06.09.2024 - 08:57 | Son Güncellenme:
Orta Vadeli Program maddeleri gündemde! İçerisinde üç temel güncellemeyi barındıran Orta Vadeli Program'da para politikaları, maliye politikaları ve yapısal reformlar da bulunuyor. OVP'nin açıklanması ardından Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı. İşte, 2025 - 2027 dönemini kapsayan OVP'ye dair detaylar...
5018 sayılı Kanunun 16’ncı maddesi uyarınca, çok yıllı bütçe hazırlık süreci Bakanlar Kurulunun en geç Eylül ayının ilk haftası sonuna kadar makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan orta vadeli programı kabul etmesiyle başlar.
Orta Vadeli Program, bütçe sürecini başlatarak stratejik amaçlar temelinde kamu politikaları ve uygulamalarını şekillendirecek ve kaynak tahsisini bu çerçevede yönlendirecektir. Aynı zamanda, kamu ve özel kesim için öngörülebilirliği artıracak bir yol haritası niteliğinde olan bu Program, son yıllarda sosyal ve ekonomik alanda sağlanan gelişmelerin daha sağlam bir zeminde sürdürülmesi suretiyle güven ve istikrara katkıda bulunacaktır.
Çeşitli alanlarda birbirleriyle tutarlı bir amaç, politika ve öncelikler seti sunan Orta Vadeli Program, makro politikaların yanı sıra, temel gelişme eksenlerini ve ana sektörleri kapsamaktadır.
Bakanlık ve kurum bütçelerinin hazırlanmasında, idari ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde, kurumların karar alma ve uygulama süreçlerinde Programın amaç ve öncelikleri esas alınacaktır.
Dinamik bir yapı arz eden ve üç yıllık perspektife sahip olan Program, yıllık uygulamaların sonuçları ve genel şartlardaki değişmeler dikkate alınarak, her yıl yenilenmektedir. Bu kapsamda, Program uygulamaları ile Programı etkileyebilecek dışsal gelişmeler etkili bir şekilde izlenecek ve değerlendirilecektir. Programda yer alan amaç ve öncelikler bakımından uygulamanın izlenmesi, değerlendirilmesi ve Bakanlar Kuruluna bilgi sunulmasından Kalkınma Bakanlığı sorumludur.
Güncel Orta Vadeli Programı Cevdet Yılmaz duyurdu:
2025-27 dönemi programımızın amacı enflasyonun tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu bir şekilde yükseltilmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumumuzun tüm kesimlere daha adil bir şekilde aktarılmasıdır.
Büyümenin kaynaklarında beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması öncelikli olacaktır. Ekonomimizin rekabet gücü artırılarak uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturulacaktır.
Orta ve uzun vadede ekonomimi orta üst gelir grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkarmayı hedefliyoruz. Depremin yaralarını sararken, dirençli şehirler oluşturmayı hedefliyoruz. Gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımını sağlayarak toplumsal refahı kalıcı bir şekilde artırmak istiyoruz.
İnsan odaklı bir kalkınma anlayışı ile tüm politikalarımızı şekillendiriyoruz. Demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması kadınların ve gençlerin ekonomiye katılımlarının artırılması kritik hedeflerimiz arasındadır.
Makroekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi, Kamu mali reformlarının hayata geçirilmesi, arge ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümün sağlanması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi, ekonomide kayıt dışılığın azaltılması.
Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinde büyüme oranlarının daha düşük seviyede olması beklenmektedir. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomiler için büyüme oranlarının 2027’de yüzde 3.9 seviyesine çıkması beklenmektedir. Bunlar küresel büyümenin motoru olarak kalmaya devam edeceklerdir.
Küresel büyüme tahminlerinde AB’nin ve Orta Doğu Kuzey Afrika bölgesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu iki bölge toplam ticaretimizin yüzde 60’ını ifade ediyor. AB’nin büyümesi gelecek yıl 1.2 iken 1.8’lere yükselmiş olacak.
Küresel finansal koşullara baktığımızda burada gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumlu etkileyecek gelişme var. ABD Merkez Bankası’nın faiz azaltacakları beklentileri güçlenmiş durumda. Genel eğilim faizlerin düşmesi yönünde olacaktır. Bu küresel likidite koşullarını olumlu yönde etkileyecek.
Küresel emtia fiyatlarında Türkiye için olumlu bir perspektif oluştuğunu ifade edebilirim. İthalatçı bir ülkeyiz, enerji başta olmak üzere sanayinin ham madde girdileri başta olmak üzere ciddi anlamda ithalatçı bir ülke olduğumuzu düşündüğünüzde emtia fiyatlarının normalleşmesi bizim için kıymetli.
2023 Yılında GSYH büyümesi 5.1 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranı pandemi sonrası toparlanmanın etkilerini Türkiye ekonomisinin direncini yansıtmaktadır. Yüksek enflasyon riskinin bertaraf edilmesi dengelenme süreci daha ılımlı bir büyüme sürecini gerektirmektedir. 2024 yılında büyüme oranının yüzde 3.5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Önceki OVP’ye göre bu 0.5 civarında revizyonu ifade etmektedir.
2025 yılına geldiğimizde büyüme oranının toparlanarak yüzde 4 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Büyümenin tekrar hız kazanacağını öngörüyoruz. 2026–27 oranlarında sırasıyla yüzde 4.5 ve 5 seviyesine çıkmasını planlıyoruz.
Kısa vadede enflasyonla mücadele büyüme üzerinde geçici etkiler yapsa da orta ve uzun vadede bu iki hedef arasında çelişki görmüyoruz. Enflasyonun düştüğü ortam öngörülebilirliğin arttığı, sürdürülebilir büyümenin zeminini güçlendirdiği bir ortamdır. Öngörülebilirliğin arttığı ortamda dengeli ve istikrarlı büyüme sağlamak hem iç piyasalarda hem küresel anlamda Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak ekonomik refahı sürdürülebilir kılacaktır.
2024 yılı itibarıyla ekonomik büyüklüğümüzün 44.2 trilyon TL’ye çıkmasını bekliyoruz. Nominal dolar bazında beklentimiz 1 trilyon 331 milyar TL’dir. Kişi başı gelirimizin 2024 sonu itibarıyla 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz. Bugün Türkiye ekonomisi nominal dolar bazında 17’nci büyük ekonomidir.
İstihdama bakacak olursak 2023 yılında işsizlik oranı yüzde 9.4 olarak gerçekleşmişti. 2024 yılı işsizlik oranını 10.3 olarak belirlemiştik. Yıl sonu itibarıyla bunun 9.3 oranında gerçekleşmesini bekliyoruz. 2025 yılında işsizlik oranının yüzde 9.6 seviyesinde olacağı öngörülmektedir. 2026-27 yıllarında işsizlik oranlarının 9.2 ve 8.8 seviyelerine gerilemesi beklenmektedir.
OVP dönemimiz boyunca 2.3 milyon ilave istihdam oluşturulması öngörülmektedir. Bu hedef büyüme potansiyelimizi artırırken işsizliği düşürecektir. Sonuç olarak programdaki işsizlik projeksiyonları yapısal dönüşümleri gerçekleştirmeye işsizlik oranlarını düşürmeye kararlı olduğunu ortaya koymaktadır.
Programımızın temel amacı enflasyonu düşürmek. 2023 yılında küresel tedarik zinciri sorunları, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların etkisiyle enflasyon oranı yüzde 64.8 seviyesinde gerçekleşmiştir 2024 yılı için enflasyon oranını yüzde 41.5’e gerileyerek önemli bir mesafe kat edilmesi beklenmektedir. 2025 yılında 17.5’e revize ediyoruz. 2026 da ise tek haneli enflasyon hedefimizi koruyoruz. 9.7’ye düşmesini öngörüyoruz. 2027’ye geldiğimizde yüzde 7’ler civarında düşen bir enflasyon oranı öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu hedeflere ulaşmak için para, maliye ve yapısal reform ayaklarından oluşan bütüncül stratejimizle birlikte çalışmayı sürdüreceğiz.
Geçen yılı yüzde4 oranında cari işlemler açığı ile kapatmıştık. Bugün geldiğimiz noktada yıl sonu itibarıyla cari işlemler açığımızın yüzde 2’nin altına gerileyerek yüzde 1.7 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz.
Bu hedefler Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirme yönündeki kararlılığını yansıtmaktadır. Bu yıl sonu ihracatın 264 milyar dolar, ithalatın 345 milyar dolar olmasını bekliyoruz.
Sanayide sektörel dönüşüm sağlanarak yüksek katma değerli üretim yapısına geçiş hedefliyoruz. Sanayimizin rekabet gücünü artıracaktır.
Dijital dönüşüme geçişin desteklenmesi ile ekonomimizi çağın gereksinimlerine uyumlu hale getirmeyi hedefliyoruz. İş gücümüzün niteliğinin artırılmasını planlıyoruz.
Yerli enerji kaynaklarımızı daha güçlü hale getirmeyi hedefliyoruz. Yenilenebilir enerji alanında önemli atılımlar planlıyoruz.