Pazarİnsanlığın kaderini değiştiren buluş 25 yaşında

İnsanlığın kaderini değiştiren buluş 25 yaşında

03.01.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bulunduğumuz çağın şüphesiz en önemli icadı, kısa adıyla www olarak bilinen, world wide web. Geçtiğimiz hafta, Tim-Berners Lee’nin “icat ettiği” dünyanın ilk web sayfası 25’inci yaşına girdi. Web’in kilometre taşlarını derledik...

İnsanlığın kaderini değiştiren buluş 25 yaşında

Her mucidin hayali, insanlığın kaderini değiştirecek bir şey icat etmektir. Mucitliğin doğasında yatan bu arzuyu bilim insanlarının hemen hemen hepsi kalplerinin bir yerlerinde taşır. Yüz hatta yüzyıllar önceki buluşlarıyla geleceğin inşa edilmesini sağlayan Arşimed, Da Vinci, Galileo, Pasteur, Edison, Tesla, Graham Bell, Ford gibi mucitlerin insanüstü çabaları sayesinde bugünkü konforlu hayatımızın tadını çıkarıyoruz.

Haberin Devamı

Şimdi, bir an için kendinizi bir mucidin yerine koyun ve öyle bir buluş yaptığınızı hayal edin ki endüstrilerin, konforun, tıbbın ötesine geçsin. Öyle bir buluş yapın ki insanlığın yaşayış tarzını, kültürünü, sosyalleşme, eğlenme, eş bulma biçimini, para kazanma yollarını ve öğrenme anlayışını baştan aşağı değiştirsin. Üstelik gerektiğinde milyonlarca insanı bir araya toplayabilecek, bir sefalete son verebilecek ya da bir düzeni alaşağı edebilecek kudrete sahip olsun.

E-posta gönderen ilk lider

İşte bulunduğumuz çağın şüphesiz bu en önemli icadı, kısa adıyla www olarak bilinen, world wide web. Kendinizi yerine koyduğunuz mucit ise Sir Tim-Berners Lee. Geçtiğimiz hafta, Tim-Berners Lee’nin “icat ettiği” dünyanın ilk web sayfası 25’inci yaşına girdi. İsviçre’deki CERN laboratuvarlarında yayına alınan bu web sayfasının içeriği, akademik dokümanlara tüm dünyadan ulaşılmasını sağlayacak W3 kod adlı bu sistemin nasıl kullanılacağını anlatıyordu. Aynı zamanda isteyenlerin kendi web sayfasını nasıl yapabileceğini de tarif ediyordu.

Haberin Devamı

1990’da ortaya çıkan world wide web (W3), her şeyin başı değildi. İnternet ve e-posta, W3’ten çok daha önce doğmuştu. Bilgisayarlar arası bir ağ kurma fikri, ABD Savunma Bakanlığı’nın talebiyle gündeme geldi ve 1969’da ARPANET kuruldu. 1971’de Roy Tomlinson, kendi geliştirdiği yazılımla dünyanın ilk e-postasını 1 metre uzaktaki bilgisayara kablo bağlantısıyla gönderdi. E-posta adresinde kullanıcıyı ve sunucuyu ayırmak için arada “@” işaretinin yer almasını uygun görmüştü.

Kraliçe II. Elizabeth, 1976’da e-posta gönderen ilk dünya lideri oldu. İnternet yazışmalarında ilk gülücük, 1982 yılında Scott Fahlman tarafından kullanıldı. Fahlman, şaka yollu e-postaların akademik yazışmalardan ayrışması için başlığında “:-)” yer alması fikrini önermişti. Aynı yıl “internet” kelimesi ortaya çıktı. İki yıl sonra ilk Apple Macintosh ve 1985’te Windows 1.0 piyasaya sürüldü. Dünyada iletişim devrimi başlatacak olan W3’ten bir yıl önce, internetin atası ARPANET tarihe gömüldü. O tarihte internet host’larının sayısı 100 bini geçmişti. Bugün, internetteki web sitesi sayısı,

Haberin Devamı

970 milyon civarında. 2016 ortalarında

1 milyarı bulacağı öngörülüyor.

Nereden nereye geldik?

Hayatımızın her yerine yerleşen, elimiz, ayağımız, kalbimiz olan bu sıradışı icadın doğum günü hatrına, web’in kilometre taşlarını derledik. Bakın 25 yılda nereden nereye gelmişiz:

1990 İlk web sayfası, Tim-Berners Lee tarafından yayına alındı.

1993 İlk arama motoru W3 Catalog, endeksli sayfaları arayıp bulmaya başladı. Hemen ardından Aliweb adlı arama motoru açıldı.

1994 Web’in para kazandırmaya başladığı yıl. Yahoo! ve Amazon.com kuruldu. Aynı yıl dünyanın ilk online satış işlemi netmarket.com’da gerçekleşti. Dünyanın ilk web banner’ı da en az şimdikiler kadar ucuz bir yöntemle kendisine tıklatmaya başladı.

1995 e-Bay’de ilk ürün satıldı. Satılan ürünse ikinci el kırık ve çalışmayan bir lazerdi.

1996 Hotmail kuruldu ve dans eden bebek, internetin ilk viral videosu oldu.

1998 Google kuruldu. Stanford’da okuyan iki “nerd” öğrenci Larry Page ve Sergey Brin, yepyeni bir arama algoritmasıyla internet tarihini değiştireceklerine inanıyorlardı.

Haberin Devamı

2001 Wikipedia dinozor ansiklopedilerin tepesine inen göktaşı gibi dünyaya geldi.

2002 İlk sosyal medya ağı Friendster kuruldu. Facebook’a biraz benziyordu fakat daha ilkeldi. Yine de ortam iyiydi.

2003 Skype, LinkedIn, MySpace ve WordPress’in kurulmasıyla internet bağımlılık haline gelmeye başladı.

2004 Dünyanın en büyük sosyal ağının adı ilk kurulduğunda The Facebook’tu.

Fotoğraf değer kazandı

2005 YouTube yayına başladı. Televizyonun içini bir huzursuzluk kapladı.

2006 Twitter ilk kurulduğunda, çoğu insan “Her an ne yaptığımı niye paylaşayım ki?” diye düşünmüştü.

2007 Estonya genel seçime online ortamda giden ilk ülke oldu.

2010 Video heyecanı yatıştı, fotoğraf yeniden değer kazandı. Pinterest ve Instagram kuruldu.

2011 Ortadoğu’da başlayan ayaklanmalarda Twitter ve Facebook’un büyük etkisi oldu.

2013 Edward Snowden devletin mahremiyete müdahale planlarını medyaya ifşa ederek internet çağının ilk büyük halk kahramanı oldu.

Haberin Devamı

2015 İnternet sektörü öylesine büyüdü ki; teknoloji devlerine dünyayı kurtarma planı yapma ve bir yenilenebilir enerji devrimi başlatacak gücü verdi.

Milliyet

Sir unvanıyla anılan Tim-Berners Lee ilk web sayfasının önünde.

Milliyet

Kraliçe II. Elizabeth, 1976’da e-posta gönderen ilk lider oldu.

1 gram DNA bütün interneti saklayabilir
Yakın zamanda yapılan bir keşif, DNA’yı hafıza kartı olarak kullanma imkanı vâdediyor. 2012’de 1 megabyte veri, bir DNA molekülüne yazılıp geri okunabilmişti. Tek sorun veriyi bozulmadan saklayabilmekti. Yeni araştırmalar sonucunda, bu verinin DNA üzerinde bozulmadan korunabileceği keşfedildi. DNA’nın A, C, T ve G nükleoid’lerinden oluşan kendine has bir bilgi saklama dili var, bilgisayarlardaki 0 ve 1 sistemine benziyor. Bu mantıkla 1 gram DNA’nın içinde 445 exabyte veri saklanabiliyor. Bu da Facebook’un tamamından Google’daki her şeye kadar, tüm internet sunucularındaki toplam veriden fazlasına denk geliyor. Teknolojimizin geldiği yerle övündüğümüz günlerde yapılan bu buluş fazlasıyla manidar; bize doğanın teknolojisi karşısında gerçekten sadece bir nokta büyüklüğünde olduğumuzu hatırlatıyor.