Caner Çalışır'ın ölümüne 'Oh olsun' diyecek kadar kalpsiz miyiz?
Sosyal medya fenomeni Caner Çalışır, geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş. Henüz daha 31 yaşındayken üstelik... Sosyal medyadaki yorumlara baktığımızda "Oh olsun" diyen bile var. Gerçekten bu kadar mı insanlık nasibimizi almadık biz? Bu kadar mı bize benzemeyen herkesin ölümüne sevinecek kadar kalpsiziz?
Daha 31 yaşındaydı
Sosyal medya fenomeni olarak tanınan Caner Çalışır kalp krizi nedeniyle vefat etmiş. Henüz daha 31 yaşında hayata gözlerini yummuş Çalışır. Ölüm haberini de yakın arkadaşı Samet Liçina vermiş. İrem Derici "Daha bir hafta önce 'Neler atlattık abla' dememiş miydik? Çok üzgünüm" demiş. Selin Ciğerci ise "Bugün hayatımın en kötü günlerinden birini yaşıyorum, mekanın cennet olsun arkadaşım" notuyla Caner Çalışır'la olan bir karesini paylaşmış. Evet, üzücü bir ölüm. Sadece ünlülerin değil, biz gönüllülerin de "31 yaşında hayatını kaybetmek, hem de kalp krizinden, çok erken değil mi?" diyeceği bir ölüm bu. Üstelik de yüz güldüren, renkli bir insandı Caner Çalışır. Kabul etmek çok zor.
İlkokulun ötesine geçememişler
Fakat sosyal medyayı biraz karıştırdığınızda, acayip çirkin yorumlara denk geliyorsunuz. "Oh olsun!" demiş biri. "Ateşi bol olsun" demiş ötekisi. "Darısı Kerimcan'ın başına" demiş bir diğeri. İnanılmaz... Homofobiklik kokuyor buram buram. Kendine benzemeyen birinin ölümüne "Oh olsun" diyebilecek kadar safi kötülükle beslenen insanlar var aramızda. Gerçekten şaşırıyorum böyle zihniyetlere. Caner Çalışır karşımıza yüz güldüren videolarla, paylaşımlarla çıktı hep bugüne kadar. Seversiniz, sevmezsiniz o ayrı. Ama kendinize benzemeyen, farklı bir renge sahip birilerinin ölümüne "Oh!" diyebilmek nasıl bir kafa, aklım almıyor. Bunun Hitler zihniyetinden farkını biri bana açıklayabilir mi? Açıklayamaz kimse, çünkü hiçbir fark yok. Ezber bozamayan, bir insanı olduğu gibi kabullenebilecek olgunluğa erişmemiş kafalar bunlar. Yazık. İlkokul zihniyetinin ötesine geçememişler...
Bütün olayımız tahammülsüzlük
Corona süreci evet hepimizi zorluyor. Tahammül eşiğimiz giderek düşüyor. Rutinimiz bozuldu çünkü. Tamam, her şeyi anlayışla karşılıyorum. Ama seveni çok olan birilerini tanımadan, etmeden, kendi at gözlüğümüzle yargıladığımız birileri için "Bu dünyadan gitti, kurtulduk" kafasına girmek en kibar tabirle kalpsizlik. 31 yaşında bir insanın kalp krizinden tak diye hayatını kaybetmesi sizce de çok adaletsizce, çok erken değil mi? Gidin yas tutun demiyorum. Ama "Oh olsun!" da demeyin. "Ateşi bol olsun" diyebilecek kadar çirkinleşmeyin. Bütün olayımız tahammülsüzlük...
İnsan olmak değil insan kalmak...
Gülmeye, güldürmeye, eğlenceye, farklılığa tahammülümüz olmadığı için yaşanıyor bunlar. Herkesi kendi eğlence anlayışımızla entegre etmek istediğimiz için oluyor bunlar. Size bir haber vereyim, öyle bir dünya yok! Herkes biricik, özel ve her insan bu dünyaya bir kez geliyor. Dünya, farklılıklarla, renklerle güzel. Siz isteseniz de istemeseniz de farklılıkları er ya da gerçek kabul edeceksiniz. Kalpsizliğinizi kendinize saklamanızı yürekten diliyorum. İnsan olmak değil insan kalmak mühim. Ve bunun yolu da kendine benzemeyen herkesi "O da öyle" deyip kabullenmekten geçiyor. Çok zor değil, gerçekten başarabilirsiniz sevmeyi. Bir insanın ölümünden sonra "Oh olsun!" demeyerek başlayabilirsiniz mesela. Çok basit bir şey. Sevgi de sevgisizlik de döner bulur sizi. Evren öyle güçlü ki, bumerang gibi. Kötülük yayarsanız başkasının değil sizin canınız acır. İyilik ise sizi Mahmut Tuncer'in lafı gibi halay tadındadır, bulaşıcıdır, her yere götürür. Bir düşünün derim ben.
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr