13.04.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:
Didem Seymen - Son günlerin tüm dünyada ve ülkemizde merakla takip edilen haberlerden biri ABD’li biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences tarafından “Game of Thrones” (Taht Oyunları) dizisiyle ünlenen ve nesli tükenmiş olan ulu kurtların 13 bin yıl sonra laboratuvar ortamında yeniden üretilmesi oldu. DNA klonlama yöntemiyle dünyaya getirilen Romulus ile Remus adlı 6 aylık iki erkek ve Khaleesi adlı 3 aylık dişi ulu kurt, ABD’de gizli bir yerde büyütülüyor. Şirketin CEO’su Ben Lamm gelişmeyi “Büyük bir dönüm noktası” diye tanımlarken kullanılan yöntem de açıklandı. Ekip, bir müzedeki 13 bin yıllık ulu kurt dişinden ve 72 bin yıllık kafatasından DNA örnekleri aldı. Bu fosil DNA’larından kopyalanan özellikler, yaşayan gri bir kurttan alınan kan hücrelerinde 20 genetik değişiklik yapılmasını sağladı. Ardından bu genetik materyal, evcil bir köpeğin yumurta hücresine aktarıldı. Embriyolar oluştuğunda taşıyıcı anneler olan evcil köpeklere transfer edildi ve 62 gün sonra genetiği değiştirilmiş yavrular doğdu.
ABD’li şirket ulu kurtların ardından yeni hedeflerini açıkladı, soyu tükenen ‘Tazmanya kaplanı’nı yine genetik kopyalamayla geri döndürme çalışması içinde olduğunu bildirdi. Şirket ayrıca soyu tükenen yünlü mamut ve dodokuşu gibi hayvanları da genetik kopyalamayla dünyaya getirmeyi hedefliyor. Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü, Paleoantropoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Özer ile ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi’ndeki antik DNA laboratuvarlarının kuruluşunda yer almış olan Koruma Genetikçisi Dr. Öğretim Üyesi Füsun Özer’e bilim dünyasında heyecan yaratan gelişmeleri sorduk. Konuyla ilgili görüşünü aldığımız uzmanlar, bu kurtların tam anlamıyla ulu kurtlar olmadığını, genetiği değiştirilmiş gri kurtlar olduğunu özellikle belirtiyorlar.
Colossal Biosciences tarafından sağlanan bu tarihsiz fotoğrafta, soyu tükenmiş ulu kurtla benzerlikler taşıyan genetik mühendisliğiyle üretilmiş iki yavru görülüyor.
“Genetiği değiştirilmiş gri kurtlar” Prof. Dr. İsmail Özer (Ankara Üniversitesi, Paleoantropoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
“Bu şirket yakın zamanda yine gen değişikliği ile tüylü fareler ürettiğini ve yakın zamanda aynı yöntemlerle mamutları da tekrar canlandıracağını duyurmuştu. Colossal şirketi yaptıkları bu gen değişikliği çalışmalarıyla ulu kurda benzeyen fiziksel ve davranışsal özelliklere sahip yavruları üretmeyi başardığını ve bu yöntemlerle soyu tükenmiş türlerin yeniden canlandırılmasını sağladığını ve bu sayede biyolojik çeşitliliği artırmayı amaçladığını savunsa da bilim dünyası olaya farklı bir şekilde yaklaşmaktadır.
Bu konu üzerinde görüş bildiren çeşitli genetikçiler ulu kurt ve gri kurtların genetik yapılarının oldukça farklı olduğunu belirterek, aralarındaki ayrımın sadece birkaç gen değişikliğiyle kapatılamayacağını, üretilen yavruların aslında genetiği değiştirilmiş gri kurtlardan ibaret olduklarını söylemektedirler. Bilim dünyası, antik DNA’nın kolaylıkla bozularak soyu tükenmiş canlılar için gen dizilimlerinin günümüz teknolojisiyle bütünüyle yeniden oluşturulmasını güçleştirdiği için Colossal Biosciences şirketinin ürettiği bu canlıları tam bir genetik canlandırma değil de genetiği değiştirilmiş canlılar olarak kabul etmenin daha doğru olacağını söylemektedir.
Genetik çalışmalarla ortaya çıkarılan ve yakın gelecekte de sıklıkla adını duyacağımız bu canlıları genetik mühendisliğin bir başarısı olarak görmek gerekiyor. Ancak günümüz teknolojisinde memeliler gibi kompleks canlıları yapay bir rahimde klonlamak mümkün olmadığı için, soyu tükenmiş türlerin genetik yapıları değiştirilerek benzer türlerin rahimlerinde bir anlamda hibrit bireyler olarak dünyaya getirilmektedir. Her genetik çalışmada olduğu gibi bu tür çalışmaların da etik sınırlar dışına çıkarılabilme olasılığı bulunmakta ve filmlerde izlediğimiz gibi bir süre sonra sipariş usulü değişik canlıların (belki de eski insan türlerinin) üretilmesinin etik boyutları da tartışılmalıdır.”
“Bu canlılar yeniden ekosisteme salınamaz”
Dr. Füsun Özer (Koruma Genetikçisi)
“Soyu tükenmiş ve geri getirilmiş başka bir tür yok. Bu ilk örneği. Sadece daha önce koyun klonlanmıştı ama o soyu tükenmiş bir tür değildi. Soyu tükenmiş canlıları yeniden hayata döndürmek (de-extinction) ya da döndürmemek; koruma biyolojisi ve genetiği alanında uzun yıllardır tartışılan bir konu. Bir zamanlar bu canlıların yok olmalarına neden olan faktörler var olduğu sürece soyu tükenmiş türleri geri getirmeye çalışmak bu türlerin uzun vadeli sürdürülebilirliği açısından beyhude bir çaba olacaktır. Her ne kadar şirketin 3 kurt yavrusu üretmesiteknolojik açıdan etkileyici bir başarı olsa da bunu gerçek anlamda bir ‘yeniden hayata döndürme’ olarak adlandırmayı yanıltıcı buluyorum. Çünkü, ulu kurt fosillerinden elde edilen antik DNA’nın büyük ölçüde bozulmuş olması nedeniyle, bir ulu kurdun genomunu tamamen yeniden oluşturmak imkânsız. Colossal’ın ürettiği şey, ulu kurtlara özgü özelliklere (büyük bir kafatası ve beyaz kürk gibi) sahip genetiği değiştirilmiş bir gri kurttur. Bana göre, bu tam anlamıyla türün gerçekten hayata döndüğü anlamına gelmez. Colossal Biosciences’ın ürettiği bu hayvanlar hibrittir, gerçek ulu kurt değildir. Kaldı ki gerçek bir ulu kurt üretilmiş olsa bile 13 bin yıldır ekosistemde ve besin zincirinde olmayan bu canlının yeniden doğaya salınması ya da kazara kaçması ekosistem dinamiklerini olumsuz etkileyerek katastrofik sonuçlara yol açabilir. Koruma çabaları, mevcut türleri ve ekosistemleri korumaya odaklanmalı, maliyeti milyonlarca dolar olan, güvenilirliği kesin olmayan genetik teknolojilere bel bağlamamalıdır.”
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran oyuncu Sibel Taşçıoğlu'na veda paylaşımı yapmayan Evrim Alasya'dan sert açıklama geldi.