04.07.2025 - 06:05 | Son Güncellenme:
Marka, şimdi de Rodrigo Ohtake imzalı iki yeni lavabo ve bir küvet ile ürün yelpazesini genişletiyor. Rodrigo Ohtake'nin tasarımları, doğanın zarif formlarından ve geleneksel estetikten ilham alıyor. Özellikle Calla lily çiçeğinin kıvrımlı yapısından esinlenen Ohtake, modellerini elle şekillendirerek tasarım sürecine sezgisel bir yaklaşım kazandırıyor. Bu süreç, organik ve akışkan formların doğal olarak ortaya çıkmasına olanak tanıyor. Yeni lavabolar, yalnızca estetik bir ifade sunmakla kalmıyor; aynı zamanda işlevselliğiyle de koleksiyona güçlü ve dengeli bir katkı sağlıyor. Koleksiyonun yıldızı ise Japon kültüründen esinlenen Ofuro banyolarını çağrıştıran Stonex® küvet. Koza benzeri formuyla kullanıcıya bütünsel bir rahatlama deneyimi sunan bu küvet, entegre oturağı ve kompakt tasarımıyla öne çıkıyor. Ayrıca, soya reçinesinden üretilmiş çevre dostu aksesuarlar, yan raf ve tabure işlevi gören giriş basamağı, küvete eşlik ediyor. Genişletilen Ohtake Koleksiyonu, özgün malzeme kalitesine bağlı kalmaya devam ediyor. Lavabolar beyaz, mat beyaz, mat siyah, oniks, kahve ve bej gibi seçeneklerle sunuluyor. Küvet ise beyaz ve mat siyah renklerin yanı sıra, farklı ve dikkat çekici bir pişmiş toprak tonuyla da kullanıcıların beğenisine sunuluyor. Ohtake Koleksiyonu, tasarım dünyasının en saygın ödüllerinden biri olan Red Dot “Best of the Best” başta olmak üzere birçok prestijli ödüle layık görüldü.
Creavit’ten Savior Serisi
Creavit, doğaya duyduğu saygıyı estetik ve fonksiyonellikle buluşturduğu yeni koleksiyonu Savior ile banyo dünyasında sürdürülebilir bir devrim başlatıyor. Adını İngilizce’de “kurtarıcı, kahraman” anlamına gelen “Savior” kelimesinden alan bu özel seri, çevre dostu üretim anlayışıyla geleceğin kahramanları arasında yerini alıyor. Creavit tarafından %100 geri dönüştürülmüş malzemelerle üretilen Savior lavaboları, doğanın döngüsünü destekleyen tasarımıyla kullanıcılarına sadece şıklık değil, aynı zamanda ekolojik bir katkı sunuyor. Geçmişin izlerini geleceğe dönüştüren bu lavabo, estetik çizgileri ve işlevselliği ile sürdürülebilirliği yaşam alanlarının bir parçası haline getiriyor. Creavit, Savior serisiyle birlikte atık seramik hamurundan gerçekleştirdiği üretim sürecinde, sektörde çevreye duyarlılığı ön planda tutan öncü markalardan biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Zonguldak’ta bulunan üretim tesislerinde atık ısıyı geri kazanarak enerji verimliliği sağlıyor. Tüm bu çevresel sorumluluk yaklaşımı, Savior serisinin her detayında hissediliyor. Savior ile yeniden doğuş başlasın; çünkü her bir parçası, atıkları doğanın döngüsüne kazandıran sürdürülebilir bir sanat eseri olarak tasarlandı. Creavit, Savior serisiyle yalnızca banyolara estetik bir yenilik katmakla kalmıyor, aynı zamanda doğayı korumak adına güçlü adımlar atıyor. Yurt içinde ve yurt dışında 65’i aşkın ülkenin tüketicilerini seramik sağlık gereçleri, banyo mobilyaları, armatürler başta olmak üzere banyo ve ıslak mekan ihtiyaçlarına yönelik geniş ürün gamıyla buluşturan Creavit yaşamın her noktasında hayatı kolaylaştıran inovasyonu banyolara entegre ederek konfor alanlarını genişletiyor, banyo deneyimini daha keyifli hale getiriyor.
Otellerde Konfor ve Dayanıklılığın Anahtarı
Konaklama sektöründe misafir memnuniyeti, sürdürülebilirlik ve işletme verimliliği için ısı, su ve ses yalıtımı hayati önem taşıyor. Doğru yalıtım çözümleri, enerji tüketimini azaltarak işletme maliyetlerini düşürmekle kalmıyor; aynı zamanda otel yapılarının ömrünü uzatıyor ve misafirlerin huzurlu, konforlu bir deneyim yaşamasını sağlıyor. Böylece, oteller hem çevresel etkilerini minimize ediyor hem de rekabet avantajı elde ediyor. ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan, “Otel projelerinde ısı, su ve ses yalıtımı, sadece konukların konforunu artırmakla kalmaz; aynı zamanda yapıların uzun ömürlü ve sürdürülebilir olmasını sağlar. Doğru yalıtım çözümleri, enerji tasarrufunu maksimum seviyeye çıkarırken, otel işletmelerinin maliyetlerini önemli ölçüde azaltır. ODE Yalıtım olarak, yenilikçi ve çevre dostu ürünlerimizle otel sektörünün bu kritik ihtiyaçlarına en etkili çözümleri sunmaya devam ediyoruz” diyor.
URBANJOBS Architizer A+ Awards'ta Finalist Oldu
Renault için URBANJOBS tarafından tasarlanan Kayak Standı, dünyadaki en yenilikçi mimari ürünler arasında yer alarak Architizer A+ Product Awards'ta finalist olarak seçildi.
Murat Dede’nin kurucusu olduğu URBANJOBS, mimarlık ve tasarım dünyasının en saygın platformlarından biri olan Architizer A+ Awards’ta finalist olarak büyük bir başarıya imza attı. Renault’nun vizyonu doğrultusunda geliştirilen kayak standı tasarımı, işlevsellik ve estetiği bir araya getiren yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekti.
Renault kayak standı; sadece işlevsel bir depolama ünitesi olmakla kalmayıp, aynı zamanda markanın kimliğini yansıtan mimari bir nesne olarak öne çıkıyor. Kullanıcı deneyimi odaklı olarak geliştirilen sistem, kayakların düzenli ve güvenli biçimde yerleştirilmesini sağlayan akıcı ve yapılandırılmış bir yerleşim anlayışına dayanıyor. Tasarım, dağ ve kış sporları kültürüyle doğrudan bir bağ kurarken, Renault’nun çağdaş tasarım dilini de destekliyor. Eğrisel çizgilere sahip A-çerçeve yapısı, delikli metal yüzeylerle hafiflik hissini koruyarak işlevselliği artırıyor ve ikonik Renault logosunu çevreye uyumlu bir biçimde entegre ediyor. Alternatif versiyonu ise dikey elemanlarla zenginleştirilmiş ahşap bir yapı sunarak kayakların hizalanmasını kolaylaştırıyor ve mekansal düzeni destekliyor. URBANJOBS’un bu özgün tasarımı, mimarlık ve endüstriyel tasarım alanındaki yaratıcı gücünü uluslararası bir arena olan Architizer A+ Awards’da finalist olarak bir kez daha ortaya koydu.
Sports Digitale YouTube Stüdyosu
Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş önderliğindeki BAB Architects, Türkiye ve dünyanın çeşitli bölgelerinde başarılı mimari, iç mimari ve broadcast design projelerine imza atıyor. Ekip, “Sports Digitale” için çeşitli spor dallarına yönelik içeriklerin üretileceği, set çeşitliliği sunabilen 70 metrekare büyüklüğünde bir YouTube stüdyosu tasarladı.
Sports Digitale YouTube Stüdyosu, kompakt boyutuna rağmen mevcut sınırlar içinde alan kullanımını en üst düzeye çıkarmaya yönelik tasarlanarak farklı form, malzeme ve stillerle zenginleştirilmiş mekan içerisinde çeşitli alanlar yaratmayı hedefliyor. BAB Architects’in sporun özünden ilham alarak tasarladığı stüdyo; dinamik, enerjik, samimi, eğlenceli ve rahat bir atmosfer oluşturuyor.
BAB Architects Sports Digitale YouTube Stüdyosu’nun tasarımında iç mekana derinlik kazandırmak için tavan ve zemin tasarımlarında yansıtıcı ve parlak malzemeler tercih etmiş. Tavana yerleştirilen aynalar, stüdyoda kullanılan fon renginin ortama düzgün bir şekilde yayılmasını sağlarken hissedilen tavan yüksekliğinin de artmasını sağlıyor. Duvar panellerinin demonte olarak kurgulanması, gelişmiş ışık sistemiyle birleşerek mekanın farklı temalara kolaylıkla geçiş yapabilmesine olanak sağlarken tuğla duvarlar, dakikalar içerisinde polikarbonat duvarlara dönüşebiliyor.
Yeşim Kozanlı’dan XO Cape Arnna
Akredite olduğu uluslararası otel zincirleri için 25 seneyi aşkın deneyimi ile dünyanın çok farklı destinasyonlarında konaklama mekanları tasarlayan Yeşim Kozanlı Mimarlık, estetikle deneyimi duyular düzleminde buluşturan bir tasarım manifestosu olarak öne çıkan XO Cape Arnna’yı tasarladı. Fethiye’nin benzersiz doğasında, Arnna Burnu’nun en uç noktasında konumlanan XO Cape Arnn’nın tasarım yaklaşımının kökeninde, Anadolu’nun kadim halklarından Luviler’in ışıkla kurduğu simgesel ilişki yer alıyor. Işığın çocukları olarak bilinen bu uygarlığın doğaya duyduğu saygı, mimaride sezgisel bir dile dönüşüyor. Geçmişin bilgeliği, çağdaş yaşam biçimleriyle harmanlanarak zamansız bir konukseverlik mekanına evriliyor. Yeşim Kozanlı Mimarlık’ın geliştirdiği “orchestrated design” anlayışı, mekanı bir senfoni gibi ele alıyor. Bu anlayışla biçimlenen her alan; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat alma duyularını harekete geçiren birer enstrüman gibi sahnede yerini alıyor. Bu sayede XO Cape Arnna, yalnızca bir otel değil, duyuların bütünleştiği, ritmik ve katmanlı bir deneyim sahnesi haline geliyor. Mekansal kompozisyonun ilk notası olan lobi, bu senfoninin prelüdünü oluşturuyor. Doğal ışıkla etkileşen yüzeyler, pastel tonlarda kurgulanan dokular ve ağaç formlarıyla çevrelenen giriş sahnesi, ziyaretçiyi ışığın ritmine davet ediyor. Işık burada yalnızca bir aydınlatma unsuru değil, adeta bir rehber; yön veren, mekanla duygusal bir bağ kuran, zamansız bir atmosfer yaratan bir karakter. Lobide kullanılan özel dokular ve malzemeler, ziyaretçinin mekanla ilk fiziksel temasını tanımlarken, bedensel hareketlere yanıt veren bir tasarım diliyle duyusal senfoninin temposunu belirliyor. Yeşim Kozanlı Mimarlık’ın zamansız dokunuşuyla hayata geçen XO Cape Arnna, duyularla örülmüş, anlamla şekillenmiş ve hikayeyle tamamlanmış bir yolculuk sunuyor.