Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - ABD’de yaşayan Beth Riehle, 35 yaşında sağlıklı bir kadındı. Ancak bir sabah başlayan baş ağrısı, zamanla dayanılmaz bir hâl aldı. Ağrı yalnızca başında kalmadı; kulağına, çenesine yayıldı. Hızla yorulmaya başlayan Beth’in dili de garip bir şekilde renk değiştirmeye başladı. İlk başta doktorlar çene kemiği ile kafatasını birleştiren temporomandibular eklem (TMJ) kaynaklı bir sorun olabileceğini düşündü. Ama gerçek çok daha karışıktı.
Mart 2024’te yapılan bir biyopsi sonucunda, Beth’in dilinde 4. evre skuamöz hücreli karsinom (yassı epitel hücreli kanser) tespit edildi. Oysa bu tür kanser, genellikle tütün kullanan, 65 yaş üstü erkeklerde görülüyordu ve Beth bu profile hiç uymuyordu.
Riehle, geçmek bilmeyen ağrılarına sonunda teşhis aldıktan sonra haftada beş gün olmak üzere 35 seans radyasyon tedavisi ve buna ek olarak yedi hafta boyunca haftada bir kez kemoterapi gördü. Ancak tedavinin bitmesinden tam iki ay sonra yeni bir semptom daha ortaya çıktı. Başındaki ağrıların aynısını bu kez boynunda hissediyordu. Yaşadığı süreci şu cümlelerle özetledi: "Alnımda ve boynumda korkunç, batıcı ağrılar hissetmeye başladım. Bunların radyasyona karşı gecikmiş reaksiyonlar olduğunu düşündüm." Ancak ne yazık ki onun düşündüğü gibi radyasyonun bir sonucu değildi. Kanserin yeniden nüksettiğini öğrenen genç kadının dilinin yüzde 80'ini 12 saat süren operasyonla alındı.
Dilinin bir kısmının alınmasından sonra eski yetilerini yeniden kazanmak için egzersizlere başlama konusunda sabırsızlanan Riehle'nin hayatında güzel şeyler de oluyordu. Genç kadın ameliyat olması gerektiğini öğrendiği gün, nişanlısı Donald tarafından evlenme teklifi almıştı. Ameliyat olacağı gün aldığı bu teklifi, "Hayatımın en kötü gününü aynı zamanda en unutulmaz günlerinden biri haline geldi" diyerek özetledi.
Riehle, ameliyat sonrası 30 seans daha radyasyon aldı. Kanserden kurtulmuştu ama hastalık vücuduna bir kere zarar vermişti. Çenesindeki gerginlik nedeniyle ağzını tam açmakta zorlanıyor ve ağzında ağrılı yaralar oluşuyor. Konuşma ve yutma yeteneğini geliştirmek için konuşma terapisine giden genç kadın daha net bir şekilde konuşabilmek için bir ağız protezi yaptırmayı düşünüyor. Bugün Beth konuşmayı ve yutmayı adeta sıfırdan öğreniyor. Peki bu genç yaşta bu kadar agresif bir kanserin nedeni neydi? Sorularımızı Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Murat Ulusan yanıtladı.
Prof. Dr. Ulusan’a göre, ağız ve orofarenks kanserleri hem yerleşim yerleri hem de karakterleri açısından birbirinden ayrılıyor:
“Ağız kanseri dediğimizde dudak, dilin ön kısmı, diş etleri, yanak içi ve damak gibi alanları kastederiz. Orofarenks ise dil kökü, bademcikler, yumuşak damak ve yutak arka duvarını kapsar. Her iki bölgede de en sık rastlanan kanser türü skuamöz hücreli karsinomdur.”
3 ÖNEMLİ FAKTÖR VAR
Beth Riehle vakasında uzmanlar bu kanser türünün tetikleyicilerinden birinin HPV virüsü olabileceğinin altını çizdi. Ancak Prof. Dr. Ulusan’a göre, HPV’nin ağız içi kanserlerinde doğrudan etkisi henüz bilimsel olarak netleşmiş değil. Prof. Dr. Murat Ulusan, bu iki bölgenin kanser oluşum sebebinin farklı olduğunu, ağız kanserlerinde özellikle de dudak kanserlerinde güneş radyasyonu ve sigarayla bir ilişki gözlemlenmekle birlikte diğer ağız içi kanserinde 3 faktörün öne çıktığını iletti: Sigara, alkol ve kötü ağız hijyeni. Prof. Dr. Murat Ulusan, HPV'nin ağız içi kanseriyle ilişkisi ve tedaviye etkisi bilimsel anlamda yeterince kanıtlanmadığına da dikkat çekti.
Kızlarının bir an önce eski sağlığına kavuşması için sabırsızlanan ailesi, onun tıbbi masrafları için bir kampanya başlattı. Riehle, sesini geri kazanmaya çalışırken aynı zamanda ağız kanseri konusunda farkındalık yaratmak için de çalışmalar yapıyor. Dil kanserine yakalanan gençlere destek sunan bir grupta kendi hastalık sürecini derinlemesine anlattığı videolar paylaşıyor. Riehle, "Benimle aynı ameliyatı geçiren kişiler beni bulup, temsil edilmeyen bir grup insana ses olmamı takdir ediyorlar" diyerek yaşadıklarını özetliyor.
Ağız içi kanserinin sebebinden çok kanser oluştuğunda bölgede görülen bir virüs olmasının daha olası olduğunu ileten Prof. Dr. Ulusan şu açıklamayı yaptı:
"Bunların dışında ailesel yatkınlık, ailede veya vücutta başka baş-boyun kanseri görülmesi riski artırmaktadır. Çürük veya kırık dişler tekrarlayan travma neticesinde özellikle dil kanserine yol açıyor."
Orafarenks kanserlerini ise son senelerde ikiye ayrılığını ileten uzman isim, "Bunlar HPV’ye bağlı kanserler ve HPV’ye bağlı olmayan kanserler. HPV’ye bağlı olmayan türde yine sigara ve alkol ön plandadır. Bu iki kanserin, biyolojik davranışı, mekanizması, epidemiolojisi ve tedavisi farklılık gösterir. HPV 16 ve 18 özellikle rol oynar. En sık dil kökü ve bademcikte görülür. Sebebi de o bölgedeki dokunun rahim ağzı gibi geçiş bölgesi olması ve virüsün yerleşmesine olanak vermesidir. HPV’ye bağlı kanserler virüsün toplum içinde hızla yayılması neticesinde giderek artıyor. Bu tür kanserler daha genç yaşlarda görülebilmektedir. HPV aşılamasının toplumda bu bölge kanserlerini de önleme anlamında önemine dikkat çekmek oldukça önemli" dedi.
Uzman ismin açıklamalarına göre ağız kanserleri erken dönemde fark edilebilir kanserlerdir. Özellikle yara, ağrı, kulağa vuran ağrı, kanama, boyunda şişlik, çene hareketinde kısıtlanma şeklinde şikayete yol açarken orafarenks kanserleri daha sinsi seyirli olabilir. Sigara kullanımına bağlı türde yine yara, ağrı, kilo kaybı, yutma güçlüğü ön plandayken HPV’ye bağlı tümörler genelde küçük olmakla birlikte erken dönemde boyunda şişlik (lenfatik sıçramaya bağlı) şeklinde ortaya çıkar.
'HPV VARSA OLUR 35 YAŞINDA KANSER OLUR '
Ağız ve orofaringeal kanserlerinin genelde 65 yaş üstü kişilerde görüldüğüne dair olan yaygın kanı karşısında Prof. Dr. Murat Ulusan, "HPV’ye bağlı kanserler erken yaşlarda 20'li, 30'lu yaşlarda bile görülebilir. Bunun dışındaki kanserlerin daha geç görülme sebebi, kanseri oluşturmak için gerekli genetik bozulma süresi uzundur. Bu yüzden daha çok 60'lı yaşlarda görülebilmekte ama burada kişinin kanserli hücreleri yok eden bağışıklık sistemlerinin etkisi unutulmamalı. Bu da bazı kişilerde daha erken görülmesini açıklayabilir" diye konuştu.
Son olarak gündelik alışkanlıklarımızda bazı değişiklikler yapmamız gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Murat Ulusan şu cümlelerle açıklamasını sonlandırdı:
"Sigara ve alkolden uzak durmak bu noktada çok önemli. Hem alkol hem de sigara kullanımı birlikte oldukça risk daha da artırıyor. Güneşten korunmak dudak kanserinde öne çıkıyor. HPV aşılaması ise orofarenks kanserinden korunmak için çok önemli. Bunun dışında doğal ve dengeli beslenme de vücudun bağışıklık sisteminin doğru çalışması için oldukça gerekli."
Ünlü oyuncu Nilsu Berfin Aktaş, son paylaşımıyla sevenlerini şaşırttı.