20.10.2024 - 07:14 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Himalayalar'ın Mahalangur Himal alt bölgesinde Çin-Nepal sınırında yer alan dünyanın en yüksek dağı olan Everest Dağı zorlu şartlara sahiptir. Bugüne dek birçok kişi Everest'in zirvesine yolculuğa çıktı ancak çoğu hikaye hüsranla sonuçlandı. 1924 yılında George Mallory ve Sandy Irvine isimli iki dağcının hikâyesi de bunlardan biri. Zirveye tırmanmaya çalışırken kaybolan iki dağcıdan Mallory’nin cesedi 1999 yılında Everest’in kuzey yamacında, zirvenin 600 metre aşağısında bulundu ancak Irvine’in cansız bedenine dair hiçbir kanıt bulunamadı. Tâ ki bu yıla kadar. National Geographic belgesel ekibinin tesadüfen rastladığı bir parça bambaşka bir gerçeğin kapısını aralamış olabilir miydi?
KAYIP MI OLDULAR YOKSA ÖLDÜLER Mİ?
Her şey 100 yıl önce başladı. Maceraperest iki tırmanıcı George Mallory ve Sandy Irvine 1924 yılında Everest'in zirvesini hedefledi. Başarabileceklerine dair inançları tam olsa da ne yazık ki hedefe ulaşamadılar. Everest'in Kuzeydoğu sırtına tırmanmak için İngiliz keşif gezisine katılan iki adam, en son 8 Haziran 1924'te zirveye doğru ilerlerken görüldü ve bir daha asla onlardan haber alınamadı. Kaybolduklarının haberinin gelmesinin ardından kimse öldüklerine inanamadı çünkü hayatlarını kaybettiklerine dair hiçbir belirti yoktu. Fakat aylar sonra iki dağcının hayatta olduğuna dair hiçbir belirti olmayınca öldüklerine karar verildi.
1999 yılına kadar iki dağcıya dair herhangi bir ize rastlanmadı. Ancak o yıl Mallory'nin cansız bedenine ait kalıntılar bulundu. Mallory'nin, düşmeye işaret edebilecek derin ip izleriyle dolu cesedinin keşfi, ölümlerinin koşulları hakkında bazı soruları yanıtlasa da, diğer pek çok soruyu cevapsız bıraktı. Peki neden Sandy Irvine'e dair hiçbir kalıntı yoktu? Cevapsız kalmış yüzlerce soru birbiri ardınca sıralanırken olayın üzerinden 100 yıl geçttikten sonra, bu yıl Andrew Comyn Sandy Irvine'e dair beklenmedik bir gelişme yaşandı.
DAĞCILIĞIN EN BÜYÜK GİZEMİ
Geçtiğimiz ay, National Geographic belgeseli çeken dağcı film ekibi eriyen bir buz kütlesinin ortaya çıkardığı korunmuş bir bota rastladı. Botun içinde bir ayak vardı ve ayağa sarılı da bir çorap. Bu çorabın üzerindeki etikette ise 'AC Irvine' yazılıydı. Botu bulanlar, sahibinin 1924 yılında kaybolan Sandy Irvine'e ait olduğunu düşündü. Film ekibinin bulduğu bu şey dağcılığın en büyük gizemlerinden birinin çözülmesine yardımcı olabilirdi.
Everest’in kuzey yüzünün altındaki bir buzulda, Mallory’nin cesedinden daha düşük bir irtifada çıkan bu bottaki ayağın Irvine'e ait olduğunun kanıtlanması için incelendi ve ayak Everest’in kuzey tarafındaki tırmanış rotalarından sorumlu olan Çin Tibet Dağcılık Derneği’nde koruma altına alındı. Irvine'in bedeninden ayrılmış bir bu parça iki dağcının o dağda neler yaşadığına dair başka tartışmaların açılmasına sebep oldu.
National Geographic’e konuşan dağcı ve film yönetmeni Jimmy Chin o anları ise şu sözlerle anlattı: "Çorabı kaldırdım ve üzerinde ‘AC Irvine’ yazan kırmızı bir etiket vardı. Hepimiz kelimenin tam anlamıyla daireler çizerek koşuşturduk."
ZİRVEYE ULAŞIP DÖNÜŞ YOLUNDA ÖLMÜŞ OLABİLİRLER
Bulunan ayağın ardından ortaya atılan iddialardan en güçlü olanı Mallory ve Irvine'in zirveye ulaşmış ve dönüşte hayatlarını kaybetmiş olabilecekleri yönündeydi. 1999 yılında cansız bedeni bulunan Mallory'nin yanında eşiyle olan fotoğrafı vardı ve hedefi dağın zirvesine bu fotoğrafı bırakmaktı. Ancak Mallory'nin cesedinde bahsedilen fotoğraftan tek bir parça bulunamamıştı. Öyleyse iki dağcı veya ikisinden biri dağın zirvesine çıkmış olabilir miydi?
O günlerde de bu soru tartışılmıştı fakat sorunun cevabı da Irvine'in fotoğraf makinesinde gizliydi. Eğer Irvine bulunmuş olsaydı fotoğraf makinesi incelenecek ve zirveye çıkmayı başarıp başarmadıkları görülecekti. Bırakın fotoğraf makinesini tam 100 yıldır Irvine dair tek bir iz bile yoktu. İşte film ekibi tarafından tesadüfen bulunan ayak bu yüzden çok önemliydi. Irvine'e dair başka izler bulunabilirse birçok sorunun da cevabına ulaşılabilecekti. Bu şu anlama geliyordu: "Eğer Mallory ve Irvine, zirveye ulaştıktan sonra hayatlarını kaybettilerse dağcılık tarihi yeniden yazılabilir."
'OLAĞANÜSTÜ BİR ANDI'
İki arkadaşın trajik bir şekilde sonlanan hikayesi onların yakınları için de oldukça önemliydi. Mallory ve Irvine'i hiç tanımamış torunları onların hikâyeleriyle büyümüştü. Sandy Irvine'e ait ayağının bulunmasının ardından Irvine'in büyük yeğeni ve biyografi yazarı Julie Summers şöyle dedi:
"Babam bize Everest'teki Sandy Amca'nın gizemini anlattığında Y yaşımdaydım ve o zamandan beri bu hikâyeyle yaşadım. Hikâye, dağcılar 1999'da George Mallory'nin cesedini bulduklarında daha da gerçek oldu ve Sandy'nin cesedinin bir sonraki keşfedilecek kişi olup olmayacağını hep merak ettim. Bu keşiften çeyrek asır sonra, yeni bir şey bulunmasının son derece düşük bir ihtimal olduğu görülüyordu. Jimmy bana botun içindeki çorabın üzerindeki etikette AC Irvine adını gördüğünü söylediğinde, kendimi gözyaşlarına boğulmuş halde buldum. Olağanüstü ve dokunaklı bir andı ve öyle olmaya devam edecek."
Tam 100 yıl sonra 1924 yılında kaybolan bu iki dağcıya dair yeni gelişmelerin yaşanması onların son anlarında ve daha öncesinde neler yaşadığını ortaya çıkarabilir. Bir film ekibi tarafından tesadüfen bulunan bot çok fazla şey anlatıyor olabilir. Uzmanlar ve iki dağcının ailesi konunun peşini bırakmama konusunda oldukça kararlı.