Güzelliğin simgesi ‘aşırı zayıflık’ değil!

Diyetisyen Feride Ağır - Diyetisyen denildiğinde aklınıza ilk ne geliyor? Tahmin edeyim zayıflatan, sadece şişmanların başvurduğu ve sadece zayıflama diyetleri planlayan kişi silueti beliriyor hepinizin zihninde değil mi? 

Haksız da sayılmazsınız aslında çünkü mesleğimiz sadece zayıflama ile eşleştirildiği ve çoğumuz zayıflama kürleri paylaştığımız için, 3 günde 5 kilo listeleri paylaşıldığından halkın büyük çoğunluğunun mesleğimizi böyle tanıması çok normal. 

Peki, doğrusu nedir? Tüm dünya ve Türkiye’de beslenme ve diyet uzmanları birer koruyucu sağlık çalışanıdır. Beslenme yolu ile birçok hastalığın tedavisine veya önlenmesine yardımcı olan otoritelerdir. Bugün sizlerle meslek etiğimize uygun olarak bir beslenme uzmanının söylemesi gerekenleri konuşacağız. Bir soru ile başlayalım... 

Güzellik = Zayıflık mıdır? 

Bu soruya kadınların çoğu “Evet” cevabını verecek çünkü uzun yıllardır medya bize bunu aşılıyor. 2000’li yılların başını hatırlayın. Sunucular ve mankenlerin kemikleri sayılırdı zayıflıktan. Genç kızlar düşük belli pantolonlar ile göbekleri sırtlarına yapışmış bir şekilde, suratları çökmüş cılız bedenlerle en zayıf ve en güzel olmak için yarışırlardı. Sonra sağlık otoriterleri duruma el koydu ve bu denli zayıflığın sağlıklı olmadığını tüm mecralarda anlatmaya başladılar. 

Hatta çok zayıf, aşırı zayıf mankenlere iş verilmemeye kadar gitti olay ve az da olsa bir nebze daha kilolu 34 bedeni tam dolduran manken ve sanatçılar ortaya çıkmaya başladı ama zayıflık= güzellik algısı yine de değişmedi. 

Türk kadını 38 bedene uygun 

Her toplumun kendine özgü bir DNA yapısı ve yaradılışı vardır ki Türk kadını hafif toplu, 38 beden ölçülerinde kalçası ve göğüsleri nispeten büyük olarak karşımıza çıkıyor tarihsel yolculukta. Çin ve Japon gibi ırklar ise daha cılız, narin, incecikler. Arap ülkeleri, Brezilya, Arjantin gibi Ortadoğu ve Güney Amerika ülkelerinde doğan kadınların genetikleri ise Türklere oranla çok daha iri yapılıdırlar. Şimdi her biri farklı coğrafya, farklı beslenme alışkanlıkları, farklı genetik yapıya sahip tüm kadınları aynı beden ölçüsüne sığdırmaya çalışmak sizce ne kadar doğru ve mantıklı? 

Herkes sarışın ve mavi gözlü olamayacağı gibi herkes 34 veya 36 beden de olamaz hatta olmamalıdır. Türk kadınlarının beden ölçüsü 38 bedene uygundur. Biraz daha ince olmak istiyorum derseniz 36 beden olabilirsiniz ancak 34 bedeni takıntı hâline getirirseniz muhtemelen aç kalmanız gerekecek. Çünkü genleriniz, yaradılışınız olması gereken yağ oranınız direnecek ve siz bu beden ölçüsüne ulaşmak için “aç yaşamak zorunda kalacaksınız”. Bu sözlerimi genele göre söylüyorum bu arada. 

Çünkü ne kadar yerse yesin kilo almayan, alamayanlar da var; onlar bu kıstas dışındalar. 

Organ yetmezliğine neden olabilir 

Geçtiğimiz günlerde magazin camiasının yakından tanıdığı bir ismin aşırı zayıflık takıntısı olarak da bilinen anoreksiya nervoza tanısı alarak organ yetmezliği sebebiyle hastanede tedavi altına alınması kadına biçilen sıfır beden algısının nelere sebep olabileceğinin en açık göstergesidir. 

Yeni doğum yapan ünlü simaları bile göbeği var diyerek linçleyenler, kadınların loğusalığını fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı geçirmelerini engellemekle birlikte toplumu da sağlıksız ve bilinçsizce yönlendirmektedirler. Sonuç olarak anne sütü alamayan bebekler, anneliğini keyifle yaşayamayan anneler toplumun sağlık kalitesinin de düşmesine yol açmaktadır. 

Saçtan tırnağa tüm vücudu etkiler

Özetle; doğum yapar yapmaz 15 günde forma girmek zorunda değilsiniz. Hamileliğiniz boyunca 7 ila 15 kg almanız çok normaldir. 30 yaşından sonra yağ oranınız en az yüzde 19 olmalıdır daha azı sizi sağlıksız hâle getirir. Bilinçsizce yapılan diyetler, aşırı zayıflık takıntısı saç dökülmeleri, tırnak kırılmaları, deri hastalıkları, bağışıklık ve metabolik hızın düşmesi gibi sorunlarla birlikte organ yetmezliğine kadar gitmektedir.

Sağlık sorunlarınız olmayacak, 38 bedeni aşmayacak şekilde kilonuzu ve beslenmenizi düzenlemeniz yeterli olacaktır. Hepinize sağlıklı ve güzel bir hafta diliyorum