PazarGazinolar savaşı, yeniden

Gazinolar savaşı, yeniden

10.02.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eskiler "O şaşaalı günler artık geri gelmez" diyorlar ama Maksim ve Çakıl martta iddialı kadrolarla açılış yapacak

Gazinolar savaşı, yeniden

Gazinolar savaşı, yeniden

Eskiler "O şaşaalı günler artık geri gelmez" diyorlar ama Maksim ve Çakıl martta iddialı kadrolarla açılış yapacak

TUBA AKYOL

Maksim ve Çakıl gazinoları mart ayında kapılarını tekrar açıyorlar. Maksim’in kadrosunda, son anda bir değişiklik olmazsa Sibel Can, İbrahim Tatlıses, Hande Yener, Mehmet Ali Erbil ve Asena var. Çakıl, Muazzez Ersoy ve İzzet Yıldızhan ile açılış yapmaya hazırlanıyor. Gazinoların yokluğunda onların yerini alan Günay Restaurant’ın assolisti ise Petek Dinçöz.
"Gazinocular Kralı" diye de anılan Maksim Gazinosu sahibi Fahrettin Aslan, gazinoların en şaşaalı döneminde assolist olarak sahneye çıkan Bülent Ersoy ve Gönül Yazar gazino kültürünü, eski gazinolardaki raconları anlattı. Günay Restoran’ın assolisti Petek Dinçöz’ün çok konuşulan kostümünün yaratıcısı Nur Yerlitaş ve saç virtuozu Kuaför Muammer ise şu sıralar sanatçıları Maksim ve Çakıl gazinolarının galasına hazırlıyorlar.

GÜNAY TUNCEL
"Maksim ve Çakıl rakibim değil, müşterimiz farklı"
Günay Restaurant eski gazino geleneğinin devamı mı?
Günay gazino imajının dışında çalışıyor. Günay gazino değil, ben de hiçbir zaman Günay’ı gazino olarak lanse etmiyorum. Ama gazinolara benziyor. Çünkü aynı tarz sanatçılar sahneye çıkıyor. Gazinolar şu anda olmadığı için Günay biraz gazinoların yerini dolduruyor. Ama ben orayı yemekli gece kulübü olarak açmıştım.

Maksim ve Çakıl mart ayında yeniden açılıyor. Sizce gazino kültürü canlanır mı?
Şimdi ben bu işi yapmama rağmen hiç gazinoya gitmedim. Ama bu kültür biraz kayboldu tabii. Yeniden canlandırmak çok zor. Özellikle sanatçıların istedikleri astronomik fiyatlar düşünülürse, zor olacak gibi geliyor bana. Eskiden sanatçıların fiyatları düşüktü. O zaman gazino da müşterisine normal bir fiyat verebiliyordu. Ama şimdi gazinoların da fiyatı artacak. Bu fiyatları bu krizde ödeyebilecek insan çok az.

Bu gazinolar size rakip mi?
Maksim de, Çakıl da benim çizgimde değil. Ben gazinoları kendime rakip olarak görmüyorum. Müşteri profilimiz çok farklı.

BÜLENT ERSOY
"Şimdikiler ‘Haydi alkış’ diyorlar. Oysa alkış hak edilir, dilencilik yapılmaz!"
"Müzeyyen Senar ekolünün, Zeki Müren’in dönemleri zaten artık geri gelemez. Onlardan sonraki dönem benim, Muazzez Abacı ve Emel Sayın’ın dönemidir. Artık o dönem de bitti. Şimdi ite kaka, zorlamayla senede bir-iki kere açılıp, tekrar kapanan bir gazino anlayışı var. Eskiden yıl boyunca gazinolar açıktı. Çiçekçisinden taksicisine kadar çok geniş bir kesim bu sektörden ekmek yiyordu. Çiçek gönderirlerdi mesela. Lale Devri’ndeki çiçek bahçeleri gibi olurdu sahne.
Gazino müşterisi de çok değişti. Sadece biz değil, gala gecesine gelecek olanlar da büyük bir hazırlık yaparlardı. Yer ayırtırlar, telefonu kapar kapamaz da dönemin modacılarına elbise siparişi verirlerdi. Şimdiki gibi kotlu, yaka bağır açık kravatsız dinleyici olmazdı karşımızda. Biz de bu özenli dinleyiciye yakışır tarzda musiki yapardık.
Ben çok kaprisliyimdir mesela. Çünkü sıfır hatayı düstur edinmiş bir insanım. Musikiye ve dinleyiciye karşı hatasız olmalıyız. Bir insan gece hayatından ötürü sahneye geç kalıyorsa, onların başı olarak, assolist olarak ben onu ikaz ettiririm. Bu kaprisse, kaprisliyim. Hiç yüksünmem bundan.
Şimdi musiki de çok değişti, sanatın yerine bir eğlence musikisi oldu. O musikinin dinleyicilerinin çoğu şu anda Zincirlikuyu’da. Bu musiki kültürüne hala sahip olanların da dinleyeceği gerçek sanatkar kalmadı. Şaşırıyorum, o gençler çıktıkları vakit "Haydi hep beraber, alkış" diyorlar. Böyle olmaz! Dilencilik yapılmaz! Alkış hak edilir, ‘Lütfen alkışlayın’ denir mi? Bu gurur zedeleyici bir şeydir."

FAHRETTİN ASLAN
"Tanıdığım en kaprisli assolist Bülent Ersoy"
Ne zaman açılıyor Maksim Gazinosu? Kadronuzda kimler var?
1 Mart’ta; Sibel Can, İbrahim Tatlıses, Mehmet Ali Erbil, Asena ve Hande Yener ile başlıyoruz.

Gazinoların oturmuş bir programı var. Saz heyeti, üç uvertür, orta solist, türkücü, ikinci solist, arada dansöz ve komedyen, son olarak da assolist. Kim belirledi bu programı?
Ben 60 yıldır bu işin içindeyim ama bu program daha eski, kim oturtmuş bilemem. Biz başladığımızda hanımlar fasıllarda otururdu, sırası gelen kalkar solosunu yapardı. 20.00’den 24.00’e kadar sahnede otururdu bütün kadro. Biz bu düzeni kaldırdık, solo yapanları ayrı ayrı solist aldık. Millet 4 saat kadınların karşısında oturuyor, içiyor, laf atıyor, hadiseler çıkıyordu. Biz solistleri tek tek sahneye çıkardık.

Assolist kaprisi çektiniz mi çok?
Biz değil de alt kadro çekerdi. Benim tanıdığım en kaprisli assolist Bülent Ersoy’dur. 10 şarkı okuyacaktır, 100 şarkıya yasak koyar. Asardı bir kağıt, bunları alt kadroya okutmazdı.

"Çiçek içinde pırlanta lafını assolistler kendileri uydurdular"
Bir de "masası olmak" diye bir şey var.
Bunlar 4-5 senedir çıkan şeyler. Biz Maksim’de hep sanatkarlarla çalıştık. Onun dört masası varmış. Dört masa ne yapar? Kürdan parası olmaz.

Çiçek içinde pırlantanın aslı var mıdır?
Ben de bunları sizin gibi duyuyorum. Ne çiçeğin içinde, ne de kutuda bir pırlanta gördüm. Kadınlar kendileri caka yapsınlar diye çiçek içinde pırlanta geldi diyorlar bence. Nerede bu pırlantalar? Bunlar hep laf. Solistler böyle kendi reklamlarını yaptıklarını sanıyorlar.

KUAFÖR MUAMMER
"Saçlarını taramamı isteyen erken gelirdi"
"Keşke gazinolar o eski ihtişamıyla geri gelse. Eskiden bir gecede 7-8 yer açık olurdu. Bana önceden kıyafetlerini söylerlerdi, ona göre saçlarını tarardım. Aynı saatte bazen üç sanatçı çıkıyordu. Mesela Muazzez Abacı, Neşe Karaböcek, Emel Sayın aynı saatte sahneye çıkarlardı. Ben sadece birinin saçını tarayabilirdim bu durumda. Ama onlar saçlarını bana yaptırmak istedikleri için erken gelirlerdi.
Gönül Yazar, Ajda Pekkan, o zamanlarda da şimdi de Türkiye’de öncü isimler. Her saçlarını taradığımda olay olurdu. Kadınlar ellerinde onların resimleri ile gelir, aynı modeli isterlerdi."

NUR YERLİTAŞ
"Muazzez Ersoy’un Çakıl’daki kıyafetlerini hazırlıyorum"
"Eski gazinolar yok artık. Şimdi tek bir solist oluyor, altında da dansöz ya da bir popçu çıkıyor. Eskiden assolist kıyafeti çok önemliydi. Assolist en ağır elbiseyi giyer, her şeyiyle dört dörtlük olurdu. Ben bu işe 10 yıl önce Seda Sayan ve Muazzez Ersoy ile başladım.
Ta o zaman, Seda Sayan Maksim’e çıkarken transparan bir kıyafet dikmiştim. Petek Dinçöz’ün Günay’daki sahne kıyafetini de ben hazırladım. Ama Petek çok farklı. Petek bir showgirl. Fiziğini, dansını ve sesini birleştiriyor. Şimdi Muazzez Ersoy yeni açılan Çakıl’da sahneye çıkacak, onun kıyafetlerini hazırlıyorum."

GÖNÜL YAZAR
"Gelen müşteriyi takip eder, ona göre kıyafetimi ve repertuvarı değiştirirdim"
Siz uzun yıllar gazinolarda assolist olarak çalıştınız. Şimdi Maksim ve Çakıl gazinoları yeniden açılıyor. Eski gazino geleneği geri dönüyor diyebilir miyiz?
Eski Çakıl açılmıyor. Sarayburnu’nda Mileydi diye bir yer var. Çakıl ismiyle orası açılıyor. Herhangi bir yeri Çakıl diye açıyorlar yani. Eski gazinolar diyorsunuz. Mümkün değil öyle bir şey. Bu gazinolar cuma, cumartesi günleri açık olacak. Gazino geleneği dönmüyor, hiçbir zaman da dönmeyecek. Artık olamaz. O tren kaçtı. Cuma-cumartesi ayı koysan oynar. Kimseye ayı demek istemiyorum ama teşbihte hata olmaz.

Siz ne zaman başladınız gazinoda çalışmaya?
Ben çok küçük yaşta başladım. 16 yaşındaydım. Uvertür çıkmadım hiç, orta solist olarak çalıştım.
"Assolist kaprisi yüzünden yıllarca ‘Halime’yi Samanlıkta Bastılar’ı okudum"

Assolistler size kapris yaptı mı?
Evet, assolist kaprisi vardı. Mesela 50 tane şarkı asarlardı kapıya, bunlar okunmayacak diye. Benim için dediler ki "Gönül Yazar senelerce ‘Halime’yi Samanlıkta Bastılar’ı okudu". Ne okuyacaktım? Sonra assolistler alt kadrodaki kadınlar uzun elbise giysin istemezdi. Biz tavan lambaları ile şarkı okurduk, onlara renkli spot tutulurdu. Bizde garsonlar cirit atardı, onlarda diyelim müşteri su istedi sürünerek götürürdü garson.

Ve assolist oldunuz. Nasıl hazırlanıyordunuz sahneye?
Herkes de biliyor, kabul ediyor ki sahnelerin en şık giyinen kadını bendim. Otururduk Yıldırım Bey’le (Mayruk) kıyafetleri belirlerdik. Sonra seçilen kıyafetlerin çizimlerini Kuaför Muammer’e (MOS) yollardık. O, kıyafete göre saçı belirlerdi. Topuz ensede mi olacak, tepede mi olacak diye...

Gelen müşterilerin adını saymak da adetti, değil mi?
Bize bir gelen müşteri ayda dört-beş kere gelirdi. Elbisemizi beş tane yapardık. Çift giyiniyorsak on tane yapardık. Şef garson her gece içeri kağıt getirirdi. "Bu gece şu şu numaralı masalarda şu şu aileler oturuyor" diye. Biz bakardık, bu isimler daha önce ne zaman gelmiş, ben o zaman ne giymişim, hangi makam okumuşum? Hemen elbiseleri, repertuvarı da buna göre değiştirirdik. Bunu ben bizzat takip ederdim.

"Fahri Bey ‘Bu çatının altında aşk istemiyorum’ dedi ve üzerime yürüdü"
Fahrettin Aslan’ın sizi dövdüğü doğru mu?
18 yaşında ben Maksim’de çalışırken, bir komedyen, yedi dil bilen çok kıymetli bir beyefendi, bana bir kürk almış. Fahri Bey’in de arkadaşıydı, ona sormuş "Bunu nasıl vereyim?" diye. Fahri Bey "Ben bu çatının altında aşk istemiyorum" diye üstüme yürüdü benim. Bu onun prensibiydi. Ama kendisi de assolistlerimizden biriyle yıllarca yaşadı ve sonra evlendi. Şu var: Fahri Bey benim babam. Biz oralardan çok iyi yetiştik. Ben çocuğum o zaman. Ne olacak bana vursa? Eve gittim,ağladım. Sonra geldi yanağını uzattı "Sen de vur, ödeşelim" dedi.

Çiçek içinde pırlanta vardır bir de... Bu racon mudur?
Racon değildir bu. Ama racon bu diye düşünüyordu bazı adamlar. Bunun söktüğü kadın var, sökmediği kadın var. Bana hiç gelmedi böyle bir şey. Başkalarına geldiğini biliyorum ama isim veremem, o isimler şimdi önemli insanlarla evli. Bana yalnızca, kızımın babasından (Erol Simavi), sezonun son gününde, programı başarıyla tamamladım diye çiçek yerine bir hediye, diyelim boynuma bir kolye gelirdi.

Günay gazino kültürünü devam ettiriyor mu sizce?
Günay bir nebze devam ettirdi. O da bitti. Haftanın son günleri topal karga gibi devam ettiriyordu. Şimdi? Nerede Muazzez Abacı, nerede Emel Sayın, nerede Gönül Yazar?




PAZAR