Aslında bu yazı, biraz öz eleştiri, biraz öğüt, biraz deneyim ve biraz da kaygı taşımakta. Ne söylemeye çalıştığımı yazıyı okudukça anlayacak, anladıkça içerisinde kendinizden bir parça bulacaksınız. Farkında olmadan hayatımızı isticar ettiğimiz sosyal medyaya, çocuklarımızı nasıl da “fon” yaptığımızı farkedince, “eyvahların” desibeli, patlatacak beyinlerimizi!
Efendim, kimi zaman kibar kibar, kimi zaman adabına uygun bir biçimde kimi zaman da klavye şövalyeleri gibi paylaşıp duruyoruz, mahremiyetimizde ne varsa sosyal medyada… özgürlük alanımız içerisinde, herhangi bir koşulla sınırlamıyoruz, zorlamıyoruz, düşünce ve davranışlarımızı özgürce yayımlıyoruz. Ha ben çok da kendimiz olduğumuzu düşünmüyorum, o ayrı! Orada başka bizler var. Sen, ben, o… kim varsa haber kaynağına düşen, gösterdiği şey var olanının kendisi değil çoğu zaman… Lakin konumuz bu değil aslında!
Evet eleştiriyorum, kendimi de eleştiriyorum! Ancak lafım işi şirazesinden çıkaracak kadar körleşmişlere, çocuklarının bedenlerini kendine fon yaparak çektirdiği fotoğrafları paylaşanlara. Açın interneti, onlarcasına rastlarsınız… Güya çocuğunu çekip koyuyor ancak başrolde kendisi! Amacı belli; "beğenilme duygusuyla, aldığı kalp sayısıyla tatmin olmak, tıklanma rekoru kırmak, en iyi anne, çocuğuyla ne kadar ilgili bir baba görüntüsü verebilmek..."
Oysa, kesinlikle vahdet içindeki çökmüşlüğünü yenmeye çalışmak… yoksa başka şeyle açıklayamıyorum, ileri derecede prodüksiyona varan teatral sahnelerle çekilen sahnelerde, çocukların yetenekleri ötesinde rollere sokularak zorla fotoğraf ve videoların paylaşılmalarını. Kimi anne babalar kendi bedenlerini siper ediyor, kimi direkt çocuğunu sosyal medyanın yalnızlığına itiyor ama; her ikisi de aynı finale götürüyor bizi; ileride bu pozlardan rahatsız olabilecek çocukların oluşması endişesi.
Ha, içinizde sen sanki farklısın diyenler olabilir, ama üzgünüm başta söylemiştim, bu yazı hem öz eleştiri hem de tavsiye içermektedir diye, o bakımdan lütfen okumaya devam edin, bakın nasıl ilginç tespitler de yapılmış.
Yurt dışında bir çok ülkede üzerinde araştırmalar yapılan bir konu var; “sürekli bir şeyleri paylaşan aile büyükleri” anlamına gelen “Sharenting” için ciddi uyarılar yapılıyor. Bi’kere, çocukların bedenleri üzerinden kendi reklamını yapan anne ve babalar çok ciddi eleştiriliyor ama ortada ciddi güvenlik ve psikolojik sorunlar da var. Uzmanlar diyorlar ki, çocuklarınız küçükken paylaştıklarınız üzerinden bir fikre sahip olamasalar bile, ergenlikten sonra bedenlerinin mahremiyetini farkedip size düşmanca tavırlar sergileyebilirler. Tabi ya düşünsenize, küçükken Mehr-i muhabbet içinde olduğunuz yavrunuzun en saf hali, belki ilerde onun utanmasına neden olacak! Size öfkelenecek, çatışma yaşamanıza neden olacak. Kısacası hem ihmal hem de mahremiyetin ihlali ile karşı karşıya gelebiliriz bayanlar baylar. Bence çok önemli. Bu bir… İkincisi; çocukların oynadığı parkın, okulun, devamlı gittiği mekanların bilgisini içeren paylaşımlar, çocuğun güvenliğini de tehdit edebilir. Uzmanlar en çok bu iki konu üzerinde dursalar da; benim dikkatimi çeken başka bir konu daha var.
Tüm mahremiyetini kendi isteğiyle malamat eden ebeveynlerin paylaştıkları çocuklarının fotoğrafları, ilerde mahkemelik bile olabilir. Hepimizin çocuklarının isimlerine açılmış sosyal hesapları şimdiden hazır değil mi? Elbette ki hazır… Sosyal medya kötü bir mecra değil, bilakis sayısız önemli unsuru söz konusu. Ancak yukarda saydığım nedenlerden ötürü, dipsiz bir kuyuya düşmemek için paylaşımlara dikkat etmek, ucuz ve kalitesiz reklam için pervasızca davranmamak gerekir.
Sosyal medyamla mutlu olan ben, her şeyden önce bir anne olarak bundan böyle bunlara çok dikkat edeceğim sanırım.
Nazar değmesinden endişe ettiğimiz, mahi gözlere engel olabilmek için çocuklarımızın fotoğrafları üzerine 3 kulhu 1 elham, yetmezse üzerine felak nas okuyarak paylaştığımız o fotoğraflar var ya o fotoğraflar… Belki nazar değmesini yeğlememize neden olacak kadar ciddiye alınması gereken konulara gebe!
Benden söylemesi…
Sevgiler…
Ayşen Çatak Yalman