02.10.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜLKÜ
ÖZLEM ÜLKÜ- Hayatın içinde doğal bir süreç olan yaş alma birçok kavram gibi değişime uğradı. 2000’lerdeki anlam ile bugünlerdeki artık çok farklı. Dünya Sağlık Örgütü, 65 yaş üzerini “yaşlı” olarak kabul ediyor. Ancak yaşlılığı, tek bir hayat evresi olarak ele almak doğru değil. Uluslararası düzeyde artık, 65-74 yaş arası için “erken yaşlılık, 75-84 yaş arası için “yaşlılık” ve 85 yaş sonrası için “ileri yaşlılık” tanımlarının kullanılması kabul görüyor.
“Ageism” yani yaş ayrımcılığı son dönemde yansımalarıyla karşımıza çıkıyor. Otobüs duraklarında, banka kuyruklarında, hastane sıralarında ve dijitalleşmeye birlikte sosyal medyada... Öte yandan bu ayrımcılıklara karşı çok sayıda proje de hayata geçiriliyor. 65 + Yaşlı Hakları Derneği’nin “65+ İçin Dijital Kapsayıcılık Projesi” de bunlardan biri. Peki başka neler yapılıyor, yapılmalı? 65+ Yaşlı Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ferhat Boratav’a sorduk.
*Dün Dünya Yaşlılar Günü’ydü. Dünyayla birlikte Türkiye’de de yaşlı nüfus oranında artış var. Bunun sonuçları neler olacak?
Türkiye yüzde 9.74’lük oranıyla halen birçok ülkeden daha düşük bir yaşlı nüfusa sahip. Ancak yaşlı nüfus eşiği kabul edilen yüzde 14’lük orana önümüzdeki 15 yıl içinde ulaşması bekleniyor. Yani, başka ülkelerin 80-100 yıl içinde geçirdikleri yaşlanma sürecini biz 15 yılda tamamlayacağız. Ayrıca Türkiye, bölgesel olarak farklı hızda ve biçimde yaşlanıyor. Yerleşim birimlerinin yarısı yüzde14’lük eşiği geçmiş durumda. Bu bir “demografik deprem” aslında.
Yaşlı nüfusumuzun artışı ortaya pek çok sorun çıkarıyor, farklı kurumlar farklı araçlarla müdahale etmeye çalışıyor. Yaşlı hizmetlerinin, muhtaçlıkların giderilmesi ve hayır işi olmadığını, hak temelli ele alınması gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor. Ve en önemlisi artık “genç nüfusa sahibiz” diye düşünme kolaycılığından kurtulmamız gerek.
*Yaş ayrımcılığıyla ilgili neler söyleyebiliriz?
Yaşçılık, yani yaş temelli ön yargılar, ayrımcılığa varan tavır ve davranış biçimleri ve dışlama Türkiye’de ne yazık ki, yüzeyin hemen altında varolan ve vesile bulduğunda hemen başını çıkaran bir olgu. Otobüs durağında, banka kuyruğunda, hastane sırasında hemen kendini belli ediyor. Hele sosyal medyada neredeyse nefret söylemine varan ifadeler görüyoruz...
*Yaşlı hakları konusunda son dönemde yapılan çalışmalar neler?
Anayasamızın 10’uncu maddesi yaşlılar da dahil kırılgan gruplar için pozitif ayrımcılığı yalnızca kabul etmekle kalmıyor, bunun da ötesinde devleti bu ilkeyi yaşama geçirmekle de yükümlü kılıyor. Pek çok yasa ve yönetmelikte ve bunlara bağlı düzenlemelerde yaşlılık, engellilikle birlikte ele alınmakta. Önerimiz, bu yaklaşımın en tepeden, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan başlayarak düzeltilmesidir. 65+ Yaşlı Hakları Derneği olarak hedefimiz bütüncül bir “Yaşlı Dostu Toplum” yaklaşımını hayata geçirmek. TBMM Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu’nda tespit, görüş ve önerilerimizi anlattık. Şimdi Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yürüttüğü 12. Kalkınma Planı çalışmaları çerçevesinde Aktif Yaşlanma Özel İhtisas Komisyonu kurulmuş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Belediyeleri Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği “Yaşlı Dostu Kent Ağı” kavramı temelinde bir araya gelmeye çağırıyoruz. 65+ Yaşlı Hakları Derneği olarak dijital kapsayıcılık eğitimleri verdik. Türkiye genelinde 800, Yunanistan’da ise 160 yaşlıya ulaşılan projede “65+Akademi” platformunu kurduk. İnternet ortamında canlı verilen eğitimlere ek eğitim videoları hazırlandı. Bu proje kapsamında teknolojinin finansal konularda güvenli kullanımı için hazırlanan eğitim içeriklerini takiben finansal okur yazarlık eğitimleri de başlayacak.
Sorun yumağına karşı öneriler
* Kadın yaşlılar, yoksul yaşlılar ve yalnız yaşlılar en öncelikli kesimler olmalı. Toplumsal destek uygulamalarında, aile içinde yaşasa bile yaşlının özerk bir birey olduğu dikkate alınmalı.
*Yerel yönetimler yaşlı hizmetlerini mümkün olduğunca tek elde toplamalı, gerontologlar, sosyal hizmet uzmanları, yaşlı bakım teknisyenleri gibi uzman personel istihdam edilmeli.
*Yerel yönetimler, mahalle temelinde, yaşlıların sosyalleşebileceği, gündüz yaşam merkezleri yaratmalı.
*Yaşlı nüfusun ihtiyaç duyacağı uzun dönemli bakım hizmetleri (UDB) şu anda ülkemizde neredeyse bütünüyle aile içinde, ücretsiz ev emeği olarak ya da kayıt dışı sektör koşullarında, çoğunlukla göçmen kadınların oluşturduğu işgücü tarafından sağlanıyor. Daha sağlıklı sürdürülebilmesi için, ülke gerçeklerine uygun bir model oluşturmak, finansman sorununa çözüm için UDB sigortası, “tersine ipotek/mortgage” gibi yaratıcı çözümler yaratmak gerekiyor.
*Başta çalışma hayatı ve kamu hizmetlerinden yararlanmada yaş ayrımcılığını açıkça dışlayan, suistimal, taciz, şiddet gibi suç olaylarında mağdur olan yaşlıyı özellikle koruyan ve kollayan, vesayet uygulamasında toptan özerklik ve hak kaybına alternatif olacak, bütünlüklü bir yaşlılık hukuku oluşturmalıyız. Çocuk mahkemeleri gibi, yaşlı mahkemelerinin de hayata geçirilmesini öneriyoruz.
*Yaşlıların kullandığı mekânlar, yaşlılıkla birlikte zayıflayan fizikî, zihinsel ve bilişsel fonksiyonlar dikkate alınarak planlanmalı.
Dijital yetkinlik eğitimleri
Antalya cityLAB koordinasyonu ve Muratpaşa Belediyesi iş birliğince Senex Dernek tarafından yürütülen Dijital Yetkinlik Eğitimleri 7 hafta sürecek. 3. dönemin içinde olan eğitimler, Fener Yaşlı Evi’nde yapılıyor. Eğitim sonunda yaşlılar internet kullanmayı öğreniyor, merkezi ve yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlere (e-devlet, e-nabız, MHRS vb.) kendileri erişebiliyorlar. Dijital platformlarda finansal işlemlerini güvenle gerçekleştiriyorlar.
Dijital adaptasyon projesi
Yeditepe Üniversitesi, üçüncü kez 65 yaş üzerine yönelik ‘e-adaptasyon dijital okuryazarlık projesi’ düzenliyor. Ataşehir Belediyesi kent konseyine bağlı yaşlı yaşam merkezi ile ortak yürütülecek projenin 3. etabı ekim ayının ikinci haftası başlıyor. 65 yaş üzeri 30 öğrencinin yer aldığı eğitimler, 10 hafta üniversite kampüsünde gerçekleştirilecek.