde iltihapı azaltıcı ilaçlar kullanıldığı bilgisini de paylaştı.
ERKEKLERDE KADINLARA ORANLA 8 KAT DAHA FAZLA
Hastalığın erkeklerde ve 50 yaş üzerinde sık görüldüğünü belirten Can, "Kadınlarda östrojen hormunu gut hastalığından korur. Ancak menopozdan sonra bu avantaj ortadan kalkar ve kadınlarda bu dönemde gut görülme riski artar. Menopoz öncesinde kadın hastalarda gut özellikle alkol alımı, ilaç kullanımı, böbrek yetmezliği ve yüksek kolesterol gibi faktörlere bağlı olarak meydana gelir" ifadelerine yer verdi. Prof. Dr. Meryem Can erkeklerde gut hastalığının kadınlara göre 8 kat daha fazla görüldüğünün altını çizerek ekledi:
"Gut artışı; popülasyonun yaşının artması, diüretik ve düşük doz aspirin kullanımının yaygınlaşması, obezite, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, böbrek hastalığı, kardiyovasküler hastalıklar ve metabolik sendrom sıklığının artmasıyla paraleldir. Son olarak gutlu hastalarda depresyon ve diyabet çok fazla görülür."
Tedavi edilmemiş gut hastalığının kronik eklem hasarına yol açabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Meryem Can, ürik asit kristallerinin deri altında birikmesi anlamına gelen tofüslerin deri üzerinde kirli beyaz renkte şişlikler şeklinde görüldüğünü hatırlattı. Can, gutun tedavi edilmemesi halinde meydana gelebilecek durumları şu ifadelerle özetledi:
"Tofüslerin ortaya çıkması ürik asit yüksekliğine ve süresine bağlı. Klasik olarak tofüs yerleşim yerleri kulak kepçesidir. Bunun dışında deri kıvrımları, eller, ayaklar, dizler, aşil tendon ve dirseklerde görülebilir. Genellikle ağrısızdır. Büyürlerse kronik ağrıya neden olabilirler. Tofüsleri üzerinde deri açılırsa beyaz tebeşirimsi veya hamurumsu maddeler dışarı çıkabilir. Ayrıca eklemlerde hasar ve deformiteler yol açabilir. Aynı zamanda ürik asit kritalleri böbreklere çökerek taş oluşumuna ve nefrit oluşumuna sebep olabilir. Son olarak hastanın sık alevlenmeler yaşaması sosyal hayatında iş gücü kaybına yol açar."