09.03.2025 - 02:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - Sisifos’u birçoğumuz biliriz; Yunan mitolojisinde, yeraltı dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Günümüzün kralları ise teknoloji sahipleri. Hepimiz büyük bir heyecanla onların kayayı zirveye taşımasına ortak olduk. Şimdi de o zirveden inmek için yollar arıyoruz. Bunun adı bazen dijital detoks oluyor bazen ekran süresini kısıtlamak... Amsterdam’da ortaya çıkan ve Londra’dan Barselona’ya, Paris’ten Dubai’ye uzanan Offline Club etkinlikleri bunun en trend hâli. Buna ilham veren şey ise çevrimdışı zaman. Offline Club kurucu ortakları Ilya Kneppelhout, Valentijn Klok ve Jordy van Bennekom 2022’de katılımcıların tam iki gün boyunca çevrimdışı olacağı “het leest” (okuma) hafta sonları düzenlemeye başladı. Sonrası ise bunu şehre taşıma fikriydi... Dünyanın pek çok metropolünde büyük ilgili gören kulüp, bu konuda öncülük eden tek grup değil. Power Haus gibi kuruluşlar herhangi bir gün boyunca dijital detoks inzivaları sunarken Off the Radar, telefonsuz müzik etkinlikleri düzenliyor ve katılımcıları ‘bağlantıyı keserek bağlanmaya’ teşvik ediyor.
Barselona’daki The Offline Club’ın şehir lideri Monique Golay (28) çoğunlukla 25-35 yaş aralığındakilerin bir araya geldiği ve girişte telefonlarını bırakıp ortalama 10 euro bilet parasıyla içeriği girdiği etkinlikleri şöyle anlatıyor: “Offline Club etkinliğinde ekranlardan ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak bir alana girersiniz. Faaliyetler derin sohbetlerden yaratıcı atölye çalışmalarına ve ortak sessizliğe kadar çeşitlilik gösterir ancak temel prensip aynıdır: Tamamen orada olun. Her etkinlik iki bölüm hâlinde yapılandırılmıştır. Birincisi, iç gözlem için alan sağlamayı amaçlamakta ve katılımcılar bir sessizlik, odaklanma veya rahatlama zamanını paylaşmakta. İkinci bölüm ise masa oyunları veya sohbetler aracılığıyla birbirleriyle bağlantı kurabilecekleri yer.” Çevrimdışı olma ihtiyacımızı Barselona’daki The Offline Club’ın şehir lideri Monique Golay, Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı G. Demet Lüküslü ve bağımlılık üzerine çalışan Klinik psikolog Melike Şimşek ile konuştuk.
Monique Golay: Değişim başladı ve Offline Club değişimi hızlandırıyor
- The Offline Club’ı ilk kez işe giderken viral Instagram Reels’larından biri aracılığıyla keşfettim. Bu fikir bende hemen yankı buldu, bu yüzden kendimi tanıtmak ve hareketin Barselona’ya genişletilmesini teklif etmek için doğrudan iletişime geçtim. Şehrin hızlı, tempolu, dijital olarak bağlantılı kültürü göz önüne alındığında insanların kendileriyle ve başkalarıyla daha anlamlı bir şekilde bağlantı kurmak için bağlantıyı kesebilecekleri bir alana ihtiyaç olduğunu biliyordum. Ben de hafta sonları kırsal kesimde ailemi ziyaret ettiğim ve faydalarını hissedebildiğimde fişi çekmeyi denedim, bu da beni bunu şehre getirme konusunda motive etti. Hedefim insanların fişten çekilmenin faydalarını deneyimleyebilecekleri ve sonuçta teknolojiyle daha sağlıklı bir ilişki kurabilecekleri alanlar yaratmak.
- Genç nesiller internetin olmadığı bir dünyayı hiç tanımadılar ve teknoloji sayısız faydalar sunarken aynı zamanda yorgunluk, kaygı ve dikkat dağınıklığını da beraberinde getiriyor. Dijital detoks ihtiyacı teknolojiyi reddetmekle değil, kontrolü yeniden kazanmakla ilgili. Birçok kişi “her zaman açık” olmanın daha üretken veya tatmin edici olmak anlamına gelmediğinin farkında. Bu oluşumlar onların dengeyi yeniden keşfetmelerine yardımcı oluyor ve yavaş dopamini teşvik ediyor.
- The Offline Club’ı 29 Eylül 2024’te Barselona’da başlattım ve tepkiler inanılmazdı. Telefonsuz alanların ambiyansı ve insanların enerjisini ne kadar etkilediğini görmek. En şaşırtıcı kısım ise insanların ne kadar çabuk uyum sağladığıydı; telefonsuz kalmanın verdiği ilk rahatsızlıktan sonra kendilerini rahatlamış ve enerji dolu hissediyorlar. Birçoğu, telefonlarına uzanma içgüdüsü ve bunu geçtikten sonra, o ana tamamen dahil olmanın ne kadar özgürleştirici bir his olduğunu görünce şok oluyor. Ayrıca dijital kesintiler olmadan konuşmaların ne kadar derin hâle geldiğini de fark ediyorlar. Katılımcılar hayatın her kesiminden (girişimciler, sanatçılar, öğrenciler, ebeveynler) ve ortak bir hedefi paylaşıyorlar: Bağlantıyı kesip yeniden bağlantı kurmak.
- Daha fazla insan teknolojiyle daha iyi sınırlar talep ettikçe, şirketlerin de ekran başında kalma süresi yönetimi gibi özelliklerle ya da teknolojiyle etkileşim kurmanın tamamen yeni yolları aracılığıyla yanıt vermesi gerekecek. Değişim zaten başladı ve bu gibi hareketler değişimin hızlanmasına yardımcı oluyor.
Demet Lüküslü: Sadece sanal iletişimden mutlu değiliz
Çevrimdışı kulüpler aslında teknolojiden uzaklaşma, teknoloji detoks mekânları ve oluşumları olarak düşünmek gerekiyor sanıyorum. Bu mekânları ve ortamları çekici kılan bu mekânların müdavimlerinin gönüllü olarak ceplerinde taşıdıkları cep telefonlarını ve tablet gibi teknolojik araçlarını bırakıp, kendilerini her an ulaşılır olmaktan uzaklaştırmaları, âdeta teknolojik bir detoksa girmeleri. Ancak bu durum telefonlardan ve sosyal medyadan kafanın kaldırılmasını, çevresindekilerle muhabbet edebilmeyi ya da tek başına kitap okumayı vs gibi aktiviteleri de beraberinde getiriyor, buna imkân tanıyor.
Böyle bir ihtiyacın neden kaynaklandığı sorusunun yanıtı ise hayatımızda iletişim teknolojilerinin kapladığı yer ile bağlantılı hiç kuşkusuz. Bu durum 21. yüzyılda özellikle de Covid-19 pandemisi sonrasında giderek hızlandı ve genişledi. Covid-19 salgını ile birlikte dijitalleşme konusunda daha tedbirli davranan sektörler de hızlı bir şekilde dijitalleşmeye geçmek zorunda kaldılar. Bireyler açısından düşündüğümüzde de aynı şey söz konusu. Bireyler açısından market alışverişinden, evden çalışmaya ya da çevrimiçi görüşmeler ve toplantılara kadar pek çok pratik çok daha yoğun ve geniş kesimleri içine alır şekilde hayatımıza girdi. Ancak yine içinde yaşadığımız dönem, bireyler olarak her ne kadar dijitalleşmeye ayak uydursak da sadece bu sanal dünya üzerinden iletişimle mutlu olmadığımızı ya da içine doğduğumuz dünyadan farklı olduğu için önceki sistemimizi, dünyamızı özlediğimiz anlara da tanıklık etmemizi sağladı. Dijitalleşmenin bu kadar yoğun olmadığı dönemi hatırlayanlar için offline kulüplerin nostaljik bir yanı var. Ancak bu dijitalleşme ile büyümüş, onun bir parçası olanlar için ise farklı bir deneyim yaşama fırsatını sunuyor gibi görünüyor.
Melike Şimşek: Anlamlı bir yaşam arayışına ihtiyacı gösteriyor
- Dijital bağımlılığı, teknolojinin hayatı kolaylaştıran özellikleri dışında zarar verecek ve hayatın geri kalanındaki hemen hemen her şeyi ikinci plana atacak düzeyde kullanılması olarak tanımlayabiliriz. Bu tür bir davranışsal sorun geliştiğinde, kişinin sosyal hayatı ve öncelikleri bu durumdan oldukça olumsuz etkilenir. Dijital araçlardan uzak geçirdiği süre içinde kendini gergin, huzursuz ve mutsuz hissetmeye başlar. Araştırmalar dijital bağımlılıkların hem beyindeki belli bölgelerde değişikliğe sebep olabileceğini hem de fiziksel sorunlar yaratabileceğini gösteriyor.
- Dijital araçları hayatı kolaylaştıracak işlevleri dışında, aşırı ve kontrolsüzce kullanmak, bu araçlarla sınır konulamayan bir ilişki geliştirmek bağımlılığı düşündüren en önemli nedenler. Pek çok bağımlılık türünde olduğu gibi bu bağımlılıkta da kontrol kaybı, dijital platformlarda veya bu araçlarla geçirilen zamanı kontrol edememek bağımlı olduğumuzu düşündürmeli.
- Dijital bağımlılık toplumun pek çok kesiminde karşımıza çıkıyor. Çocuklar ve gençlerde bu bağımlılık türü öne çıkarken yetişkinlikte oranların çok azaldığını söyleyemeyiz. Özellikle yurt dışında yapılan çalışmalar yetişkinlerde sosyal medya bağımlılığının oldukça yaygın olduğu göstermekte. Çocuklarda oyun oynama ve video izleme, ergenlerde sosyal medya kullanımı öne çıkıyor.
- Dijital detoks için çevrimiçi aktivitelere ara verip bir süre çevrimdışı yaşamak diyebiliriz. İşe uygulamaların bildirimlerini kapatmakla başlayabiliriz. Eskiden teknolojik araçlar olmadan yaptığımız şeyleri onlarsız yapmaya başlayabiliriz. Yatak odasına girmeden bu araçlarla ilişkimizi kesmek de iyi bir yol olabilir. Sosyal medya uygulamaları “fear of missing out- FOMO” adı verilen “bir şeyleri kaçırma korkusu” olarak tanımlanabilecek durumu yaşamamızı pekiştiriyor. Bu alışkanlığı kırmak için sosyal medya uygulamalarını ana ekrandan kaldırmak gibi küçük bir dokunuş etkili olabilir.
- Pandemiyle başlayan sosyal izolasyon hâli, yine bu dönemde dijitalleşmenin hayatımızı domine etmesi sebebiyle daha da arttı. Bu durum da beraberinde yalnızlığı ve yalnızlıkla bağlantılı ruhsal sorunları getirdi. İnsanlar buradan hareketle çevrimdışı kalmayı bir çözüm yolu olarak görebilir. Offline Club gibi etkileşimlerle birlikte özgün gruplar, aidiyet hissi olan topluluklar ortaya çıkıyor ve bu sanal alemde bulamayacağımız bir şey. Bu gruplarla bir araya geldiğimizde yalnızlığa çare bulabilmiş oluyoruz ve getirdiği ruhsal sorunları da bir nebze olsun hafifletebiliyoruz. Dijitalleşmenin getirdiği sürekli görülme-izlenme-takip edilme ve aynı şekilde görme-izleme-takip etme durumu bir süre sonra yorucu olabiliyor. İnsanlar dijital detoksla birlikte bu yorgunluğu da gidermeye çalışıyor. Bu toplumsal dürtü aslında insanların anlamlı bir yaşam arayışına olan ihtiyacını bize gösteriyor.
Masterchef Beyza, sürpriz bir karar alarak Fransa'dan Konya'ya taşınmıştı. Beyza evini ilk kez gösterdi, babaaanesiyle ilgili detay dikkat çekti.