PazarCemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam

Cemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam

29.06.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

Çağan Irmak’ın yazıp, yönettiği başrollerinde Melis Birkan ile Cemal Hünal’ın oynadığı “Issız Adam”, 43 hafta kaldığı vizyonda 2 milyon 788 bin 550 kişinin izlediği bir filmdi. Hollywood’da yeni trend, eski filmleri ve dizileri yeniden çekmek. Tek tük olsa da bizde de bunu yapanlar var ama “Issız Adam”ın yapımcısı Most Production, farklı bir işe imza atarak 2008 yapımı “Issız Adam” filmini 27 Haziran’da ikinci kez vizyona soktu.

Cemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam

Ali Eyüboğlu - Çağan Irmak’ın yazıp, yönettiği başrollerinde Melis Birkan ile Cemal Hünal’ın oynadığı “Issız Adam”, 43 hafta kaldığı vizyonda 2 milyon 788 bin 550 kişinin izlediği bir filmdi. Hollywood’da yeni trend, eski filmleri ve dizileri yeniden çekmek. Tek tük olsa da bizde de bunu yapanlar var ama “Issız Adam”ın yapımcısı Most Production, farklı bir işe imza atarak 2008 yapımı “Issız Adam” filmini 27 Haziran’da ikinci kez vizyona soktu.İlk vizyonunu 7 Kasım 2008’de yapan filmi, ilk hafta sonu 55 bin 987 kişi izlemiş, “Issız Adam” fısıltı gazetesi sayesinde sonradan açılmış ve Türkiye gündemine oturmuştu. Bakalım okulların kapandığı yaz sezonunda yeniden gösterime giren  “Issız Adam” ne kadar gişe yapacak?Hâl böyle olunca Çağan Irmak’ın kült filminin “Issız Adam”ı Cemal Hünal’la bir röportaj kaçınılmazdı. Oyuncuyla Kızılay’ın kan bağış kampanyasına destek vermek için geldiği Zeynep Kamil Kan Bağış Merkezi’nde buluştuk, oradan filmin geçtiği  sokaklara uzandık. Cemal Hünal, lafını esirgemeyen bir isim olduğu için renkli bir röportaj oldu. Oyuncunun yeni hobisi sayesinde ABD’li bir sanatçının Boston’dan gelip Dudullu’da bir demir çelik atölyesi açtığını, Hünal’ın da canı sıkıldıkça Emirgan’dan buraya çeliği dövüp kılıç yapmaya geldiğini öğrendim.

Haberin Devamı

Cemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam

Oyunculukla ilk tanıştığınız anı hatırlıyor musunuz? O an sizi nasıl etkiledi? 

Saint Benoit’da okurken Molière’in “Cimri” oyunuyla başladı benim tiyatro maceram. 13 yaşındaydım. Taş yapı içerisinde çok güzel bir spor ve tiyatro salonumuz vardı.

Bugüne kadar sizi en çok zorlayan ya da en çok dönüştüren rol hangisiydi? 

Sanırım beni en çok zorlayan ve dönüştüren rolüm “Asi”deki Kerim karakteriydi. Çetin Tekindor, Nur Sürer, Tülay Günal ve Tülay Bursa gibi çok güçlü bir kadroyla beraberdik. Benim ilk uzun dönem işimdi. O zamanlar set saatleri konusunda bir kısıtlama da yoktu. Çok uzun saatler çalışıyorduk ara vermeden. İki sene sürmüştü. Sanırım beni en çok zorlayan o iş olmuştu. 

Dizi, sinema ve tiyatro… Üçü arasında sizin için en vazgeçilmez olan hangisi ve neden? 

Haberin Devamı

Beni asıl bu kariyere iten sinema aşkı oldu. Ben ‘80’lerin, ‘90’ların filmleriyle büyüdüm. O filmleri bugün insanlar tekrar tekrar seyrediyor. Yeni işleri bir kere izliyorsunuz, eski filmleri hâlâ üst üste izliyoruz. Onun için sinema aşkı bir başka ama oyunculuktan haz aldığım yer tiyatro sahnesi. 

Cemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam

Oynadığınız karakterlerle özel hayatınızda empati kurar mısınız? 

Mecburum. Her oyuncu oynadığı karakterle empati kurmak zorunda. Çünkü her insanın doğasında kendi fikrinin arkasında durma, kendi düşüncelerini - haklı ya da haksız da olsa -savunan bir bilinçaltı var. Oynadığım karakterlerin çoğu benden ne kadar uzak olsa,  çoğu öyle  benim için onu oynamak daha kolay. Yabancı karakterleri daha kolay hayata geçiriyorum ama hepsinin haklı olduğu yeri bulmak zorundayım, hepsiyle de empati kurmak ve sevmek zorundayım. 

“Sürekli trolleniyorum” 

Uzun süre hafızalarda kalan “Issız Adam” filmi sizin için ne ifade ediyor, üzerinden geçen zamanla birlikte nasıl bir anlam kazandı? 

Benim için çok büyük bir dönüm noktası ve çok kalıcı bir iş oldu “Issız Adam”… İlk çıktığında çok beğenilmişti. Aradan onca yıl geçti hâlâ çok beğeniliyor. Kült bir film oldu. Çok gurur duyduğum bir iş. Beni çok mutlu ediyor, çünkü gerçek anlamda bir sinema eseri. Aynı zamanda oyunculuk gibi zor bir mesleği benim için sürdürülebilir hâle getiren bir proje. Onun için benim için çok kıymetli. 

Haberin Devamı

“Issız Adam” sizi hâlâ bırakmadı mı? Sokağa çıktığınızda hâlâ o karakterle ilgili ilginç tepkiler alıyor musunuz? 

Hep aynı tepkileri alıyorum, o yüzden hiçbiri ilginç değil artık. Sürekli trolleniyorum. 

Nasıl? 

Sürekli Ada’yı (Melis Birkan’ın hayat verdiği karakter) niye bıraktığımı soruyorlar. Ben onlara onun bir film olduğunu, öyle bir insanla ilişkim olmadığını anlatamıyorum. 

“Müzik benim için stres atma ve mutluluk kaynağı”

Oyunculuğun dışında hayatınızda yer alan başka tutkularınız var mı? 

Var tabii. Gitar zaten hayatımın bir parçası. Evde her zaman açıkta bir elektro gitar, prize takılı bir tane amfi ve akustik gitar hep  durur. Benim için müzik en hızlı stres atma ve mutluluk kaynağı.

Var mı başkalarına verdiğiniz besteniz? 

Yok… Çünkü çoğunlukla elektronik gitarda doğaçlama blues çalmayı çok seviyorum. Onun için ne kadar stresli olursam olayım eve gelip çalmaya başladığımda birkaç saniye sonra sonsuz bir mutluluğa ulaşabiliyorum. 

Haberin Devamı

Sizi genelde ‘cool’ karakterlerde görüyoruz… Gerçek hayatta da böyle misiniz, yoksa kandırıldık mı? 

Bilmem… Onu sizin bana söylemeniz lazım. 

Cemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam

“Kılıç yapmayı öğreniyorum”

Bir gününüzü gözünüzde canlandıralım mı? Sabah kaçta uyanır, neyle uğraşırsınız?

Sabah 5.5- 6 gibi uyanırım. Günüm tereddütsüz filtre kahve yapmakla başlıyor. Dünya haberlerini açıp, kahvemi içerim. Kedilerin kumunu temizledikten sonra 15-20 dakika kadar sabah sporu yapıyorum. Evimi toparlıyorum, temizliğimi yapıyorum, çamaşırları bulaşıkları yıkıyorum. Yatak falan toplanıyor. Her şeyimi kendim yapmayı seviyorum. Yemeğimi, ütümü kendim yapıyorum. Günün programına göre eğer dışarıda işim yoksa oturup bir iki saat gitar çalıyorum, kitap okuyorum, hobilerimle uğraşıyorum, atölyeye gidip geliyorum. Evde yemek yapmayı seviyorum, o yüzden İstinye’de çarşı pazarda alışveriş yapıyorum.

Atölye derken?

Sıcak demircilik. Kılıç yapmayı öğreniyorum. Amerikalı bir arkadaşım Tom Ward, Boston’dan Dudullu’ya taşıdı atölyesini. Çok da sanatkâr bir çocuk, çok donanımlı. Çelik konusunda sanatı çok üst seviyelerde biri. Bu atölyede çok kıymetli bir meslek öğreniyorum.

Haberin Devamı

“Genç oyuncular kitap okumalı”

Genç oyunculara baktığınızda sizce en çok neye ihtiyaçları var? 

Dünyaya açılmaya ihtiyaçları var. Edebi olarak kendilerini geliştirmeye ihtiyaçları var. Mesleklerini bir oyuncudan ziyade bir dramatolog gibi düşünüp daha fazla kitap okumaya ihtiyaçları var… Kültürel ve edebi olarak daha donanımlı olmaya ihtiyaçları var. Kitap okumaları lazım, kitap okumaları lazım, kitap okumaları lazım. 

Sizi en çok etkileyen kitap, film veya yönetmen hangisidir? 

Çok var… Benim için sinema aşkımın başladığı film Akira Kurosawa’nın “Yedi Samuray”ı. Hâlâ da en çok sevdiğim filmdir. Üniversite tezimi bile onun üzerine yazmıştım.Son yıllarda ise Stephen Fry isimli İngiliz aktörün yazdığı dört kitap var, Yunan mitolojisi üzerine. Biri tanrılar ve yaradılış üzerine, biri kahramanlar üzerine biri de Truva üzerine… Son olarak da “Odiseus”u yorumladı. Hem çok eğlenceli, hem çok akılda kalıcı. 

“Unutulmaz set anılarım hep Tuncel Kurtiz’le”

Setlerde yaşadığınız en unutulmaz ya da komik anınızı bizimle paylaşır mısınız? 

En unutulmaz ve en komik anılarım hep Tuncel Kurtiz’le… 

Ne gibi? 

Beklemeyi hiç sevmezdi, hep terör estirirdi sette. Çok ağırlığı vardı, herkes çok sever ve sayardı, korkarlardı da… Tuncer Abi’nin günlük esprileri, seti trollemesi. Beklemekten nefret etmesi, başkalarının sahnesi çekilirken kameranın önüne geçmesi, “Madem çağırdınız beni çekeceksiniz” demesi… Çok şanslıydım, çünkü “Asi”nin ilk senesinde çok iyi arkadaşlık kurduk. Antakya’da otelde kalmıyordum, dağ başında atlarla, köpeklerle yaşam sürüyordum, Tuncer Abi de geldi benim yanıma taşındı. Bütün sezonumuz Amanos Dağları’nın yamacında küçük bir kulübede iki atla ve dört köpekle geçti. Bütün filmlerini beraber oturup, izledik. Çok macera dolu bir adamdı. 

Kamera arkasında Cemal Hünal nasıl biridir? 

Sette olmak çok mutlu ediyor beni. Bence insanın hayatında alacağı en büyük armağanlardan biri, bir filmde çalışmaktır. Başından sonuna bir üretim sürecine tanık olmak çok güzel bir şey. Ben 16 yaşında setlerde çalışmaya çaycı olarak başladım. Alinur Velidedeoğlu, televizyon, buzdolabı reklamları çekerken ben sette çaycılık yapıyordum. Onun yanında prodüksiyon asistanı oldum, onun yanında yükseldim. Elimden çok tuttu. Oyunculuk benim kariyer planlamamda yoktu ama sinema her zaman vardı. Yorgun, aç ya da uykusuz olsam da sette olduğumda hep mutluyum. 

“X hesabım yok”

Ünlü olmanın en eğlenceli yanı ne? Ücretsiz kahve mi, kalabalıkta fark edilmek mi? 

Kalabalıkta fark edilmenin hiç eğlenceli bir tarafı yok. Dışarıdaki insanların çoğu beni tanıyor ama ben hiçbirini tanımıyorum, dolaysıyla işin o kısmı çok sevimli değil. İnsanlar da her zaman çok anlayışlı olmuyor. İşin eğlenceli kısmı havalimanı, devlet dairesi ve karakol; işim kolaylaşıyor ama favorim havalimanı. 

Sokakta sizi gören hayranlardan gelen en ilginç tepki neydi? 

Hiç iyi değil. X hesabım yok. Ne kimin ne düşündüğüyle ilgileniyorum ne de düşüncelerimi o insanlarla paylaşmak gibi bir derdim var. TikTok’u asap bozucu ve son derece zararlı buluyorum. Çocuğumun telefonunda birçok uygulama var ama “TikTok’u yükleme ne yaparsan yap,” dedim. Facebook ve Instagram’ı kullanıyorum. Facebook’u daha kapsamlı buluyorum. Instagram daha fazla enstantanelerden oluşuyor. 

Baba olunca hayatınızda ne değişti ? 

Çizgi film izliyordum zaten. Oğlumla oynadığı oyunları paylaşıyorum. Santranç da oynuyoruz, Playstation da… Poligona da gidiyoruz go -kart’a da. Çocuklarla çocuk olabilmek kıymetli bence. 

Çocuğunuz kaç yaşında şimdi? 

10 yaşında… 

“Doğayla iç içe yaşamıyorum şehre döndüm”

Doğayla iç içe bir yaşam sürmeyi tercih ediyorsunuz. Bu yönelişin arkasındaki motivasyon neydi?

Maalesef bu doğayla iç içe yaşamak artık hayatımda yok. Atlarla iç içe olduğum dünyadan tamamen ayrıldım. Üç senedir İstinye’de şehir içinde oturuyorum. Oyunculukla ilgili işlerime, yazdığım senaryolara odaklandım. Yine doğaya çıkıyorum, yine at biniyorum ama eskisi kadar sık değil. Çok özlediğim de oluyor ama şu anda büyük şehirde oturmak ve iş kovalama dönemimdeyim. Herhâlde burada istediğim başarılara ulaştıktan sonra yavaş yavaş doğaya dönüş gerçekleştireceğim İnşallah.

Şu anda para kazanmak dönemimdeyim diyorsunuz.

Evet, 20 sene kovboyculuk oynadım, artık biraz mesleğime odaklanmam gerekiyor.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler