DMC’nin yeni yıldızı Volkan Konak: Kimi klasik söylüyor, kimi nostalji. Tıkanırsın, ürettiğin sürece varsın. Bugüne kadar hep Türkiye’nin soytarılığına soyunduk. Sahnede fıkra istenmesinden çok sıkıldım
Volkan Konak’ın üç yıl sonra çıkardığı ‘Şimal Rüzgarı’adlı albümü müzik marketlerde yerine aldı. Kasette flamenkodan sambaya; rock’tan Karadeniz müziğine kadar birçok ritmi duymak mümkün. “Biz dünyalıyız ve hepimiz aynı güneşte çamaşırlarımızı kurutuyoruz" diyen Konak, albümüne ismini veren ‘Şimal Rüzgarı’ gibi kuzeyden esmeye hazırlanıyor. Konak,
son albümü ve sanatıyla ilgili düşüncelerini Milliyet 2000’e anlattı.
Farklı bir tarzınız var. Bunu korumak için neler yapıyorsunuz. Kendinizi yalnız hissettiğiniz oluyor mu? Sanatın birçok dalında bu mücadeleyi veren isimler yok değil. Yalnız bir gerçeği de göz ardı etmemek lazım. Karadeniz’de padişahlıktan kalma bir şaklabanlık ve soytarılık geleneği var. Biz bugüne kadar Türkiye’nin soytarılığına soyunduk. Her gittiğimiz programda sunucunun ‘bize bir fıkra anlatır mısınız’ isteğinden sıkıldım açıkçası. Tamam, biz kendi kendimize gülen nadir insanlardanız, fakat sadece fıkramız yok ki. Niye Türkiye’nin ressamlarının
yüzde 90’ı Karadenizli. Niye Fatih Sultan Mehmet Trabzon’u aldı. Niye bu konular irdelenmiyor. İşte bazı arkadaşlarımız, bu şaklabanlığı sürdürdü. Ne oldu? Al aşağa ettiler onları.
Haber olsun diye Beyoğlu’nda eşeğe ters bindiriyorlar adamı. İşte bizim yaşadığımız talihsizlik bu. Bana ısrarla fıkra oku dediler, ben ısrarla şiir okudum.
Kulağı deliklerSon albümde söz ve bestelerin çoğu size ait. Bu devam edecek mi?En önemlisi beste formunu sürdürmek. ‘Ordu’nun Dereleri, Divane Âşık Gibi’, gibi klasik türküleri albümde okursun ve dinlenir de. Ama bu ne kadar sürer. Belli bir zaman sonra tıkanırsın. Bunun için üretmek zorundasın. Hem ürettiğin sürece var olabilirsin. Bir Bethoven, Barış Manço beste yaptıkları için vardır. Günümüzde ‘kulağı delikler’ çoğaldı. Yani ordan burdan alıntılarla beste yaptım diyor. Bir insan, enstrüman çalmıyorsa, müzisyen değilse nasıl beste yapar. Bunun ismi ‘kulağı delikliktir’. Bir şey üretmen için kafandaki ampulü söndürmen gerekir. Para sorunun yok, neyin duygusal açlığını çekip üretim yapacaksın?
Zigana’ya çıkıyorumSizi harekete geçiren ‘duygusal açlık’ ne oldu?Eskiden rahat değildim. Artık açlıktan Bayrampaşa’da titreyen bir Volkan Konak yok. Benim de duygularım dolmaya başladı, bunu hissediyorum. 20 - 25 yıl sonra bırakmam lazım, çünkü bırakmazsam kendimi tekrar etmem kaçınılmaz olacak. Sırf kendimi korumak için zaman zaman Zigana Dağı’ndaki mağarama çekiliyorum. Ne zaman ki kendimi hazır hissediyorum, çalışmalarıma başlıyorum. Şu an bir tüketim var. Biri klasik eserleri albümüne koyuyor, biri nostalji yapıyor. Ama yarın mutlaka üretmek zorunda kalacaklar.
Ticari müzik yapmıyorumYeni albüm için neden üç yıl beklediniz?Ben ticari müzik yapmıyorum. İstiyorum ki, yaptığım müzik kalıcı olsun. Arşivlik değer taşısın. Bu yüzden ‘etli beste’ yapmadan albüm çıkarmam. Çünkü benim amacım hep ‘gökkuşağına yeni bir renk eklemek’ oldu. Popülist kaygılarla eylemlerime yön vermedim. Bu yüzden albümün dinleyiciyle buluşması üç yıl sürdü. Ama beklediklerine değecek bir albüme ben ve müzisyen arkadaşlarım imza attı.
Albümünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?İlk çıktığımda müziğimden çok tipimle ilgili eleştiriler aldım. Kendi yöremde bu çocuk uzun saçlıdır, Ermeni’dir, Rum’dur, sosyalisttir, homoseksüeldir gibi kişiliğimi hedef alan, alakasız tepkiler aldım. Sesimi, üslubumu beğenmeyebilirler. Ama müziğim kusursuz. Biz günlerce Volkan Öktem, Eylem Pelit, Levent Altındağ, Erdem Sökmen, Cengiz Özdemir, Yeşim Dönüşışın gibi profesyonel müzisyenlerle çalıştık. İstersem ticari müzik yapardım, hem de âlâsını. Konservatuvarda bir Karadeniz türküsü dahi öğrenmedim. Albümlerim doğduğum topraklara vefa borcudur. Kültürümü önce bölgesel, sonra ulusal sonra evrensel kılacağım. Bu bir misyondur benim için.