PazarEkonomi Nobeli’nin şifreleri

Ekonomi Nobeli’nin şifreleri

15.10.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:

Bu yılki Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülen Claudia Goldin’in çığır açan çalışmalarının katkısını, kendisiyle aynı kulvarda çalışan Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Emel Memiş anlatıyor.

Ekonomi Nobeli’nin şifreleri

Ceyda Ulukaya - ceyda.ulukaya@milliyet.com.tr / Nobel Ekonomi Ödülü, diğer branşlardan farklı olarak 1969’dan bu yana veriliyor ve 54 yılda bu ödüle 90 erkeğe karşılık yalnızca üç kadın layık görüldü. İlki, 2009’da ekonomik yönetişim alanında çalışmalarıyla Elinor Ostrom oldu ve ödülü Oliver E. Williamson ile paylaştı. İkinci isim, 2019’da Hindistan ve Kenya’daki yoksul topluluklara odaklanan çalışmalarıyla ödülü Abhijit Banerjee ve Michael Kremer ile paylaşan Esther Duflo’ydu. Üçüncü isimse bu yılki Nobel Ekonomi Ödülü’ne tek başına layık görülen Harvard Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Claudia Goldin oldu. Kadınların işgücüne eşitsiz katılımının ardındaki başlıca nedenleri tespit eden Goldin’in çığır açan çalışmalarının katkısını, kendisiyle aynı kulvarda çalışan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Doç Dr. Emel Memiş’e sorduk.

Haberin Devamı

Goldin bize ne öğretti?

Goldin’in çalışmalarının temel katkılarından biri iktisadi büyüme ile kadınların işgücü piyasasına katılımı arasında tahmin edildiğinden daha karmaşık bir ilişki olduğu üzerine. Bu konuyu daha önce inceleyen emek tarihçileri, sosyologlar var elbette fakat iktisadi yöntemle sistematik olarak analiz etmiş olması bir ilk. Toplumsal eşitsizlikler sebebiyle ekonomik büyüme ve kalkınmadan kadınlar ve erkekler aynı biçimde veya eşit kazanım elde etmezler. Goldin de esasen bunu gösteriyor.

1890’dan itibaren derlediği ABD verileriyle kişi başına gelir düzeyi artarken kadınların işgücüne katılım oranının doğrusal biçimde artmadığını ortaya koyuyor. Ardındaki nedenleri kadınların ve erkeklerin işgücüne katılma kararlarını etkileyen unsurları tartışıyor. İktisadi gelişme ile kadınların işgücüne katılımı arasında doğrusal olmayan bu ilişkiyi de U-biçimiyle ifade eder. Kişi başı gelirin çok düşük düzeyde olduğu sanayi öncesi, tarımın ağırlıklı olduğu dönemde, kadınlar da yüksek oranda işgücüne katılırken sanayileşmeyle birlikte bu oran düşüş gösterir. Kentleşme ve artan gelir etkisiyle kadınların işgücünden çekildiğini, görünmeyen bakım işleri nedeniyle işgücüne katılmamayı tercih ettiklerini vurgular. Daha ileri aşamalarda ise sanayiinin ve hizmetler sektörünün gelişmesiyle, aynı zamanda kadınların eğitime erişiminin artması, doğurganlık oranlarında düşüş ve beyaz yaka iş imkanlarının artmasıyla kadınların yeniden işgücüne katılım oranlarının arttığını vurgular. Bu doğrusal olmayan değişim kadınların aleyhine ücret eşitsizliği, daha olumsuz koşullarda çalışma gibi eşitsiz sonuçlar ortaya çıkarır. Örneğin kadınların eşitsiz bakım yükleri nedeniyle açıklayabildiğimiz, annelik ücret açığı gibi birikimli düşünüldüğünde yaşam boyu kapatılamayan gelir eşitsizliklerine neden olur. Goldin’in bu çalışmaları en temelde tek başına iktisadi gelişme ve daha yüksek gelir düzeyinin, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ortadan kaldırmaya yeterli olmadığını göstermiştir. Bu bakımdan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine dair kavrayışımıza çok önemli katkı sunmuştur.  

Haberin Devamı

Goldin’in çalışmaları günümüzde cinsiyet eşitliğini teşvik konusunda hangi gelişmelere öncülük etti?

Haberin Devamı

Goldin’in öncülüğünün önemli bir boyutu bu meseleyi iktisadi analizde neoklasik okulun varsayımlarıyla tartışmış olmasıyla ilişkili. Türkiye üzerine ve diğer ülkelerde kalkınma sürecinin ve değişimin nasıl yaşandığını ortaya koyan çok sayıda araştırma var. Goldin’in çalışmalarının yanında feminist iktisat ve politika alanında yapılan bu araştırmalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin salt iktisadi büyümeyle kendiliğinden çözümlenemeyeceğini ve çok boyutlu politikalara ihtiyaç olduğunu göstermiş ve öneriler sunan araştırmalara öncülük ve teşvik etmiştir. Bu eşitsizliklerin gelişmiş ülke ekonomilerinde varlığını farklı boyutlarıyla halen sürdürüyor olması, konunun daha fazla ele alınması gerektiğinin de göstergesi.

Ekonomi Nobeli’nin şifreleri

“Kadınlar bakım işlerine 4 kat fazla zaman harcıyor”

Türkiye’de 2022’de istihdam oranı erkeklerde yüzde 71, kadınlarda ise yüzde 35 oldu. Bu, OECD ortalamasının çok altında. Goldin’in çalışmaları ışığında, bu tabloyu nasıl değerlendirmeli?

Haberin Devamı

Kadınlar tarih boyunca, Türkiye’de de böyle, çalışma yaşamında ancak gelir getirici işlerle sınırlı bakıldığında bu oran yüzde 34-35 civarında. Erkeklerle kadınlar arasındaki açığın bu denli yüksek olduğu bir başka OECD ülkesi yok. Bunun ardında yatan en önemli, en somut şekilde ortaya koyabildiğimiz neden kadınların erkeklere kıyasla ortalama dört kat daha fazla bakım işlerine zaman harcaması. Peki bunun sebebi nedir? Kadınların eğitime erişimleri artmasına rağmen Türkiye’de neden Goldin’in öngördüğü biçimde işgücüne katılım oranları artış göstermiyor? Bu meseleyi elbette kadınların özgür tercihi olarak ifade etmek mümkün değil çünkü yine TÜİK verileri bize kadınların büyük oranda çalışmak isteyip de bakım sorumlulukları nedeniyle gelir getiren işlerde çalışamadığını gösteriyor. Kamusal bakım hizmetlerinin, özellikle erken yaşta çocuk bakım hizmetlerinin eksik olması ve bu alanda yapılması gereken yatırımların yapılmaması bakım yükünü hanelere ve hanelerde de kadınların üstlenmesine neden oluyor. Kadın emeği üzerine çalışan feminist araştırmacılar (KEFA üyeleri) olarak defaten bu meseleyi ortaya koyduk ve somut modeller ışığında öneriler de sunduk ancak ne yazık ki konuya dair gelişme kaydedilmedi.