26.01.2025 - 23:08 | Son Güncellenme:
Miraç Kandili, İslam dininde özel bir yere sahip olan ve manevi anlamda büyük bir önemi bulunan mübarek gecelerden biridir. İslam dünyasında bu gece, ibadetler, dualar ve tefekkürle geçirilir. Müslümanlar, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yaşadığı mucizevi olayları hatırlar, Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetleri okur ve bu kutlu yolculuğun derin mesajları üzerinde düşünür. Peki, Miraç ne anlama gelir ve Miraç gecesinde neler yaşandı?
Miraç yükseğe çıkma aracı, yükselmeyi sağlayan manevi bir araç anlamına gelmektedir. Miraç Kandili, miraç olayının yaşanması ise peygamberimizin Allah katına yükselişini ifade etmektedir.
Hicretten yaklaşık 1,5 yıl önce Recep ayının 27. gecesinde Yüce Peygamberimiz Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmüştür. Oradan da zaman ve mekân mefhumları aşılarak göklere yükseltilmiş, hiçbir faniye nasip olmayan nice manevi makam ve mevkiler kendisine gösterilmiş, varlık ufuklarının üstüne çıkartılarak Yüce Allah’ın huzuruna varmıştır.
Gece, çok kısa bir zamanda iki safhada cereyan eden bu olaya “İsra ve Miraç” mucizesi ve bu geceye de “Miraç” kandili deniliyor.
Tarihin her döneminde olduğu gibi Mekkeli müşrikler de İslam davetini engellemek için işkence ve eziyette sınır tanımamış, Müslümanlara karşı sosyal ve ekonomik boykot uygulamıştı. Tam boykot sona ermişti ki, bu sefer de Peygamber Efendimiz (s.a.s), kendisini daima himaye eden amcası Ebu Talib’i ve en sıkıntılı zamanlarında destekçisi olan sevgili eşi Hz. Hatice annemizi kaybetti. Peygamberimizin himayesiz kaldığını düşünen müşrikler, O’na reva gördükleri eza ve cefayı daha da artırdı. Bir çıkış yolu arayan Allah Resûlü (s.a.s) İslam’ı tebliğ etmek için Taif’e gitti. Ancak orada da hakaretlere maruz kaldı. Hatta taşlandı ve mübarek ayakları kan revan içinde kaldı. İşte teselliye en çok muhtaç olduğu böyle bir zamanda Cenâb-ı Hak, Habibi’ni himaye ederek O’na İsrâ ve Miraç mucizesini lütfetti.
Allah Resûlü (s.a.s), Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür. Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru” dediği beş vakit namazdır. Mirac’ın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Sûresi’nin son iki âyetidir. Mirac’ın son hediyesi ise ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.
Miraç olayı yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de ikii surede geçmektedir. İsra ve Necm surelerinde yaşanılan olay ayetlerle ifade edilmiştir.
Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir. (el-İsrâ, 1)
Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. (1-2)
O, nefis arzusu ile konuşmaz. (3)
(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. (4)
(Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. (5-7)
Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. (8)
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar yahut daha az oldu. (9)
Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. (10)
Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. (11)
(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? (12)
Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. (13)
Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. (14)
Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. (15)
O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. (16)
Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. (17)
Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. (18)