PazarKöşe bucak caz olacak

Köşe bucak caz olacak

14.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Akbank Caz Festivali her yıl bir sloganı şiar edinir. Bu yılki "Köşe Bucak Caz". Üstelik caz lafını duyunca "köşe bucak kaçacak" yer arayanların çoğunlukta olduğu bir ülkede!

Köşe bucak caz olacak

MÜZİK Caz lafını duyunca "köşe bucak kaçacak" yer arayanların ezici çoğunlukta olduğu bir mahşerde, müzik festivali adına tüm sancağı "köşe bucak caz"a çevirme ütopyasını taşıyanlar, yukarıda sayılan vasıf ve özelliklerin en yücesine sahiptir. Bu festival 17 yıldan bu yana yapılagelmekte olan Akbank Caz Festivali'dir. Festivaller de yeryüzünde yaşayan diğer canlılara benzer. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler gibi; uzunu vardır, kısası vardır. Şişmanı vardır, zayıfı vardır. Onurlusu, kişiliklisi, haysiyetlisi; onursuzu, kişiliksizi, haysiyetsizi vardır. Var da vardır. Bir canlıda neler görebiliyorsanız, bir bedende neler yaşayabiliyorsanız, bir festivalde hepsi vardır ya da hiçbiri yoktur. Festivalimiz her yıl bir başka sloganı şiar edindiği üzere, bu yıl da 17 Ekim ile 1 Kasım arasında "Köşe Bucak Caz" iyimserliğiyle hikmeti sualsiz isimleri hayatımıza sokuyor. Hararetle tavsiye olunanları başa alalım ve öncelikle çok hüviyetli Amerikalı saksofon virtüözü Archie Shepp diyelim. Bu festivalden sürekli sürpriz görmeye kendini alıştırmış, hatta giderek birazcık şımarmış dinleyiciler için bile, Archie Shepp adı her türden beklentiyi ziyadesiyle karşılayacak kadar kuvvetli.Usta fusion gitarcısı Terje Rypdal, trompetçi Palle Mikkelborg ve arpçi Helen Davies'ten oluşan üçlü, Kuzey Cazı düşkünleri için festival broşüründe en parlayan sayfa. Taşıdıkları taze soluk ve ezber bozan anlayışları nedeniyle diğer kaçırılmaması gereken isimler arasında mühim Japon ekibi Soil&Pimp Sessions, sıra dışı Rus üçlüsü Moscow Art Trio, Detroit'li siyah mahalle çocuğu Amp Fiddler, İsrail'in ses heybesi tıka basa doldurulmuş topluluğu Third World Love, modern caz emektarı Phil Woods, çılgın iki Meksikalıdan oluşan A Hawk and a Hacksaw, halk müziğini caza taşıyan Renaud Garcia-Fons&Arcoluz, azgın performans canavarları Charles Gayle, William Parker, Rashied Ali üçlüsü, elektronik mimikli Tortured Soul göze çarpıyor. Kaçırılmayacak isimler Kronik ihmallerimizden biri de, gözlerimizi kamaştıran müzisyenler arasında bizim yerli değerlerimizi seçemememiz olur bu aydınlık sahnede. Nispeten daha sık bir yerlerde dinleme fırsatına sahip olduğumuz isimleri yoğunluk nedeniyle savsaklayalım. Sorun değil, kendileri de anlayışla karşılar. Ancak derman bulursak Murat Öztürk, Gevende, DANdadaDAN, Dinamik ve Song Dreaming 2'yu izleyelim. Yerli değerleri unutmayın Festivalin tadilat görmesi gereken kısımlarının başında ise mekanları geliyor. Aya İrini, Cemal Reşit Rey, Babylon, Q Jazz, Kemer Golf&Country Club, garajistanbul, Akbank Sanat gibi mekanlar arasında uzaklığı, ses-sahne olumsuzlukları ve imajı yüzünden katılımı düşürecek olanlar var. Festival mekanlar açısından önümüzdeki yıl biraz daha yaratıcı olmalı. Mekanlar açısından biraz daha yaratıcı olunmalı Dire Straits'in doğurgan faresi Mark Knopfler, albüm üzerine albüm çıkarıyor. Ara sürprizlerden sonra yaptığı son çalışması "Kill To Get Crimson"da, yine rock, folk ve pop arasında bir yerde duran tipik sound'una geri dönüyor maharetli gitarcı. İtiraf etmeli; parçaları öyle ahım şahım olmasa da, alıp bambaşka alemlere kanat taktırmasa da gitarının tınısı hâlâ eşsiz. Ön planda kısa, sıradan hikayeler anlatan bir ruh hali var. "We Can Get Wild"da müzik yapmak isteyen gençler, "Secondary Waltz"da dans etmeyi beceremeyen bir boksör, "Punish The Monkey"de müdürünün yerine cezalandırılan bir memur gibi. Hikayenin neresinde kalmıştık? Nada adlı projesiyle Türkçe vokalli elektronik parçalar söyleyen Selen Hünerli, yıllarca Şivan Perwer ile Avrupa'yı turlayan Hakan Vreskala ve Portecho'nun başarılı sol kanat oyuncusu, duygusal minimal tınıların genç ustası gitarcı Deniz Cuylan. Bir de canlı elektronik sesleriyle misafirlik eden Ali Rıza Şahenk. Yan yana gelerek hayat verdikleri projeleri Norrda, adının ilk hecesinden kendini ele verdiği üzere kuzeyin melankolik havasında kendini buluyor. Ama daha ziyade doğunun deruni tınılarıyla zenginlik kazanıyor. Topluluğun ilk albümü "Infinite Face"e kulak vermek için neden çok. Sadece Selen'in büyüleyici güzellikteki sesi için bile dinlenir. Sadece enstrümantal olsa da değerini yitirmez. Türündeki en başarılı girişim. Tam puan. Melankolik ve deruni Güzellik yapmayı kitap alanında sürdüren, müzik kütüphanemizin namusunu kurtaran Pan Yayıncılık, bir de müzik CD'si çıkardı: Solist Hülya Aras, basçı Tuğrul Bayrak, solo gitarcı Devrim Özonur, gitar ve üflemelilerde şarkıların söz ve müzik yükünü çeken Fuat Oburoğlu'nun; Durup Dururken adıyla iki yıl içinde kaydettiği şarkılardan oluşan "Yeryüzüne Merdiven" albümü. Bu memlekette yaşayanları dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan bizden gören sözleriyle, coğrafyaların ses zenginliklerini notalara döken şarkılarıyla, hüzne sarmalanmış umutlu bir akşam rüzgarı gibi esiyor Durup Dururken'in müziği. Yeni Türkü'nün ilk döneminden sonra yitirdiği ruh halini arayıp bulanların, sahiplenenlerin yüreği var albümün içinde. El yapımı tahta merdiven